17 Şubat 2018’de gösterilen Franco diktatörlüğünü konu alan The Silence of Others en iyi belgesel dalında Oscar aday adayı oldu.
İŞKENCECİSİ İLE YAŞAMAK
Chato Galante, Madrid’de her sabah işkencecisinin oturduğu evin bulunduğu sokaktan geçmek zorunda. Binlerce yoldaşını öldüren katillerin isimlerinin verildiği sokaklarda yürümek zorunda. İspanya’da Galante ile aynı durumda olan binlerce insan var.
Franco’nun 1975’teki ölümünün ardından, İspanya parlamentosunda 1977’de onaylanan Af Yasası, sadece politik mahkûmları değil, kırk yıllık cuntanın siyasetçileri, tetikçileri, işkencecilerini de affetti. Affın sloganı “Unutmalıyız” idi. “Yeni bir gelecek için her şeyi unutmalıyız.” Hatta bu unutma meselesi hayata o kadar yerleşmiş ki en yakınlarını kaybedenler bile “Bu her şeyiyle bizim tarihimiz.” diyebiliyor. İşkencecilerin, katillerin, yozlaşmış politikacıların isimleriyle donatılmış sokaklarda, meydanlarda yaşayan İspanya kırk yıllık utanç dönemini kanıksamaya başlamış görünüyor.
FAŞİSTLER UNUTMUYOR
Franco’nun her ölüm yıl dönümünde “İspanya’yı yeniden büyük yap!” pankartlarıyla özgürce anılabilmesi, sokak tabelalarında yaşayan hatta siyasi yaşamlarına devam eden isimler yüzünden. Kötülüğün kanıksanmasına izin vermek ondan kurtulmayı engelliyor. İktidarın tek elde toplandığı, medyanın susturulduğu, hapishanelerin doldurulduğu, her gün insanların öldürüldüğü bir dönemi affetme gibi bir hak olup olmadığı da tartışma konusu. Hatta o dönemde işkenceye uğramış olanların bile. İşkence “insan”a karşı olması kadar hatta belki daha fazla “insanlık”a karşı işlenmiş bir suç.