Anayasa Mahkemesi, Barış İçin Akademisyenler bildirisi hakkında aldığı ‘ihlal’ kararına dair kamuoyu açıklaması yaptı. “Anayasa Mahkemesinin bildiride yer alan düşünceleri paylaştığı veya desteklediği anlamına gelmez” denildi.
BOLD – Anayasa Mahkemesi (AYM), Barış Akademisyenleri’nin ifade özgürlüğünün ihlal edilmesi üzerine aldığı karara ilişkin bir açıklama yayınladı.
Açıklamada, alınan kararın mahkemenin bildiride yer alan düşünceleri paylaştığı veya desteklediği anlamına gelmediği belirtildi ve “AYM’nin içeriğine katılmadığı sözlerin de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir” denildi.
Mahkemenin değerlendirmesinde öne çıkan ifadeler şöyle:
“Anayasa Mahkemesi son kırk yıldır ülkenin büyük kısmında olağanüstü hâl ilan edilmesini gerektiren, can kayıplarına yol açan terör olaylarının meydana geldiği bölgedeki, güvenlik durumunu ciddileştirecek sözler ve eylemler konusundaki endişelerin bilincindedir.
Dahası Anayasa Mahkemesi, başvurunun odağında yer alan bildirinin belirli bir perspektiften ve tek yanlı hazırlandığı, abartılı yorumlar içerdiği, güvenlik güçlerine karşı incitici ve saldırgan bazı ifadeler barındırdığının da farkındadır. Bu bildirinin Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan ifade özgürlüğünün korumasından yararlanması gerektiği yönündeki yorumları Anayasa Mahkemesinin bildiride yer alan düşünceleri paylaştığı veya desteklediği anlamına gelmez.
Başvurucuların altına imza attıkları açıklama gerçekten de toplumun büyük çoğunluğu için kabul edilemez bir içeriğe sahiptir. Terörle mücadele eden devleti, halka “katliam”, “kıyım” ve “işkence” yapmakla suçlayan bir açıklamaya katılmak elbette mümkün değildir.
Bununla birlikte, Anayasa Mahkemesinin hiçbir şekilde içeriğine katılmadığı sözler de ifade özgürlüğü kapsamında kalabilir. Bir ifade ya da açıklamanın ifade özgürlüğü kapsamında kalıp kalmadığı değerlendirilirken söz konusu ifadelerin doğru ya da rahatsız edici olup olmadıkları belirleyici olmaz. Bu noktada kullanılan sözlerin terör örgütünün şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek, övecek ya da bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kamu gücünü kullanan organlar, devlet politikalarına yönelik eleştirilere cevap verilmesi hususunda ülkedeki herkesten daha fazla imkâna sahiptir. Özellikle son derece saçma ve ilgisiz bile görünse muhaliflerin haksız saldırı ve eleştirilerine farklı yollardan cevap verme imkânının olduğu durumlarda ceza kovuşturmasına başvurulmamalıdır.
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar vermiştir.”