15 Temmuz sonrası KHK ile meslekten atılan bir kadın polis hakkında, cemaat soruşturmaları kapsamında dava açıldı. Terör örgütü üyesi olmakla suçlanan kadın polis memuru beraat etti. İhtimalle karar verilemeyeceğini belirten mahkeme, “Bir suçlunun cezasız kalmasının, bir masumun mahkum olmasına tercih edilmesi, başka bir ifade ile masumluk karinesidir” dedi.
Rize’de görülen davada mahkeme, ihtimale dayalı mahkumiyet olamayacağını belirterek, ‘Cezalandırmanın temel şartı kesin ispattır’ dedi.
Sözcü’den Asuman Karaca’nın haberine göre, kanun hükmünde kararname (KHK) ile ihraç edilen polis memuru Ayten Y. hakkında dava açıldı. Ankara’da Garson isimli bir gizli tanığın ifadesi davada delil olarak gösterildi. İfadeye göre, gizli tanıktan ele geçirilen SD kartta Ayten Y., ‘örgütü benimseyen ancak bazı zaafları olan’ anlamındaki EA koduyla işaretlenmişti.
Ancak mahkeme yargılama sonucu beraat kararı verdi.
Kararda şöyle denildi:
“Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak bir kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar sanık aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer bir kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır.
Yüksek de olsa ihtimale dayanarak sanığın mahkûmiyetine karar vermek, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm kurmak anlamına gelecektir. Hukukunun temel prensiplerinden biri şüpheden sanığın yararlanacağı ilkesidir. Fiilin sanık tarafından işlendiği yüzde 100 belliliğe ulaşmadığı taktirde beraat kararı verilecektir. Böyle bir ilkenin kabul edilmesinin sebebi, bir suçlunun cezasız kalmasının, bir masumun mahkum olmasına tercih edilmesi, başka bir ifade ile masumluk karinesidir.”