Kapatılan 17 Aralık Yolsuzluk soruşturmasını yürüten 15 polis hakkında “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildi.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük yolsuzluk operasyonu olan 17 Aralık Büyük Yolsuzluk Operasyonu’nda görevli polislere çok ağır cezalar verildi.
Polislerin görevden alınması, savcıların görev yerinin değiştirilmesi, mahkeme heyetlerinin sürgün edilmesi sonrasında takipsizlikle sonuçlanan “17 Aralık yolsuzluk soruşturması”nın yerine “hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs soruşturması” başlatılmıştı.
10’u tutuklu, 6’sı ulaşılamayan 67 kişinin yargılandığı davada, 15 kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
ÖZEL HAZIRLANAN MAHKEMEDE
15 Temmuz sonrası kadrosu tamamen yenilenen İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesince, Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesinin karşısında bulunan binada yapılan duruşmada mahkeme heyeti, davaya ilişkin kararını açıkladı.
Mahkeme heyeti, eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı, Kazım Aksoy, Yasin Topçu ve Nazmi Ardıç’ın aralarında bulunduğu 15 kamu görevlisinin “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi.
Fetullah Gülen, eski emniyet müdürü Hamza Tosun, eski komiser Hüseyin Korkmaz, eski polisler Alparslan Çalışkan, Sinan Sağyalavaç ve Hayri Akın’ın hakkındaki karar ise kendilerine ulaşılamadığı için açıklanmadı ve dosyaları ayrıldı.
Mahkeme, yargılanan kamu görevlilerinden bazılarına ayrıca “silahlı terör örgütüne üye olma”, “özel hayatın gizliliği” ve “usulsüz dinlenme suçlarından değişen oranlarda hapis cezasına çarptırdı.
17 ARALIK BÜYÜK YOLSUZLUK OPERASYONU NEYDİ?
17 Aralık 2013 tarihinde operasyona dönüştürülen yolsuzluk ve rüşvet soruşturması, Eylül 2012 ve Şubat 2013’teki bir dizi ihbarla başladı.
17 Aralık 2013 günü Cumhuriyet Savcısı Celal Kara’nın gözaltı talimatları ve ilgili mahkemelerin arama kararlarının yerine getirilmesi ile kamuoyunun duyduğu, 17 Aralık Büyük Yolsuzluk ve Rüşvet soruşturması, İstanbul Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele ve Mali Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gerçekleştirildi. Aralarında iş adamları, bürokratlar, banka müdürü, çeşitli düzeyde kamu görevlileri ve 61. Türkiye Hükûmeti kabine üyesi dört bakan ile üç bakan çocuğunun olduğu kişiler hakkında “rüşvet, görevi kötüye kullanma, ihaleye fesat karıştırma ve kaçakçılık” suçlarını işledikleri iddiasıyla operasyon başlatıldı.
17 Aralık 2013 tarihinde şüphelilerin ev ve işyerlerinde arama yapıldı. Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, dönemin Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan, dönemin Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Oğuz Bayraktar, iş adamı Ali Ağaoğlu, Halkbank genel müdürü Süleyman Aslan ve Rıza Sarraf gözaltına alındı.
Ancak soruşturmanın merkez ismi İran kökenli işadamı Rıza Sarraf’tı. Rıza Sarraf ya da Reza Zarrab isimli işadamı, bürokraside dört bakan ile geliştirdiği ilişkiler ve rüşvet çarkı sayesinde kara para aklama, altın kaçakçılığı gibi birtakım suçlarla karşı karşıyaydı.
Soruşturma kapsamında gözaltına alınan 71 şüpheliden 24’ü çıkarıldıkları mahkemece tutuklandı, 38’i de adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.
Yapılan aramalarda, bakan çocuklarının evlerinde milyonlarca lira para bulundu. Ayrıca yatak odalarından para sayma makineleri ve çelik kasalar çıktı. Bunlardan en çarpıcısı dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlunun eviydi. Evin yatak odasında 8 adet çelik kasa vardı.
Ayrıca dinleme kayıtları, polisin yaptığı fiziki takibe ilişkin videolarda, Rıza Sarraf ile AKP’li bakanlar arasındaki rüşvet alış verişi net biçimde görülüyordu.
Yolsuzluk operasyonunun patlamasıyla Hükümetin tepkisi çok sert oldu. Önce operasyonu yürüten tüm Emniyet Müdürleri görevden alındı.
18 Aralık 2013’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, soruşturma dosyasının geniş olduğu ve fazla iş yükü gerektirdiği gerekçeleriyle, soruşturmaya ek 2 savcı daha atadı ve savcılar arasındaki herhangi bir ihtilaf durumunda soruşturmaya ilişkin kararların 2’ye 1 çoğunlukla alınması talimatını verdi. Böylece dosyayı yürüten savcı yeni atanan iki AKP’li savcı tarafından fiilen pasifize edilmiş oldu.
Şüpheliler arasında bulunan İçişleri Bakanı Muammer Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ve Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış hakkında cezai kovuşturma yapılabilmesi için hazırlanan fezlekeler, TBMM’ye gönderilmek üzere Adalet Bakanlığı’na sunuldu.
25 Aralık’ta Savcı Muammer Akkaş yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla başlattığı soruşturma kapsamında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ı şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırmak üzere bir belge hazırladı. Ancak, Emniyet Müdürü Selami Altınok, gözaltı ve arama talimatını, gerekçe ve delillerinin yetersizliği nedeniyle geri çevirdi. Böylece Cumhuriyet tarihinde ilk kez polis, savcının emrini uygulamadı.
Yeni atanan İçişleri Bakanı Efkan Ala, yeni atanan Emniyet Müdürü Selami Altınok’a yolsuzluk operasyonu doğrultusundaki mahkeme kararlarını yırtıp çöpe atması talimatını verdi.
Hükümet Emniyet’te büyük değişiklikler yaptıktan sonra, yolsuzluk operasyonunda görevli bütün savcılar ve hakimleri sürgüne gönderdi.
Ardından yolsuzluk dosyasında tutuklanan Rıza Sarraf dahil şüpheliler, 28 Şubat 2014’te serbest bırakıldı. “Hükümet yargıyı kendine bağladı” yorumları yapılan tahliyelerle ilgili olarak Başbakan da “adalet yerini buldu” şeklinde açıklamada bulundu.
16 Ocak 2014 tarihli HSYK kararı ile soruşturmayı başlatan Cumhuriyet Savcısı Celal Kara’nın görev yeri değiştirilmiş olduğundan, soruşturma diğer savcılar tarafından yürütüldü. Yeni atanan savcılar yolsuzluk soruşturmasında “takipsizlik” kararı vererek, dosyanın yargılama aşamasına geçmesini engelleyerek kapattılar.
Soruşturmanın yıldönümünde, yolsuzluk soruşturmasını yürüten polisler ve savcılara yönelik “Hükümeti devirmeye çalışmak” suçlamasıyla operasyon yapıldı. Tüm polisler gözaltına alındı. Ardından dalga dalga savcı ve diğer kamu görevlilerine yönelik gözaltılar ve tutuklamalar sürdü.