Derecelendirme kuruluşlarına ilişkin esaslar tebliğinde değişikliğe giden Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Türkiye Varlık Fonu’na, bağlı alt fonlara ve bağlı işletmelere istisnalar getirdi.
BOLD – SPK’nın Sermaye Piyasasında Derecelendirme Faaliyeti ve Derecelendirme Kuruluşlarına İlişkin Esaslar Tebliği’nde yaptığı değişiklikler Resmi Gazete’nin bugünkü sayısında yayımlanarak yürürlüğe girdi.
İLKELERDEN MUAF
Derecelendirme çalışmalarında “bağımsızlığın sağlanması ve çıkar çatışmalarından kaçınılmasını teminen”, derecelendirme kuruluşunun ortakları, yöneticileri, kontrolörü, komite üyeleri ve uzmanlarının uyması gereken esaslarda değişikliğe gidildi.
Değişiklik kapsamında Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonu’na bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmeler bu esaslardan hariç tutuldu.
Yeni madde şu şekilde belirlendi:
“Doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 10’dan daha az paya sahip olan tüzel kişi ortakları ve Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonu’na bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmeler ‘hariç olmak üzere’ derecelendirme kuruluşunun ortakları, yöneticileri, kontrolörü, derecelendirme komitesi üyeleri ve derecelendirme uzmanları; derecelendirme hizmeti verdikleri dönemde bir başka derecelendirme kuruluşunda ve müşteride her ne unvanla olursa olsun görev alamaz.
Ticaretle uğraşamaz. Derecelendirme çalışmasının bitiminden itibaren 2 yıl geçmedikçe derecelendirmesini yaptıkları müşteri ile müşterinin hakim ortakları, bağlı ortaklıkları ve müşterek yönetime tabi teşebbüslerinde her ne unvanla olursa olsun görev alamaz.
Derecelendirme kuruluşunun müşterisi ile müşterisinin hakim ortakları, bağlı ortaklıkları ve müşterek yönetime tabi teşebbüsleri tarafından ihraç edilen sermaye piyasası araçlarının alım satımında bulunamaz.”
Değişiklikle ayrıca, derecelendirme kuruluşlarının, sermayelerinde doğrudan ya da dolaylı olarak yüzde 10 veya daha fazla paya sahip tüzel kişi ortakları ile bunların bağlı ortaklıkları, müşterek yönetime tabi teşebbüsleri ve iştiraklerine derecelendirme hizmeti veremeyecek.
Söz konusu kısıtlara Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmeler tabi olmayacak.
https://boldmedya.com/2019/10/09/turkiye-varlik-fonu-paralel-butceye-donustu/
Tebliğde, bağımsızlığın ortadan kalkmış sayılacağı durumların belirtildiği maddelerde de düzenleme yapıldı.
Buna göre, ilgili durumlara yönelik Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmelere istisna getirildi.
MUAFİYETLERİN KAPSADIĞI KİŞİLER: HISIM, AKRABA, EŞ…
Böylece doğrudan veya dolaylı olarak yüzde 10’dan daha az paya sahip olan tüzel kişi ortakları ve Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmeler hariç olmak üzere, derecelendirme kuruluşlarının ortakları, yöneticileri, derecelendirme komitesi üyeleri, derecelendirme uzmanları ile tüzel kişi ortakların yönetim kurulu üyeleri ve bunların üçüncü derece dahil kan ve ikinci derece dahil kayın hısımları ile eşleri veya derecelendirme kuruluşları tarafından şu durumlarda bağımsızlık ortadan kalkmış sayılacak:
“Derecelendirme sözleşmesinde öngörülenler dışında müşteriden veya müşteri ile ilgili kişi, kurum ve kuruluşlardan, doğrudan veya dolaylı olarak bir menfaat elde edildiğinin veya menfaat sağlanacağı vaadinin ortaya çıkması.
Müşteriyle, müşterinin yüzde 10 veya daha fazlasına sahip ortaklarıyla ya da müşterinin yönetim, denetim ve/veya sermaye bakımlarından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek veya tüzel kişilerle ortaklık ilişkisine girilmiş olduğunun belirlenmiş olması.
Müşteride veya müşterinin hakim ortakları ile müşterinin bağlı ortaklıkları ve müşterek yönetime tabi teşebbüslerinde kurucu, yönetim kurulu başkan veya üyesi, şirket müdürü veya yardımcısı olarak veya önemli karar, yetki ve sorumluluğu taşıyan başka sıfatlarla görev alınması.
Müşteri veya müşterinin hakim ortakları ile müşterinin bağlı ortaklıkları, müşterek yönetime tabi teşebbüsleri ve iştirakleri ile olağan ekonomik ilişkiler dışında borç-alacak ilişkisine girilmiş olması, müşteri ve müşterinin hakim ortakları ile bağlı ortaklıkları ve müşterek yönetime tabi teşebbüsleri tarafından ihraç edilen veya garanti edilen sermaye piyasası araçlarının alınıp satılması.
Müşteriye son 2 yıl içinde bağımsız denetim ya da değerleme faaliyeti kapsamında hizmet verilmiş olması.”
DERECELENDİRMEDE MUAFİYETLER TANINDI, PORTFÖYDEKİ ŞİRKETLER DERECELENDİRİLECEK VE VARLIK FONU YURT DIŞINDAN BORÇ ALACAK
Bloomberg haber ajansının dün geçtiği bir haberde, Varlık Fonu’nun uluslararası piyasalardan borçlanmayı planladığı belirtiliyordu.
Türkiye Varlık Fonu’nun gelecek yılın ilk yarısında uluslararası piyasalardan tahvil ihraç edeceği bildirilen haberde, ihraç işleminin uluslararası kredi “derecelendirme kuruluşlarının Türkiye Varlık Fonu’na ilişkin değerlendirmeleri”nin alınmasından sonra gerçekleştirileceği aktarılıyordu.
Bu haberden bir gün sonra Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi’ne, Türkiye Varlık Fonu ve portföyündeki işletmeler ile Türkiye Varlık Fonuna bağlı alt fonlar ve portföyündeki işletmelere derecelendirme konusunda muafiyetler tanınması akıllara çok sayıda soru işareti getirdi.
Bu soruların en başında neden böyle bir muafiyete ihtiyaç duyulduğu geliyor.
Varlık Fonu’na bağlı şirketlerin en dikkat çekenleri Türk Hava Yolları (THY), Halk Bankası ve ÇAYKUR. Bu şirketler sürekli zarar etmesi, yolsuzluk soruşturmalarına konu olması ve mali durumlarının kötü olmasıyla öne çıkıyor.
https://boldmedya.com/2019/10/04/fitch-turkiyedeki-kamu-bankalari-ozel-bankalardan-kotu-durumda/
Geçen hafta, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings tarafından Türkiye’deki bankalara uygulanan stres testlerinin sonuçları açıklanmıştı.
Kuruluş açıklamasında, “Analizimiz, zararı azaltma kapasitesinin Akbank ve Garanti’de güçlü, YKB, QNB Finansbank ve İş Bankası’nda orta, Ziraat ve Vakıfbank’ta daha düşük olduğunu gösteriyor. Halkbank’ın stres testi altındaki metrikleri en zayıfı ve tüm stres senaryolarında minimum gereksinimlerin altında kalıyor” değerlendirmesinde bulunmuştu.
GERÇEK DIŞI DERECELENDİRME Mİ YAPILACAK?
Akla gelen bir diğer soru ise muafiyetlerin, bu kurumlar derecelendirilirken gerçeklerin gizlenmesi amacıyla mı tanındığı.
Muafiyetler tanınmasa ve derecelendirme tam anlamıyla objektiflik, bağımsızlığı sağlama ve çıkar çatışmasını önleme ilkeleri çerçevesinde yapılsa Varlık Fonu portföyündeki şirketlerin kötü durumları ortaya çıkacak ve Varlık Fonu uluslararası piyasalardan borç alamayacak mı?
KAMU KURUMLARI BORÇLANACAK AMA BORÇ ÖZEL SEKTÖRE YAZILACAK
Bloomberg haberinin devamı şu şekildeydi:
Türkiye Varlık Fonu, ihraç öncesi tamamlanması gereken finansal raporları için uluslararası bir danışmanlık şirketinden yardım alacak.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Sözcü yazarı Murat Muratoğlu, ülkedeki kurumlardan hiçbirinin devletten daha uygun koşullarla ve düşük faizde borç alamayacağını belirtti.
Borç alırken devletin arkasında Hazine’nin olduğunu söyleyen Muratoğlu, “Bu düzenleme geçerse Varlık Fonu’nun aldığı borç devletin gözükmeyecek çünkü Varlık Fonu anonim şirket. Böylece kamu borçlu gözükmeyecek borç Varlık Fonu’na yazılacak” diye konuştu.
AMAÇ NE?
Varlık Fonu’nun yurt dışından borç alma planları ve hemen ardından çeşitli muafiyetler tanınması… Bütün bu adımlarla ne için hazırlık yapıldığı ve yapılmak istenenin ne olduğu gibi çok sayıda soru işaretleri mevcut.
Ziraat Bankası Genel Müdürü ve Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Hüseyin Aydın, 18 Eylül’de bir TV programında yaptığı açıklamada, “yerli ve milli kredi derecelendirme kuruluşu” konusunda şunları söylemişti:
“JCR Eurasia ile görüşmeler sürüyor ancak nihayete ulaşmazsa bu reyting işini de mutlaka yapacağız. Yerli derecelendirme kuruluşu Hazine’yi ve bankaları değerlendirmeyecek. Türkiye’de borçlanmak isteyen büyük ölçekli şirketleri ölçüp değerlendireceğiz.”
Bu detay, söz konusu soru işaretlerine bir nebze de olsa cevap mahiyetinde.
JCR’ın (Japan Credit Rating) Türkiye’deki bankalar, aracı kurumlar ve Varlık Fonu tarafından satın alınacağı ve kuruluşun yönetimine Varlık Fonu tarafından atama yapılacağı tahmin ediliyor.
https://boldmedya.com/2019/10/11/baris-pinarindan-yeni-vergiler-akacak/