Sokakta infaz çağrıları “milletimiz gereğini yapacak” söyleminde kendini buldu. Mafya lideri Sedat Peker’den Nedim Şener’e, Erdoğan’dan Nihat Genç’e eş güdümlü bir çağrı var.
BOLD- Organize suç örgütü lideri Sedat Peker, Sakarya’da katıldığı programda Hizmet Hareketi ile ilgili neler yapacağına dair bir soruyla karşılaştı. Gazetecilerin yeraltı dünyasının bir ismine bu soruyu sorması oldukça ilginçti. Peker’e bu konuda bir görev mi verilmişti; verildiyse kim tarafından verilmişti?
Peker’in sözleri, son dönemde simetrik olarak artan “milletin vereceği ceza” söyleminin yansımasıydı: “Şimdi devletimiz sahnede ve yapacağını yapıyor. Ancak bir gün şartlar oluşursa ve şartlar inşallah oluşur… O zaman devletimizden milletimize geçecek. Ben de bu yüce milletin bir ferdi olarak, ben ve arkadaşlarımızın ne yaptığını tüm dünya görecek. Çocuklarım masallarda anlatacaklar bunları.”
PEKER’DEN SONRA NEDİM ŞENER
Peker’in bu sözleriyle eş zamanlı olarak Nedim Şener, son sözü devletin değil milletin söyleyeceğini belirterek, Hizmet Hareketi’ne yönelik olarak, “Korkarım beğenmediğiniz devletin hukukunun sizi kurtarması için dua edersiniz.” dedi.
SUÇLU YA DA SUÇSUZ
Yeraltı dünyasının ünlü bir ismiyle bir gazeteciyi buluşturan “milletin sahne alması” noktasını, yaklaşık bir hafta önce ulusalcı kesimin bıçkın ismi Nihat Genç, daha geniş ve açık biçimde dile getirmişti:
“Türk Milleti’nin son yüzelli yılında çok büyük 3/4 tane zihnine girmiş büyük düşmanı olmuştur. Biri Yunandır, Ermenidir, biri Rustur, biri Sırptır. Tüm bunlardan daha feci bir FETÖ girmiştir artık. Bu Yunanı, Sırp’ı, Rus’u geçmiştir. Bunlar sanıyor ki bu hukuk davaları biter, alırız beş yıl çıkarız. Bunlara af yok. Bu hukuk davaları bitsin, Türk milletinin intikamı başka. Türk milleti bunun intikamını alacaktır. Öyle hukukla değil, hepsi takiptedir, suçlu suzsuz, suçlanamayan, belgesi bulunamayan, hepsi takiptedir, Türk milleti acımasızca intikamını alacaktır.”
HALKA İNFAZ ÇAĞRISI
Peş peşe gelen bu açıklamalar sonrası, sosyal medyada “Sivil halka infaz çağrıları yapılıyor” diye tepki dalgası oluştu.
Tehditler sıcaklığını korurken ormanlık alanda ölü bulunan 15 Temmuz sanıklarından genç bir teğmenle ilgili haber düştü ajanslara.
27 yaşındaki teğmen adayı Nevzat Atik’in cansız bedeni, 6 Ocak’ta Denizli’de bir parkta kafasına poşet geçirilmiş halde bulundu. Olay önce intihar olarak açıklandı. Ancak sigara içmeyen Atik’i yanında çakmak bulunmuştu ve kafasındaki poşeti intihar ettikten sonra başına geçirmesi imkansız olarak görülüyordu.
Atik, darbecilik suçlamasıyla 18 Temmuz 2016’da tutuklanıp 19 ay hapiste yattıktan sonra beraat etmişti. Otellerde garsonluk yapmış, iş isterken durumunu gizlememişti. Kendiyle barışık olması nedeniyle intihar etmesi pek olasılık dahilinde değildi. Ailesi olaya ilişkin etkin soruşturma bekliyor ancak henüz bunun işareti verilmiş değil.
SOKAKTA CEZA SÖYLEMİ ERDOĞAN’A AİT
Teğmen Atik’in intihar mı ettiği, intihar süsü mü verildiği sorusu henüz aydınlanmış değil. Ancak Peker, Şener ve Genç’in en açık biçimde dile getirdikleri, Hükümete yakın medyadan da destek bulan söylem sonrası Cemaat soruşturmalarında ismi geçenler için Türkiye adeta bir sosyal ölüm platformuna dönüşmüş durumda. “Cemaatten atılan başvurmasın” kriteri iş ilanlarına dahi girmiş durumda. Ev kiralanmaması, çocukların okullara kaydının yapılmaması gibi sorunlar da var.
Tüm bu söylemlerin temelinin oturduğu zemin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a ait. Sokakta ceza söylemi 7 Haziran 2017’de ilk kez Erdoğan’ın yaptığı konuşmada yeralan bir çağrıydı:
“Cezalarını tamamlayıp dışarı çıkanlar olursa zaten milletimiz dışarıda her gördüğünde onlara gereken cezayı vereceklerdir ve her gördüklerinde yüzlerine tükürecekler, onların tükürüklerinde boğulacaklardır.”
Erdoğan’ın “sokakta ceza” söylemi benzer çağrıların tetiklenmesiyle devam etti ve konu televizyon ekranlarından işkence ve aileler dahil toplu öldürme isteklerine kadar vardı.
AİLELER DAHİL İNFAZ ÇAĞRISI
Cem Küçük ve Fuat Uğur’un TGRT’de yaptıkları program bunlardan biriydi. Programda Cem Küçük, Cemaat Soruşturmaları kapsamında tutuklu bulunanlara işkence yapılması, hatta konuşmaları için aile fertlerinin öldürülebileceklerini söyledi:
“Burada da şimdi bunlara acıma. Bütün yöntemleri düşünmelisin. Ya elimizde çok kritik üç-dört tane Fetöcü var. Ali Fuat Yılmazer, Mehmet Partigöç, Alaaddin Kaya. Ya şu adamları bir konuştursanıza. Bunlar bir sürü şey biliyor. Bizim savcı şöyle: Oturuyor, ‘Fuatçığım hoş geldin. Adın, soyadın…’ diyor. ‘Nerede görev yaptın, bu işi sen mi yaptın?’ Böyle diyor mesela. Kardeşim başka türlü de konuşturma teknikleri var. Sallandır ayağından camdan aşağıya. Bak sana bir tane MOSSAD tekniği anlatayım, Gideon’un Casusları kitabında vardı. Ajan yapmak istiyor mesela Filistinlilerden birisini veya Ürdünlü veya Mısırlı olmuyor mesela, ajan olmuyor, adam kabul etmiyor. Gidiyor ailesinden birini tak diye öldürüyor. Gene yapmıyor, gene öldürüyor. Ondan sonra mecburen… Kaç tane böyle ajanı var. Adam canı pahasına… Havlu tekniği var biliyorsun. Yüze havluyu atıyor yukarıdan aşağıya suyu döküyor. Bu arada boğuyor. Ya bir sürü şey denersin…”
SON DÖNEMDE HIZLANDI
Hükümete yakın medya tarafından zaman zaman öne çekilen bu söylemlerin son günlerde giderek artması ve iktidar bloğu içindeki; gazeteciden yeraltı dünyasının figürlerine kadar benzer biçimde ifade edilmesi dikkat çekiyor.
https://boldmedya.com/2019/01/15/28-subattan-15-temmuza-basortulu-bir-hemsirenin-hikayesi/