Süryani Rahip, “Yalan söyleyemem” dedi ve manastıra gelen iki PKK’lıya neden yiyecek verdiği dahil her şeyi açıkça anlattı. Rahibin savunmasının detayları…
BOLD – Urfa Barosundan bir heyet, tutuklanan Mor Yakup Manastırı Rahibi Sefer (Aho) Bileçen’le görüştü.
Mardin’in Nusaybin ilçesine bağlı Süryani yerleşimi Üçköy (Xarabalê) kırsal mahallesinde 9 Ocak’ta gözaltına alınan Mor Yakup Manastırı Rahibi Sefer (Aho) Bileçen, ‘örgüt üyesi olmak’ iddiasıyla tutuklandı.
Urfa Barosu İnsan Hakları Merkezinden bir gurup avukat, tutuklamaya ilişkin rapor hazırlamak amacıyla dün Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi’nde bulunan Rahip Bileçen’le görüştü.
Heyette yer alan avukat Mustafa Vefa, görüşmeye dair Mezopotamya Ajansına (MA) konuştu.
“YALAN SÖYLEYEMEM”
Bileçen, yapılan görüşmede “etkin pişmanlık yasasından” yararlanmak isteyen Müjdat S. isimli itirafçının hakkında verdiği beyanların gerçeği yansıtmadığını belirterek, “2018 yılında 2 örgüt mensubu manastıra geldi. Benden yemek istediler. Ben de verdim. Daha sonra bu tespit edilmişti. Bunun üzerine dönemin Jandarma Komutanı Metropoliti devreye koyarak benimle görüştüler. Ben inkar etmedim. Olayın tekrar yaşanmaması için güvenlik önlemi alınmasını istedim ancak herhangi bir güvenlik önlemi alınmadı. Tutanak tutulmasının ardından konunun kapatıldığını sanıyordum. Kim kapıma gelirse veririm. Dini ve felsefi olarak vermem gerekiyor. Rahip olduğum için de yalan söyleyemem. Ben bunu herhangi bir örgüte yardım etmek için değil, inancım gereği yapıyorum. Felsefi anlamda ben ihbar da edemem. Dini anlamda da böyle. Ben zaten manastır dışına çıkamam” dedi.
“CEZAEVİNDE OLUP OLMAMAM ÖNEMLİ DEĞİL”
Bileçen’in sağlık durumunun iyi olduğunu ve kendisini iyi hissettiğini aktaran avukat Mustafa Vefa, tutuklanmasına dair tepkisini de paylaştı. Bileçen’in, tutukluluğunu dini ve felsefi olarak değerlendirdiğini belirten Vefa, şunları söyledi: “Kendisi üzülmüyor. Zaten inzivaya çekilmiş bir hayat yaşadığını söylüyor. Kendisi için cezaevinde olup olmamasının bir önemi olmadığını düşünüyor. Ama tutuklanmasının Süryani toplumunda bir kırılmaya neden olacağını düşünüyor. Manastırın sahipsiz kalmasına üzülüyor. Manastırda beslediği ceylanların sahipsiz kalmasından endişe ediyor. Ama en çok endişe ettiği konu, Süryani toplumu. Tutuklanmasına gerek olmadığını düşünüyor. Tutuklanmasına anlam veremiyor. 2 yıl sonra gelinmesine de anlam veremiyor.”
SÜRYANİ GÖÇÜNE NEDEN OLABİLİR
Mahkemenin verdiği tutuklama kararını da eleştiren Vefa, “Kanunda bir suç işlenmesi durumunda dahi bireylerin toplumdaki konumları nedeniyle tutuklanmamasını gerektiren istisnai durumlar vardır. Rahip Aho da bunun bir örneğidir. Bir yere kaçmaz. Bu Süryani toplumu için önemlidir. Neticede kırılgan ve hassas bir toplumdan bahsediyoruz. Adli kontrol uygulanabilirdi. Tutuklanmasını gerektiren bir ceza da yok bunun sonunda. Bahsi geçtiği şekilde bir yemek vermiş. Yardım ve yataklık iddiasından verilebilecek en yüksek ceza 3 yıl 1 aydır. Bu nedenle tutuklama ağır bir tedbirdir” diye belirtti.
Süryani toplumunun “Güvenlik” endişesiyle bir daha manastıra gidemeyeceğine işaret eden Vefa, “Rahip tutuklanıyorsa, o bölgedeki 7 köyde yaşayan Süryaniler de aynı endişeyi yaşarlar. Süryanilerin bu topraklardan göç etmesine neden olabilecek bir olaydır. O yüzden mahkemeler de savcılar da bu durumun hassasiyetini düşünerek, karar almalılar. Henüz bunun için geç değil” şeklinde konuştu.
Rahip Aho Bileçen’in tutuklanması: Farklı inançlar tehlikede