Yazar, düşünür ve aktivist Lütfi Oflas, İslam-İktidar ilişkisini değerlendirdiği yazısında, iktidar, güç ve devleti ele geçiren İslamcıların bozulduğunu, adaletsizleştiği ve zalimleştiğini belirtti.
BOLD – Lütfi Oflas, “İslamcılar rezil, İslam alemi sefil halde” başlığıyla kaleme aldığı yazısında, adalet, özgürlük, şeffaflık söylemleriyle iktidara gelen İslamcıların iktidar gücüyle bozulduğunu ve zalimleştiğini söyledi.
Independent Türkçe’de yayınlanan yazısında siyasal İslamcılar ile iktidar ve güç ilişkisindeki çelişkileri dile getiren Oflaz yazısının bir kısmı şöyle:
Mesela İslam ve iktidar ilişkisi…
İktidara gelen, gücü eline geçiren İslamcıların değişmesinin, bozulmasının nedir nedeni?
Gördük işte, iktidarı, gücü, devleti ele geçirmek İslamcıları bozuverdi.
İktidara gelmeden önce mücahit olanlar, iktidara gelince müteahhit oluverdiler.
Müslümanlar süslüman oluverdiler.
Mazlumlar zalim oluverdiler.
MERHAMETSİZ, ZALİM, ADALETSİZ İNSANLAR OLDULAR
Kısacası İslamcılar kul hakkı, haram, rüşvet, faiz yiyen, çalıp çırpan, hakkı olmayana el uzatan, komşusu açken tok yatan, gösteriş, şatafat, israf içinde yaşayan, işi ehline vermeyip adamını kayıran, ayaküstü kırk yalan söyleyen, ahlaksızlığı yaşam tarzına dönüştüren, vicdansız, merhametsiz, adaletsiz, zalim insanlar haline geliverdiler.
Dünya alem gördü İslamcıların bu hale gelişini.
Müslüman ülkelerde iktidara gelen İslamcıların hali genel olarak böyleydi.
Müslüman aleminin genel hali ise şöyleydi.
Müslüman aleminde hukuksuzluk mezhebi en büyük mezhepti!
Müslüman aleminde hırsızlık cemaati en büyük cemaatti!
Müslüman aleminde rüşvetçilik tarikatı en büyük tarikattı!
Müslüman aleminde zalimlik tekkesi en büyük tekkeydi!
Müslüman aleminde ahlaksızlık zaviyesi en büyük zaviyeydi!
Güya İslamcıların iktidarında bu durum değişecekti.
Güya İslamcıların iktidarı diğer iktidarlardan farklı olacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında adil düzen kurulacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında adaletsizliğin yerini adalet alacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında ahlaksızlığın yerini ahlak alacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında zalimliğin yerini müşfiklik alacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında Harun gibi gelenler Karun gibi olmayacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında rüşvet, yolsuzluk olmayacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında çalıp çırpma, hırsızlık olmayacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında iş ehline verilecek; adam kayırmacılık, torpilcilik olmayacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında komşusu açken tok yatılmayacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında kimsesizlerin kimsesi olunacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında ihtiyaçlarından fazlasına sahip olanlar, ihtiyaçlarından fazlasını ihtiyacı olanlara dağıtacaklardı.
Güya İslamcıların iktidarında toplumsal barış sağlanacak, farklılıklar bir arada barış içinde yaşayacaktı.
Güya İslamcıların iktidarında ahlak, dürüstlük, adalet, vicdan, merhamet, infak, müşfiklik, iyilik, paylaşma en yüce değerler olacaktı.
İktidarda İslamcılar olup da böyle olan bir Müslüman ülke var mı?
Şimdilik İslam ve iktidar konusunu geçelim.
1 MİLYAR 7 MİLYON İSLAM ALEMİ 80 MİLYONLUK ALMANYA KADAR ÜRETEMİYOR
İslam ve bilim konusuna gelelim.
Bilimde neden bu kadar geri İslam alemi?
Hristiyanlar, Yahudiler, Şintoistler, Budistler, Hinduistler, ateistler, deistler bilimsel, teknolojik buluşlar yaparlarken, niçin bilimsel, teknolojik buluşlar yapamıyor İslam alemi?
Niye insanlığa hizmet eden, insanların hayatını kolaylaştıran bilimsel, teknolojik buluşlara hiçbir katkı sunamıyor İslam alemi?
Bırakın bilimsel, teknolojik buluşlar yapmayı, 63 ülkeden ve 1 milyar 700 milyona yakın nüfustan oluşan İslam aleminin toplam üretimi, 80 milyonluk nüfusa sahip Almanya’nın üretimini bile neden bulmuyor?
DEVLET BENİM, HUKUK BENİM, ÜLKEDE HERŞEY BENİM DİYEN DİKTATÖRLER VAR
İslam ve Bilim konu başlığı altında bu konuya kafa yormak gerekiyor.
Bir diğer kafa yorulması gereken konu ise İslam ve demokrasi ilişkisi.
Niye ülkelerinde batılı ülkelerdeki gibi bir demokrasi kuramıyor İslam alemi?
Malumunuz Müslüman ülkelerde, batılı ülkelerdeki gibi demokrasi, hukuk devleti, insan hak ve özgürlükleri bulunmuyor.
Maalesef Müslüman ülkeler sivil ya da askeri diktatörlüklerle, şeyhliklerle yönetiliyor.
“Devlet de benim, hukuk da benim, bu ülkede her şey benim” diyen diktatörler, şeyhler tarafından yönetiliyor.
Bir adam, bir aile, bir zümre tarafından yönetiliyor.
Neyse uzatmayalım; her bakımdan sefil, rezil halde İslam alemi.
İslam aleminin bu durumdan nasıl kurtulacağına, bir araya gelip kafa kafaya verip kafa yormak gerekmez mi?”