Karar Gazetesi yazarı Akif Beki, AKP içerisinde beka söylemine itirazların arttığını belirterek, sahadaki adayların böyle bir damar yakalandığını düşünmediğini vurguladı.
Beki yazısında, Binali Yıldırım ve Nihat Zeybekçi’den sonra Bülent Arınç’ın da “Beka diye bir sorun yok, nereden çıktı bu” demeye başladığını hatırlattı. ANAR’ın başındaki İbrahim Uslu’nun, anketlerde de böyle bir sorun tespit edemediklerine yönelik açıklamasına işaret etti.
BEKA SÖYLEMİ TABANDA KARŞILIK BULMADI
Beki, “Tabanda karşılık bulduğunu görse, üstüne gitmez miydi Zeybekçi? Yaşandığına dair bir emare gözlemlese, ‘beka’ endişesi yaşamadığını ısrarla vurgular mıydı Yıldırım? Sahadaki adaylar, böyle bir damar yakalandığını düşünmüyor. Tutup tutmadığının sağlaması bedava ayrıca. Sokakta izine rastlansa nasıl bir görünüm alırdı düşünün. Bölücülükle mücadele adına körüklenen duygular, toplumu bölmez miydi?” dedi.
AYRIŞTIRICI DİL KANUNLA YASAKLANDI
Beki, galeyana gelen, dolduruşların etkisiyle cadı avına çıkan, gördüğü yerde hainlerin boğazına çökmeye kalkan, taşkınlıkla kamu düzeni ve barışını bozan olmadığını dile getirdi. “Ayrıştırıcı dil ve nefret söylemi, toplumu karşı karşıya getirme, birbirine düşürme riski barındırmasa kanunla yasaklanmazdı. Ceza Kanunu’nun 216. maddesinde suç olarak tanımlanıp caydırmak için cezası da belirleniyor” ifadelerini kullandı.
TAHRİKÇİYE 3 YILA KADAR HAPİS CEZASI
Beki yazısında başörtülülere “Arabistan’a gidin” dediği iddiasıyla oyuncu Deniz Çakır’a bu maddeden soruşturma açıldığını hatırlatarak, “Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmeyi suç sayıyor kanun. Ve engellemek için, ‘Kamu güvenliği aleyhine açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde’ tahrikçiyi bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırmayı öngörüyor” dedi.
BELEDİYE KAYBETMEK DÜNYANIN SONU DEĞİL
Beki yazısını şu ifadelerle sonlandırdı: “Muhalefetin ‘beka’mıza tehdit oluşturduğu söylemi gerçekçi bulunsa, böyle mi olurdu? Tepkisini sadece sandığa mı saklardı seçmen, tokat niyetine oy atma şeklinde mi gösterirdi? Durumdan yararlanmak isteyenlerle vazife çıkaranlar, provokasyona girişmez miydi? ‘Şu ya da bu belediyeyi kaybedersek iktidar değişmez, her şey yerli yerinde kalır, dünyanın sonu değil, kıyamet de kopmaz, rahat olun’ normalliğine dönülmesi an meselesi neden olmasın!”