Suriye’de TSK’yı kimin vurduğu hala açıklanamıyor. İşte teknik yönüyle, Suriye ve Rus ordusundaki imkan izleriyle ortaya çıkan ilk ipuçları üzerine analiz..
BOLD ANALİZ / FATİH YURTSEVEN
Askerlerimizi Kim Vurdu? Bundan Sonra Ne Olacak?
TSK unsurlarının Belyün köyünde sığındıkları binaya, 27 Şubat tarihinde hava, top ve roket saldırısı düzenlendi. Şu ana kadar yapılan resmî açıklamaya göre, 33 Mehmetçiğimiz şehit oldu. Bu sabah Rusya Savunma Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada ise, Rus uçaklarının hava bombardımanına katılmadıkları ifade edildi. O halde askerlerimizi kim vurdu? TSK bu konuda neden kamuoyunu tatmin edici bir açıklama yapmıyor?
Suriye Hava Kuvvetleri Rus yapımı uçakları kullanıyor. Ancak bu uçakların gece görüş imkân ve kabiliyeti bulunmuyor. Bu nedenle Şah Fırat Harekâtı, Suriye Hava Kuvvetlerinin müdahalesinden korunmak için gece planlanmıştı. 27 Şubat’ta yapılan saldırının tam saatine ilişkin kesin bir bilgi paylaşılmadı. Eğer harekatın gece yapıldığına dair bir bilgi ortaya çıkarsa bu kesinlikle harekatın Rus uçakları tarafından yapıldığını gösterir.
Verilen zayiat ve binaların aldığı hasara bakılırsa, saldırıda nüfuz edici, beton delici bomba kullanılmış. Bu tür bombalar Rus Su-34 uçakları tarafından taşınabiliyor. Ayrıca, Suriye muhaliflerine ait uçak gözlemi kayıtlarına göre de saldırı öncesinde bölgede Rus savaş uçakları bulunuyordu. Zaman zaman yapılan saldırılar öncesinde taarruz yapacak uçağın kimliğinin tespit edilememesi için aldatma maksatlı olarak Rus uçakları ile birlikte Suriye uçakları da kalkış yapsa da emareler saldırıyı Rus uçaklarının yaptığını gösteriyor.
TSK ve MİT bu saldırıyı kimin yaptığını tespit edemez mi?
MİT Sinyal İstihbarat Başkanlığı askerlerimizin hava korunmasının olmadığı bir ortamda bulunduğunu dikkate alarak 24 saat süreyle sinyal dinlemesi yaparak, uçakların hava radarları ve yer kontrol istasyonları ile yaptıkları muhabereyi dinleyebilme imkanına sahip. Rus ve Suriye uçaklarının kalkış öncesi kule ile irtibat kurdukları anda tespit edilmeleri gerekiyor. Uçaklar havada iken kontrolünde uçtukları hava radarı ile mutlaka irtibat kurarlar. Saldırı öncesinde de yapılan muhabere tespit edilebilirdi. Anlaşılan Sinyal İstihbarat Başkanlığı daha önemli işlere angaje olduğu için bu tespitleri yapamamış.
Hava Kuvvetlerinin elinde Havadan Erken İhbar ve Kontrol (HEİK) uçakları var. Bu uçaklar sahip oldukları hava radarları ve Elektronik tespit cihazları ile hava temaslarını tespit edebilir ve taarruz uçaklarını kontrol edebilir. Türkiye şu anda Suriye’de adı konulmamış bir savaş içerisinde. Sahadaki askerlerimizi Hava unsurları ile destekleyemiyoruz. Bu koşullar altında yapılması gereken en önemli şey Türkiye ana karası üzerinde devamlı uçurulacak HEİK ile İdlib başta olmak üzere askerimizin bulunduğu sahada hava temaslarını tespit etmek ve yerdeki unsurlara erken uyarıda bulunmak. Eğer bu tür bir görevlendirme yapılmışsa HEİK uçakları saldırıyı hangi uçakların yaptığını mutlaka tespit etmiş olması gerekiyor.
24 Kasım’da Rus uçağı düşürüldükten sonra Genelkurmay Başkanlığı uçağın radar tespit kayıtlarını çok kısa sürede kamuoyu ile paylaşmıştı. Ancak, 27 Şubat saldırısına yönelik şu ana kadar böyle bir bilgilendirme yapılmadı. Bunun iki boyutu var.
1- Elde bilgi var ama Erdoğan iktidarının şahsi menfaatleri doğrultusunda “Dostum Putin” ile ipler kopmasında diye açıklanmıyor olabilir.
2- Daha kötüsü bu tür bir planlama yapılmamış ve askerimiz kaderine terk edilmiş olabilir.
İkisi de yasal olarak suç teşkil eden durumlar…
Gerçek olan şu ki; 15 Temmuz sonrasında TSK’nın ve özellikle de Hava Kuvvetlerinin yaşanan tasfiyeler sonrasında kolu kanadı kırıldı. Uçakları uçuracak yeterli sayıda pilot olmadığı gibi resim derleyecek ve değerlendirme yapabilecek uzman personel de bulunmuyor. Yaşanan hadiseleri yakından takip edenlerin de müşahede edeceği üzere, TSK artık caydırıcı gücünü kaybetti. Bu durum yakın vadede güvenlik kuşağında ciddi sorunlar ile yüzleşmemize neden olacak.
Erdoğan ne yapacak?
Erdoğan rejimi ise yaşananları kendi bekası açısından fırsata dönüştürmeye çalışacak. AB Suriyeli mülteciler ile tehdit edilerek NATO’nun hava desteği alınmaya çalışılacak. Nitekim, NATO Genel Sekteri yaptığı açıklamada Türkiye’ye hava koruma desteği sağlanacağını ifade etti. Eğer, Erdoğan NATO ve AB’den perde gerisinde Rusya’ya karşı daha kuvvetli bir destek almışsa ölen askerlerin sorumluğunu Avrasyacı subaylara yükleyebilir. Zira, Erdoğan için bölgede bulunan askerlerimiz Avrasyacı komutan ve subaylar tarafından tuzağa düşürüldü demek geçmiş siciline göre gayet mantıklı bir hal tarzı olur.
Ancak her ne olurda olsun şimdiye kadar sınırlarımızın ve toprak bütünlüğümüzün teminatı olan TSK bu saldırıdan ciddi yara aldı ve itibar kaybına uğradı. Eğer halen varsa ülkesini düşünen ve vicdan sahibi birileri öncelikle bu yarayı nasıl tamir edeceklerini düşünmeliler.