Anayasa Mahkemesi, yerel mahkeme tarafından tahliye edilmeyen Mehmet Altan’a 30 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti. “Göreviniz AYM’nin yetkisini tartışmak değil, ihlali kaldırmak” dedi.
BOLD – Anayasa Mahkemesi, “hak ihlali” kararına rağmen yerel mahkeme tarafından tahliye edilmeyen ve yargılama sonunda beraat eden yazar ve akademisyen Prof. Dr. Mehmet Altan’a 30 bin TL tazminat ödenmesine hükmetti. Yüksek Mahkeme, Anayasa Mahkemesi kararlarının nihai ve bağlayıcı olduğuna yönelik AİHM ve Yargıtay kararlarına da atıf yaparak, yerel mahkemelerin görevinin Anayasa Mahkemesinin yetkilerini tartışmak değil, hak ihlaline yol açan durumu ortadan kaldırmak olduğuna yönelik Şahin Alpay kararını hatırlattı.
Yüksek Mahkeme, Altan’ın hak ihlali kararına rağmen 6 ay boyunca tahliye edilmemesinin yeni bir hak ihlali anlamına geldiğine hükmetti. Karar, AİHM kararına rağmen tahliye edilmeyen Gezi davası sanığı, iş adamı Osman Kavala başta olmak üzere AİHM ve Anayasa Mahkemesinin hak ihlali kararlarına rağmen mağduriyetleri devam eden isimlerin haklarının yeniden ihlal edildiği anlamına geliyor.
HUKUKİ SÜRECİ ÖZETLEDİ
Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü, 15 Temmuz’dan sonra gözaltına alınarak tutuklanan, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yerel mahkeme tarafından tahliye edilmeyen Mehmet Altan’ın haklarının böylece bir kez daha ihlal edildiğine hükmetti. 9 Ocak 2020 tarihli kararda, Altan’la ilgili hukuki süreç özetlendi.
T24’ün haberine göre, AYM’nin 11 Ocak 2018’de Mehmet Altan’ın, “kişi hürriyeti ve güvenliği” hakkı ile “ifade ve basın özgürlüklerinin” ihlal edildiğine karar verdiği vurgulandı. Kararın ihlalin ortadan kaldırılması için İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiği, gerekçeli kararın da Anayasa Mahkemesinin sitesinde erişime açıldığı ayrıca 19 Ocak 2018 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandığı ifade edildi.
İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinin ise buna rağmen 11 Ocak 2018’de gerekçeli kararın tebliğ edilmediği ve karşı oyların da yazılmamış olduğu gerekçesiyle başvurucunun tahliye talebinin reddine karar verdiği belirtildi. İtirazın da İstanbul 27. Ağır Ceza Mahkemesince reddedildiği ifade edildi. Altan’ın yaptığı başvurunun da reddedildiği kaydedildi.
ANAYASAL DÜZENE AYKIRI
İstanbul 26 ve 27. Ağır Ceza Mahkemelerinin, bu kararlarında Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurularda mahkemenin yerine geçerek delilleri değerlendiremeyeceği, yerindelik denetimi yapamayacağı, delil durumu takdir edilerek tutukluluk kararı verilmişse Anayasa Mahkemesince delillerin yetersiz olması nedeniyle ihlal kararı verilemeyeceği, Anayasa Mahkemesinin yasal sınırların dışına çıkarak vermiş olduğu söz konusu kararın kesin ve bağlayıcı olduğundan söz edilemeyeceği gerekçelerine dayandığı vurgulandı. Kararlarda ayrıca Anayasa Mahkemesi kararının otomatik olarak başvurucunun tahliyesi sonucunu doğuracağını kabul etmenin mahkemelerin bağımsızlığı, mahkemelere emir ve talimat verilemeyeceği, telkinde bulunulamayacağı yönündeki anayasal düzenlemelere aykırı olduğu ifade edildiği anımsatıldı.
Altan hakkındaki mahkeme, istinaf ve Yargıtay 16. Ceza Dairesinin kararları hatırlatan AYM, Yargıtayın Altan’ın beraatinin gerektiğini belirttiği, söz konusu kararda Anayasa Mahkemesi kararlarının bağlayıcılığına dikkat çektiği vurgulandı.
AİHM KARARI
Anayasa Mahkemesi kararında, Altan’ın AİHM’e yaptığı başvuru verdiği hak ihlali kararı da hatırlatıldı. AİHM’nin Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Altan’ın tahliye edilmemesine atıf yaptığına dikkat çekilen kararda, yerel mahkemenin, “Anayasa Mahkemesi dosyadaki unsurları değerlendiremez” görüşüne ise katılmadığı vurgulandı.
NİHAİ VE BAĞLAYICI
Anayasa Mahkemesi kararında, AİHM’ye göre de Yüksek Mahkemesi kararlarının nihai ve bağlayıcı olduğu, buna karşılık İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesinin Altan’ı serbest bırakmamasının AİHS’nin ihlali anlamını taşıdığı kaydedildi.
YETKİLERİ SORGULANAMAZ
AİHM’nin, “bir mahkemenin nihai ve bağlayıcı kararlar verme yetkileriyle donatılmış bir anayasa mahkemesinin yetkilerini sorgulaması, hukuk devleti ve hukuki güvenlik temel ilkelerine aykırıdır” yorumunu yaptığının anımsatıldığı kararda, bunun özgürlük ve güvenlik hakkının ihlali anlamına geldiğinin tespit edildiği vurgulandı.
BAKANLIK MAHKEMEYİ SAVUNDU
Kararda, Yüksek Mahkeme kararına rağmen tahliye edilmeyen Altan’ın bireysel başvurusunun 9 Ocak 2020’da görüşülerek karara bağlandığı belirtildi.
Kararda, Adalet Bakanlığının savunmasına da yer verildi. Bakanlık, Anayasa Mahkemesince verilen bir hak ihlali kararı sonrasında ihlalin ne şekilde giderileceğinin takdirinin derece mahkemelerine ait olduğu görüşünü savundu
ŞAHİN ALPAY ÖRNEĞİ
Anayasa Mahkemesi kararında, aynı şekilde Yüksek Mahkeme kararına rağmen tahliye edilmeyen Şahin Alpay ile ilgili verdiği karardaki ilkeleri sıraladı.
Buna göre, Anayasa Mahkemesinin somut olayda suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin bulunup bulunmadığını incelemesinin anayasal bir zorunluluk olduğu, bu incelemenin kanun yolunda gözetilmesi gereken bir hususun incelenmesi veya yerindelik denetimi olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığı, Anayasa Mahkemesince verilen ihlal kararının nihai ve bağlayıcı olduğunda kuşku bulunmadığı, Anayasa Mahkemesinin vermiş olduğu ihlal kararlarının başka bir merci tarafından Anayasa’ya veya kanuna uygunluk yönünden denetlenemeyeceği, aksi yöndeki değerlendirmelerinin anayasal veya yasal bir dayanağının olmadığı, ihlal kararının hukuki sonuç doğurabilmesi için Resmî Gazete’de yayımlanması gerekli olmayıp ilgili merciye tebliğinin veya gönderilmesinin yeterli olduğu, ilgili mercilerin ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde hareket etmek zorunda olduğu vurgulandı.
GÖREVİNİZ YETKİLERİ DEĞERLENDİRMEK DEĞİL
Kararda, “derece mahkemelerinin görevi Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerinin kapsamını değerlendirmek değil Anayasa Mahkemesince tespit edilen ihlali ve sonuçlarını ortadan kaldırmaktan ibarettir” şeklindeki Şahin Alpay kararına atıf yapıldı.
Kararda şöyle denildi:
“Anayasa Mahkemesinin bu nitelikteki ihlal kararları sonrasında derece mahkemelerinin ön koşulunun bulunmadığı tespit edilen tutukluluğu sona erdirmeleri gerekir. Aksi takdirde ihlal ve sonuçları ortadan kaldırılmamış olur. Bununla birlikte daha önce tutuklama gerekçesi olarak gösterilmeyen, dolayısıyla Anayasa Mahkemesinin ihlal kararında değerlendirilmemiş olan yeni olgularla suç işlendiğine dair kuvvetli belirtinin ortaya konulabildiği oldukça istisnai durumlarda da ihlal kararının gereklerinin yerine getirildiği kabul edilebilir. Ancak derece mahkemelerinin bu husustaki takdir aralığı ilk tutuklamaya göre oldukça sınırlıdır. Böyle bir durumda kuvvetli belirtinin yeni olgularla ortaya konulup konulmadığı yönündeki nihai değerlendirme Anayasa Mahkemesine aittir.”
Altan’ın tutukluluğunun Anayasa Mahkemesi kararına rağmen ortadan kaldırılmadığının anlatıldığı kararda, bunun anayasadaki güvencelere aykırı olduğu ifade edildi. Kararda, “Sonuç olarak -mahkemeye erişim hakkının sağladığı güvencelerle de bağdaşmayacak şekilde- Anayasa Mahkemesinin tutukluluğa ilişkin ihlal kararının uygulanmaması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir” denildi. Anayasa Mahkemesi, Altan’a 30 bin lira tazminat ödenmesine hükmetti.
Karara muhalif kalan Serdar Özgüldür ise Altan’ın istinaf mahkemesi kararıyla tahliye edildiğini ve böylece Yüksek Mahkeme kararının yerine getirildiğini savundu.
ÇETELEŞMEK İSTEYENLERE DUR DENİLDİ
Altan’ın avukatı Figen Çalıkuşu, kararı şöyle değerlendirdi:
“Bu karar Anayasa Mahkemesinin devlet içinde hukuk dışı faaliyet göstermek isteyen unsurlara kırmızı kart göstermesidir. Devletlerin ve toplumların meşruiyetini anayasa sağlar. Anayasayı çiğnemeye doğru hamle eden siyasetçi, cumhurbaşkanı baş danışmanı, yargıç olamaz. Ama maalesef bunları yaşadık. Hatta Anayasa’yı tanımayan bir hakimi HSK, Yargıtay’a atadı. Şimdi Anayasa Mahkemesi şayet hukuk devleti olacak isek, devlet ve toplum için meşruiyet söz konusu olacak ise, en başta mahkeme ve yargıçlar olmak üzere herkesin Anayasaya uyma mecburiyetini yeniden hatırlatıyor. Tarihi bir karardır. Devlet içinde çeteleşmek isteyen odaklara dur diyen bir meşruiyet çizgisinin hatırlatılmasıdır.”
Kanser hastası Ahmed Burhan: Babama sarılmak ve iyileşmek istiyorum