Fenerbahçe teknik direktörü Ersun Yanal, futbol için adalet istedi. Göztepe maçında uygulanan kuralın neden Malatya maçında uygulanmadığını sordu. Bir hafta önce istedikleri adalet, bir hafta sonra geldi ama rakip takım için…
BOLD – Süper Lig’de 13. haftayı geride bıraktık. Sivasspor 27 puanla zirvedeki yerini koruyor. Beşiktaş’ın ilk 6 haftanın ardından başlayan yükselişi devam ediyor. Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor hala ritmini bulmuş değil. Başakşehir sessiz ama güçlü bir şekilde zirve kovalıyor. Hakem kararları ise ilk haftadan itibaren tartışılmayı ve çorbanın yağı gibi üste çıkmayı başarıyor.
ERSUN YANAL’IN ADALET ÇAĞRISI
“Adalet futbol için var. Adalet yoksa, futbol da yok” Fenerbahçe teknik direktörü Ersun Yanal bu sözleri Göztepe ile 2-2 berabere kaldıkları maç sonrası söyledi. Adaletin olmadığı hiç bir durumda ‘adil’ bir ortamdan söz etmek mümkün değil. Neden Ersun Yanal bu sözleri söyledi kısaca bir hatırlatalım.
Göztepe, maçın 57. dakikasında penaltı kazandı. Atışı Alpaslan kullandı. Fenerbahçe kalecisi Altay Bayındır kurtardı. Topu hızlı bir şekilde oyuna soktu ve Moses Fenerbahçe adına golü attı. Bir dakika içinde gerçekleşen bu süreçte VAR pozisyonu inceledi. Penaltıyı iptal etti. Atış sırasında Altay’ın öne ‘fazla çıkış’ yaptığı uyarısı hakem Abdülkadir Bitigen’e bildirdi. Bitigen de Moses’ın golünü iptal edip atışı tekrarlattı. Alpaslan ikinci sefer kullandığı penaltıyı gole çevirdi.
GÖZTEPE MAÇINDAKİ PENALTI TEKRARI DOĞRU
İşte Yanal’ın adalet itirazı bu pozisyona.. Çünkü bir hafta önce Emre Belözoğlu’nun kullandığı penaltıyı Malatyaspor kalecisi Farnolle de aynı şekilde kurtarmış ancak atış tekrar edilmemişti. Sarı-Lacivertlileri ayağa kaldıran da bu oldu. “Bir hafta önce şöyle, bir hafta sonra niye böyle” diyor Fenerbahçe camiası ve haklı olarak adalet istiyor.
Öncelikle şunu söyleyelim; Göztepe maçındaki penaltı tekrarı doğruydu. Malatya maçındaki uygulama yanlıştı. Emre’nin kullandığı penaltı tekrarlanmalıydı. Ersun Yanal ‘hakemlerin bu maçtaki gibi hep adaletli olmasını itiyoruz” deseydi daha doğru olurdu. Çünkü adalet terazisi hep büyük takımlardan yana ağır basıyor. Üç büyüklerin lehine olan hatalar istatistiklere vurulsa çok daha fazla çıkar.
YORUMA AÇIK OLMAYAN KURALLARDA KARARLAR NET OLMALI
O zaman ortaya şu soru çıkıyor; neden hakemler belli bir standardı yakalayamıyor? Evet dünyanın her yerinde büyük kulüpler biraz daha fazla kollanıyor. Ancak net ve yoruma kapalı olan kararlar konusunda bir standart yoksa ‘eyyam’ başlıyor. Esas sıkıntı Merkez Hakem Kurulunun hakemlerin arkasında durmamasından kaynaklanıyor. Bir hafta önce Malatya maçındaki penaltıda Farnolle’nin çıkışı tartışılmasa, gündeme getirilmese Moses’ın golü geçerli sayılacaktı.
Fenerbahçeliler haklı olarak Malatya maçında yapılanın hatalı olduğunu söyledi. Hakem hocaları tartıştı, Sarı-Lacivertli takımın hakkının yendiği dile getirildi. MHK’da hakemleri uyardı. Uygulaması da bir hafta sonra Fenerbahçe’nin başına geldi. Göztepe maçında adalet uygulandı. Olay tam tersi de olabilirdi… Önemli olan bundan sonra bütün maçlar için aynı hassasiyeti duymak.
RAPOR KURALIN UYGULANMADIĞINI GÖSTERİYOR
Yayıncı kuruluşun hazırladığı rapora bakıldığında Süper Lig’de kullanılan 47 penaltının 31’i tekrar edilmeliymiş. Zaten esas problem burada yatıyor. Hakemler kuralları çok iyi biliyor ancak uygulamaya gelince işin içine başka işler giriyor. 6-7 hakem penaltı atışını takip ediyor ve hepsi de hangisi doğru hangisi yanlış kullanılmış farkında. Hakemleri tahakkümden kurtarın ki herkes hakkına razı olsun.
Bir küçük hatırlatma yapalım. Taraftar için kendi takımı ‘lehine’ olan her karar doğrudur. Rakip takım ‘aleyhine’ verilen her karar da doğrudur. İşte bu taraftarlık bakış açısına kim giriyorsa orada ‘adalet’ de yoktur ‘futbol’ da.
ABDULLAH AVCI DURUŞU
Abdullah Avcı’yı tebrik etmek lazım. Başakşehir’de oldukça rahattı, 3-5 sezondur hep zirveye oynayan Avrupa’ya giden bir takımı vardı. Rahatını bozdu ve iki yıllık şampiyonluk ardından düşüş potasına girmiş bir Beşiktaş’ın başına geçti. Elindeki birkaç futbolcuyla kısa zamanda takımı toparlaması hiçte kolay iş değildi. İlk 6 haftada takımın bulunduğu konum, düşme hattında 16. basamaktı. Normal şartlarda Beşiktaş gibi büyük takımlarda bu tabloda teknik direktöre kapıyı gösterirler ki Avcı içinde bu geçerliydi. Homurtular yükseliyordu. 3-4 hafta daha takım vasat gitseydi milli araların birinde Siyah-Beyazlı kulüp Avcı ile yolları ayırırdı.
7 MAÇTA 6 GALİBİYET 1 BERABERLİK
Tecrübeli teknik adam çabuk toparladı. Sonrasında 7 maçta 6 galibiyet 1 beraberlik aldı. Takım 19 puan kazandı. Kayserispor maçını 4 golle geçerken Beşiktaş’taki coşku dikkat çekiciydi. Abdullah Avcı, Siyah-Beyazlı taraftarı hafta içinde oynadığı Bratislava maçında kazandı. İddiasını kaybetmiş bir takımın maçı çevirmek için ortaya koyduğu direnç kuvvetliydi. Sağlı sollu ataklar ve 90’da gelen golle elde edilen 2-1’lik galibiyet önemliydi. Kayseri maçında da bu oyunun devamı geldi. 35 bin taraftarın sinerjisi şampiyonluk atmosferini hatırlattı. Tribünlerin Avcı’yı kucaklaması, Avcı’nın onların önünde saygıyla eğilmesi Beşiktaş’taki yükselişin fotoğrafıdır.
SİVASSPOR ZİRVEDE, BAŞAKŞEHİR TAKİPTE
Süper Lig’in zirvesi yine Sivasspor’da. Rıza Çalımbay ve ekibi Kasımpaşa’yı 2-0 yenerek 27 puanla liderliğini devam ettirdi. üst üste 5. maçını kazanan Yiğidolar 11 yıl sonra bunu başardı. Çalımbay kalan 4 haftayı kayıpsız atlatarak ilk yarıyı lider bitirmek istiyor. Oyuncularının kapasitelerinin üstüne çıktığını vurguluyor ve iyi bir arkadaşlık ortamı kurduklarını ifade ediyor. Sivas’ın başarısının sırrı da burada gizli.
Lider’i yakından takip eden Başakşehir, sessiz sedasız ilerliyor. Ligin ilk iki haftasında Malatya ve Fenerbahçe’ye mağlup olan Başakşehir sonrasında sonrasında hiç yenilmedi. Kalan 11 maçta 4 beraberlik 7 galibiyet elde etti. Zirve’nin yakın takipçisi olmasının altında bu yatıyor. Okan Buruk ve talebeleri sesiz ama güçlü bir şekilde zirveye yürüyor.
NE TRABZON MUTLU NE GALATASARAY
Haftanın en önemli maçında Trabzonspor 90’da yediği golle üç puanı kaçırdı. Rahat kazanabilecekleri büyük bir maçı 1-1 tamamladılar. Moral ve motivasyon olarak düşük enerjili Galatasaray’dan evlerinde üç puan alamamaları iki puan kaybı demek. Galatasaray’a bu şartlarda ‘bir puan verelim Trabzon’a gidip maçı oynama’ deseler kabul ederdi. Avrupa’dan gelen moral bozukluğu, oyuncuların form durumu ve kadro sıkıntısı dikkate alındığında 90’da gelen gol takım için bir kıvılcım oldu. Fatih Terim’in de ‘mücadeleden vazgeçmeyen’ takım vurgusu da Karedeniz’den alınan bir puanın ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu.
PUAN DURUMU
13. HAFTA TOPLU SONUÇLAR
14. HAFTA FİKSTÜRÜ