“AKP’yi de MHP’yi de yöneten bir güç var.” sözü “derin yapı”, “derin devlet” tartışmalarını alevlendirdi. Böyle bir yapı var mı? Hangi ülkelerde nasıl faaliyetlerde bulundu? İlk örnekler İtalya’dan…
BOLD- Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Özgür Özel önceki günlerde “AKP’yi de MHP’yi de yöneten bir güç var.” diyerek dikkate değer bir konuya parmak bastı.
Normal şartlarda demokratik bir ülkede böyle bir ifadenin büyük bir yankı uyandırması gerekirdi. BOLD’un “O güç 15 Temmuz’un neresinde?” analizinde söz konusu gücün oldukça eskiye dayandığı belirtilmişti.
Farklı ülkelerde farklı isimlerle anılan o güce biraz daha yakından bakalım.
NATO’NUN GİZLİ ORDULARI: GLADİO
İsviçre Basel Üniversitesi’nden başarılı araştırmacı Daniele Ganser, “NATO’NUN GİZLİ ORDULARI” isimli nitelikli çalışmasında bu gizemli güce ışık tutuyor.
Ganser’in çalışması genel olarak “Gladio” ismiyle bilinen bu gücün hem yapılanmasına hem çalışma şekline ışık tutuyor. Gladio’nun çalışma yöntemlerinin iyi anlaşılması 15 Temmuz’daki bazı karanlık noktalara da ışık tutabilir.
GLADYO VE ŞEYTANLAŞTIRMA OPERASYONLARI
İTALYA
1960’ların sonu Avrupa… Sol siyaset ve sağ siyaset arasında Soğuk Savaş’ın da etkisiyle ideolojik mücadele şiddetlenmiştir. Halkın önemli bir kısmı kendini; yürüyüşler, sivil itaatsizlik, ateşli tartışmalar gibi şiddet içermeyen eylemlerle ifade etmektedir.
İtalyan parlamentosundaki asıl güç olan İtalyan Komünist Parti ( PCI) ve biraz daha zayıf olan Sosyalist Parti (PSI) bu hareketlere destek verdi. Her iki parti de Vietnam’ı, ABD politikalarını ve İtalya’daki parlamento dağılımın eleştirmekteydi.
PCI üyeleri sayısal güce rağmen bakanlık pozisyonu verilmeyerek kasten hükümet dışı bırakılmıştı. ABD, Avrupa’da yükselecek bir komünist dalgaya asla izin vermemek kararlılığındaydı. Bu tavır sol ideolojik hareketleri kısmen uçlara itti.
KIZIL TUGAYLAR
O dönemde Batı Avrupa’daki en önemli terörist grup İtalyan Kızıl Tugay’lar idi. Hemen hiç askeri eğitim almamış üniversite öğrencilerinden oluşan Kızıl Tugay’lar, kitlesel nüfus alanlarına yönelik eylemlerden uzak duruyor; bankerler, generaller, bazı politikacılar gibi devleti temsil ettiğini düşündükleri kişileri hedef alıyordu.
Örgütün etkinliği ve solun İtalya’daki yükselişi ABD’yi rahatsız edince çok önceden kurulan ve bir süredir uykuda tutulan bir yapı aktive edildi: Gladyo…
PEŞ PEŞE PATLAYAN BOMBALAR
1969’da Noel’den kısa bir süre önce Roma ve Milano’da kamuya açık alanlarda bombalar patlatıldı. 16 kişinin öldüğü eylemlerde ölenlerin çoğu Çiftçi Bankası’na para yatıran çiftçilerdi.
Eylemlerin sorumlusu olarak daha doğru düzgün bir soruşturma bile yürütülmemişken aşırı sol ve komünistler gösterildi. Piazza Fontana bombalaması, anarşist görüşteki işçi Giuseppe Pinelli ve anarşist dansçı ve yazar Pietro Valpreda’nın üzerine yıkıldı.
Pinelli, gözaltında tutulduğu karakolun penceresinden ‘düşüp’ öldü. Askeri gizli servis eylemler üzerindeki sis perdesinin aralanmasına asla müdahale etmedi. Milano’daki eylemlerde patlamayan bir bomba olay yerinde apar topar patlatılarak izler kapatıldı. Hemen ardından ünlü solcu editör Giangiacomo Feltrinelli’nin evinde bomba parçaları bulundu!
Sola ve komünistlere yönelik “şeytanlaştırma operasyonu” başlamıştı. Gizli servis halka doğru bilgiye ulaşma imkânı vermiyordu. Kimsenin aklına komünist bir örgütün kendi kitlesi, tabanı olarak gördüğü çiftçilere saldırmış olmasının anlamsızlığı üzerinde düşünemedi.
KIZIL TUGAYLAR TASFİYE EDİLİYOR
Gladio’nun adres olarak solu gösteren eylemleri 70’ler boyunca devam etse de 31 Mayıs 1972’deki bir patlamadan sonra Kızıl Tugaylar büyük oranda tasfiye edilmişti.
Sözkonusu tarihte Peteano köyü yakınlarında patlayan bir bomba İtalyan Paramiliter polis gücü Carabinieri üyesi üç kişinin ölmesine yol açtı.
İki gün sonra polise gelen kimliği belirsiz (!) telefonlarla Kızıl Tugay’ların adı olaya karıştırıldı. Polis derhal bütün İtalyan solunu çember altına aldı ve çok kısa bir süre içinde 200 komünist tutuklandı.
CESUR BİR HUKUKÇU
Tam on iki yıl boyunca İtalyan halkı Peteano saldırısını Kızıl Tugay’ların yaptığına inandı. Fakat 1984’te olayla ilgili tutarsızlıkları keşfeden genç İtalyan hâkim Felice Casson davayı yeniden açtı. Casson’un tespitlerine göre, olay yerinde hiçbir polis araştırması yapılmamıştı.
Bombanın Kızıl Tugay’larca kullanılan türde bir patlayıcı olduğu ise sağ İtalyan örgüt olan Ordine Nuovo üyesi Marco Marin tarafından uydurulmuştu. Ordine Nuovo, Kızıl Tugaylar’ın aksine kitleleri hedef alan elemler yapıyor, suçu da komünistlerin üstüne atıyor.
KAOSTAN BESLENEN GLADİO
Hâkim Casson, Peteano saldırısının da bu türden bir eylem olduğunu ispatladı. Peteano’daki bombanın “kontrollü gerginlik stratejisi” kullanarak “istikrar adına istikrarsızlık yaratmak” amacıyla yapıldığı Casson’un ulaştığı Gladio belgelerinde açıkça yer almaktaydı.
Ordine Nuovo, Gladio’nun güdümünde saldırılar yaparak hem ülkeyi istikrarsızlaştırmış hem de solu tasfiye etmişti. Aldo Moro’nun kaçırılıp öldürülmesi de en büyük zararı PCI’ye vermişti.
Ne var ki Kızıl Tugaylar’ın sonu hücre olurken sağcı teröristler askeri istihbaratça her seferinde korunmuştu.