BOLD – Birleşik Krallık’taki Lincoln Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde Kıdemli Öğretim Görevlisi Dr. Sanna Elfving ile Lincoln Üniversitesi’nde hukuk alanında kıdemli öğretim görevlisi Dr. Chloë Gilgan, AİHM’in Yalçınkaya kararını değerlendirdi. Uzman hukukçular insan haklarının göz ardı edilerek terör suçlaması yapılamayacağının altını çizdi.
İHLALLER SİSTEMATİK NİTELİKTE
Ghent Üniversitesi İnsan Hakları Hukuku Merkezi’nin sitesinde yayınlanan değerlendirmede, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından 26 Eylül 2023 tarihinde verilen Yüksel Yalçınkaya/Türkiye kararı ele alındı. AİHM’in, Türkiye’nin adil yargılanma hakkı, kanunsuz ceza olmaz ve örgütlenme özgürlüğü ihlallerinin sistematik niteliğine dikkat çektiği vurgulandı. Türkiye’nin ByLock üzerinden yaptığı cezalandırmaların yaklaşık 2 milyon kişiyi etkilemesinin beklendiği ifade edildi.
AİHM ÜÇ ANA İHLAL TESPİT ETTİ
Yalçınkaya kararında AİHM’in üç ana ihlal tespit ettiğine dikkat çekilen değerlendirmede, şu ifadelere yer verildi:
AİHM, Türk makamlarının darbe girişiminin ardından yaşananlarla mücadele ettiğini ve 15. maddenin savaş veya diğer olağanüstü hallerde istisnaya izin verdiğini, ancak 7. maddenin istisnasını açıkça yasakladığını kabul etmiştir. Türk iç hukukunda suç açık olsa da, yerel mahkemeler suçun tüm gerekliliklerinin, özellikle de gerekli kastın yerine getirildiğini tespit edemediği için bu yetersiz kalmıştır. Yerleşik içtihat uyarınca, Sayın Yalçınkaya’nın örgütün hiyerarşik yapısı içerisinde bilerek ve isteyerek hareket ettiğinin ve örgütün amaçlarını benimsediğinin kanıtlanması gerekmektedir. Türk mahkemeleri, sadece ByLock kullanımını Sayın Yalçınkaya’nın ‘bilerek ve isteyerek silahlı bir terör örgütünün üyesi olması’ ile eşdeğer tuttuğundan bu gereklilik yerine getirilmemiştir.
KEYFİ YORUMLAMA AKLANMAYI İMKANSIZ HALE GETİRMİŞTİR
Kanunun bu şekilde geniş yorumlanması, yalnızca ByLock kullanımına dayalı otomatik bir suç karinesi oluşturmuş ve Sayın Yalçınkaya’nın kendisini suçlamalardan aklamasını neredeyse imkânsız hale getirmiştir. Bu nedenle, suçun kapsamı Sayın Yalçınkaya tarafından öngörülememiştir; bu da 7. maddenin keyfi kovuşturma, mahkûmiyet ve cezalandırmaya karşı etkili güvenceler sağlama amacına aykırıdır. Türk hukukunda silahlı terör örgütüne üyelik suçu özel kastla işlenen bir suç olduğundan, özel sübjektif unsurların mevcut olması vazgeçilmez bir koşuldur. Sonuç olarak, böyle bir örgütün cebir ve şiddet kullanarak suç işlemeyi amaçlaması gerekirken, bir ideolojiye üye olma, fikirleri paylaşma veya bir ideolojiye ilgi duymak için başkalarıyla bir araya gelme eylemi terörizm olarak nitelendirilmek için yeterli değildir.
DEVAM EDEN DAVALARA ÖRNEK OLACAK
6. ve 11. maddelerin de ihlal edildiğine vurgu yapılan değerlendirmede, “Özetle Mahkeme 7., 6. ve 11. maddelerin ihlal edildiğine hükmetmiştir. Kararın önemli bir yönü, Mahkeme’nin Türkiye’nin, herhangi bir suçlayıcı içeriğe bakılmaksızın, bir kullanıcının ByLock’a sahip olmasının suç işleme niyeti ve davranışının bir göstergesi olarak sistemik aşırı güvenini ele almak için önlemler alması gerektiğine hükmettiği 46. Madde kapsamındaydı. Bu, devam eden binlerce davanın da Yalçınkaya’da tespit edilen Sözleşme haklarının hukuka aykırı ihlalleriyle sonuçlanabileceği anlamına gelmektedir” denildi.
TÜRKİYE YALÇINKAYA KARANINI UYGULAMAK ZORUNDA
AİHM’in Yalçınkaya hakkındaki kararının Türkiye’de Gülen Hareketi ile ilgili mahkûmiyet kararları açısından önemli bir dönüm noktası olduğu belirtilen değerlendirmede, “Sonuç olarak, Türkiye Yalçınkaya’yı uygulamak zorundadır. Aksi takdirde, Avrupa Konseyi (AK) ile gerileyen ilişkilerini daha da kötüleştirme riskiyle karşı karşıya kalacaktır. Yalçınkaya kararı, demokrasinin ve sivil özgürlüklere saygının sağlanması için yargı bağımsızlığının çok önemli olduğunu göstermektedir” denildi.
TÜRKİYE’YE TERÖR SUÇUNU NETLEŞTİRMESİ ÖNERİLDİ
Türk makamları ve mahkemelerinin, terör suçunun unsurlarını öngörülebilir ve suçun özüne uygun bir şekilde netleştirmeleri tavsiye edilen değerlendirmede ByLock’un suç işleme niyeti ve davranışının bir göstergesi olarak kullanılmasına son verilmesinin önerildi.