Özgür Gündem Gazetesi’nin Nöbetçi GYY kampanyasına katıldıkları için terör örgütü propagandası suçlamasıyla yargılanan gazetecilerin davasına bugün İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediliyor. Aralarında Ertuğrul Mavioğlu, Hüseyin Aykol, İhsan Çaralan, Fehim Işık, Celal Başlangıç, Öncü Akgül, Celalettin Can ve DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren’in de bulunduğu, çoğunluğu gazeteci 13 kişi son savunmalarını yapıyor.
BU ŞEKİLDE DAVA AÇILMASI USUL VE YASAYA UYGUN DEĞİL
Duruşma, savcının Özgür Gündem nöbetçi GYY kampanyasına katıldıkları için sanık sıfatıyla yargılananların “propaganda” suçundan cezalandırılmaları yönündeki mütalaasını tekrarlayarak başladı. Daha sonra Fehim Işık, Hüseyin Aykol’un avukatı Özcan Kılıç beyanda bulundu ve “Nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği kampanyası Özgür Gündem’in baskı altında olması sebebiyle başladı. İsimlerinin Özgür Gündem’in künyesinde sadece bir günlüğüne yazılmasına müsaade ettiler. Herhangi bir prosedüre bağlı değil, gönüllülükle yapılan sembolik bir görevdi. Terörle Mücadele Savcılığı bizi çağırdı ve bize liste vereceksiniz dediler. Listeyi verdikten sonra savcılığa çağırıldılar. Bir kısmı için kovuşturmaya yer yoktur kararı verilirken bir kısmına da davalar açıldı.” dedi.
Yayın yönetmenlerini gazete sahiplerinin belirlediğini ifade eden Kılıç şöyle devam etti: “Özgür Gündem dosyasında yargılanan kişilerin böyle bir bağları yok. Bu şekilde dava açılması usul ve yasaya uygun değil. Suç ve cezanın şahsiliği ve kanuniliği ilkesini hatırlatmak lâzım. Müvekkillerin kanuni bir sorumluluğu olmadığını anlattım. Şahsilik meselesinde de üçüncü bir kişinin yazdığı ve Özgür Gündem’de yayımlanan yazıdan burada yargılanan şahısları sorumlu tutmak, suçun şahsiliği ilkesine aykırı. Beraat talep ediyorum.”
VARSAYIM VE KIYAS YOLUYLA SUÇ OLUŞTURULAMAZ
İhsan Çaralan’ın avukatı Devrim Avcı “Müvekkilimin Basın Kanunu’nun 11/3 maddesine göre herhangi bir hukuki ve cezai sorumluluğu bulunmadığı için beraatini talep ediyorum.” diye beyanda bulundu. İhsan Çaralan’ın avukatlarından Yıldız İmrek “Müvekkilim, Özgür Gündem üzerindeki baskılara karşı bir dayanışma eyleminde bulunmuş ve sembolik olarak nöbetçi Genel Yayın Yönetmenliği yapmıştır. İhsan Çaralan’ın fiili, hukuk devleti ilkesi ve kanunilik ilkesi bakımından değerlendirilince, iki nedenle suç değil. İlki, dayanışma içinde bulunduğu kişi ya da kişiler henüz yargılanmamış ve haklarında bir mahkûmiyet kararı söz konusu değildir. Diğeri ise “tipe uygun hareket” olması lâzım. “Tipe uygun hareket” ve Basun Kanunu anlamında kanuniyet ilkesi yok. Bu, suçların ve cezaların şahsiliğini ihlal eden bir yargılamadır. Varsayım ve kıyas yoluyla suç oluşturulamaz. Usul olarak İhsan Çaralan’ın cezalandırılması mümkün değildir. Öte yandan, Özgür Gündem ile bu dayanışma beyanı ifade ve basın özgürlüğü kapsamındadır. Bu nedenle İhsan Çaralan hakkında beraat talep ediyoruz.” dedi.
BİRBİRLERİYLE ÇELİŞEN BELGELER VAR
Ertuğrul Mavioğlu’nun avukatı Rozerin Seda Kip “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan gelen 87 kişilik Özgür Gündem nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni listesini içeren belgede, teslim tutanağının tarihi ile nöbetçi tarihleri birbirlerinden çok uzak. Özgür Gündem ile dayanışma için yapılan kampanyanın başladığı tarihten çok önce düzenlenmiş bir tutanaktan söz ediyoruz. Özgür Gündem gazetesi ile Ertuğrul Mavioğlu arasında yapılmış bir sözleşme olup olmadığını sormuş ve kovuşturmanın genişletilmesini talep etmiştik. Bunlar gerekçe gösterilmeksizin reddedildi. Ertuğrul Mavioğlu 35 yıllık gazetecidir. Özgür Gündem’de dayanışma ruhuyla yer almıştır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını değil, beraat talep ediyorum.” açıklamasında bulundu.
BASIN TARİHİ BASKILAR VE ACILARLA DOLU
Özgür Gündem ile dayanışma kampanyasına katıldığı için yargılanan gazetecilerden Faruk Eren savunmasında, “Bu ülkenin basın tarihi büyük baskılar ve acılarla doludur. Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Metin Göktepe, Musa Anter, Hrant Dink bir çırpıda ismini saydığımız katledilmiş gazetecilerdir. Özgür Gündem gazetesi bu ülkede en çok çalışanı katledilen gazetedir. Özgür Gündem üç yıl önce aynı baskıların benzerini yaşadı. Açılan davalarla boğulmak istendi. Bir grup gazeteci, aydın, sanatçı ve bilim insanı, basın ve ifade özgürlüğünü korumak için birer günlüğüne nöbetçi Genel Yayın Yönetmeni oldu.” dedi.
GAZETECİLİĞİN GELDİĞİ SEFİL DURUMU PAZAR AKŞAMI GÖRDÜK
30 yıldan fazladır gazetecilik yaptığını ve DİSK Basın-iş sendikasının genel başkanı olduğunu söyleyen Eren basın özgürlüğüne vurgu yapan savunmasına devam etti: “Eğer Özgür Gündem’i koruyamazsak, basın ve ifade özgürlüğünü savunamayacağımızı biliyordum. Bu nedenle ilk nöbetçi yayın yönetmenlerinden biri oldum. Ne yazık ki başarılı olamadık. Özgür Gündem gazetesi artık yok. Uluslararası saygın kuruluşların her yıl yayınladığı listelerde Türkiye basın ve ifade özgürlüğü konusunda onlarca basamak aşağı yuvarlandı. Gazeteciliğin geldiği sefil durumu en son Pazar akşamı yaşadık. Seçim sürecinde yaşadık. Ama umutsuz değiliz. Basın ve ifade özgürlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Bedeli ne olursa olsun. Basın ve ifade özgürlüğünü, gerçek bir demokrasinin olduğu bir ülkede yaşamak için savunuyoruz. Biz aslında mesleğimizi, onurumuzu, basın ve ifade özgürlüğünü savunuyoruz. Sizden talebim, sizin de mesleğinizi, hukuku ve adaleti savunmanızdır. Basında ifade özgürlüğünü savunduğumuz için yargılanıyoruz.”
Faruk Eren’ın avukatı Yeşinil Yeşilyurt “Yazılı dilekçemizde sunduğumuz her şeyi tekrar ediyoruz. Bu kadar tecrübeli bir gazeteci propaganda için çok daha yaratıcı yollar bulabilirdi.
Suçta hareket ve sonuca bakılır. Hareket ve suç arasında bir illiyet bağı yok. Bunun bir sonraki adımı niyet okumak olur. Mahkemeler niyet okuyarak cevap veremezler. Bu nedenle FarukEren’in beraatini talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı.
BU YARGILAMA ANAYASAYA AYKIRILIK İÇERİYOR
Celal Başlangıç’ın avukatı Fikret İlkiz de beraat talep etti: “Türk Ceza Kanunu 20. maddesi gereği suçta ve cezada şahsilik ilkesi vardır. Bu haliyle yargılama Anayasaya aykırılık içeriyor. Vereceğiniz mahkumiyet kararı, iddianamede de yer aldığı şekliyle Celal Başlangıç “bir günlüğüne haberlere baktığı için” verilecek. Beraat talep ediyorum.”
Mahkeme, sanık sıfatıyla yargılananların sorumluluklarını kabul ettiğini açıkladı. Hüseyin Aykol’un “terör örgütü propagandası” suçundan 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmasına hükmedildi. Faruk Eren, Ertuğrul Mavioğlu, Fehim Işık, Celal Başlangıç, İhsan Çaralan ve Celalettin Can’ın ise “terör örgütü propagandası” suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılmalarına hükmedildi. Hükmün açıklanması geri bırakıldı.
Faruk Eren, Ertuğrul Mavioğlu, Fehim Işık, Celal Başlangıç, İhsan Çaralan ve Celalettin Can “terör örgütü propagandası” suçundan 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı. CelalettinCan’ın cezası ertelenmezken, mahkeme 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan diğer gazetecilerin aldığı hükümlerin açıklanmasını geri bıraktı.