1960’lı yıllarla birlikte özgün bir çizgiye kavuşmaya başlayan İran sineması, devrim sonrasındaki zorlu koşullara ve kısıtlamalara rağmen adından söz ettiren işler üretiyor.
BOLD– Binlerce yıllık Pers ve İslam kültürlerinden beslenen günümüz İran sineması; Asgar Ferhadi, Mecid Mecidi, Abbas Kiyarüstemi ve geçtiğimiz haftalarda hapis cezasına çarptırılan Mohammad Rasoulof gibi usta yönetmenler sayesinde dünyada saygın bir yere sahip. Bu etkileyici sinema geleneğinden on seçkin örneği sizler için derledik. İyi seyirler, sağlıkla kalın…
GAV/İNEK (1969)
Bir roman uyarlaması olan film, Hasan’ın ineğine duyduğu sevgiyi konu alıyor. Hasan evden uzaktayken ineği ölünce köylüler gerçeği söylemek yerine olayı gizlemeye çalışırlar. Ama bu travmatik deneyim hiç beklemedikleri bir şeye dönüşür, Hasan artık ineğin kendisi olduğuna inanmaktadır. İran’ın uluslararası alanda dikkat çeken ilk filmi olan yapıtı Daryuş Mehrcui yönetiyor.
TAM’E GUİLASS/KİRAZIN TADI (1997)
Kirazın Tadı Cannes’da Altın Palmiye ödülü kazanmış bir İran filmi. Orta yaş bunalımının etkisinde olan Badii, intihar etmeye karar verir ve öldükten sonra kendisini gömmesi için birini aramaya başalar. Butuhaf yolculukta yardım isteyebileceği üç kişiyle karşılaşır ama sadece biri Badii’nin teklifini kabul eder. Fakat yolculuk Badii’yi başlangıç noktasından çok farklı bir yere taşıyacaktır.
RANG-E KHODA/CENNETİN RENGİ (1999)
İranlı bilge yönetmen Mecid Mecidi’nin bu hüzünlü filminde görme engelli bir çocuğun dünyasına konuk oluyoruz. Ailesinden uzakta görme engelliler okulunda eğitim gören Muhammed yaz tatilinin gelmesini dört gözle beklemektedir. Kız kardeşleriyle doyasıya oynamanın, babaannesini kucağında öyküler dinlemenin hayalin kuran Muhammed’in bilmediği bir şey vardır. Babası yeniden evlenmek üzeredir ve evleneceği kadına bu kör çocuktan bahsetmemiştir.
Babasını hasretle bekleyen bir çocuk, oğlundan utanana bir baba… Filmin finali ise kaç izlerseniz izleyin sizi ağlatmayı başarıyor.
KHANE-YE DOUST KODJAST?/ARKADAŞIMIN EVİ NEREDE (1987)
İranlı efsane yönetmen Abbas Kiyarüstemi’nin Köker üçlemesinin ilk filmi okul çağındaki Ahmet etrafında gelişen bir dürüstlük öyküsü. Arkadaşının ödevini yanlışlıkla eve götüren Ahmet’e öğretmeni eğer ödevi arkadaşına geri götürmezse sıfır alacağını söyler. Arkadaşının evini bulma yolculuğuna çıkan Ahmet’e kimi insanlar yardım ederken, kimileri ise onu vazgeçirmeye çalışacaktır. Ahmet’in yolculuğu böylece bir aynaya dönüşür.
ZAMANİ BARAYE MASTİ ASBHA/SARHOŞ ATLAR ZAMANI (2000)
Bahman Gobadi’nin Farsça-Kürtçe çektiği film Cannes’dan Altın Kamera ödülü almayı başarmış bir yapım. Yönetmenin ilk çocukluğunun geçtiği yer olan Kürt köyü Bane’de çekilen film gerçek olaylara dayanıyor. 12 yaşındaki Yakup, babasının ölmesiyle bir anda kendini ailenin reisi olarak bulunur. Üstelik kardeşlerinden birinin acilen ameliyat olması gerekiyordur. Bu yokluk coğrafyasında para kazandıracak tek iş kaçakçılıktır, tehlikeli yolculukta ürkmemeleri için içki içirilen atlarla yapılan kaçakçılık…
LAKPOSHTHA PARVAZ MİKONAND/KAPLUMBAĞALAR DA UÇAR (2004)
Bu yürek yakıcı film, Bahman Gobadi tarafından Irak’ta çekildi. Savaştan sonra Irak’ta çekilen ilk film olma özelliğini de barındıran yapım savaş yüzünden yaşamları korkunç bir trajediye dönen çocukların öyküsünü anlatıyor. Yarım yamalak İngilizce bilen Satellite (uydu) uydu yayınlarından izlediği haberleri kendi yorumlarını da katarak köylülere aktarmaktadır. Bir yandan da mayın toplayarak para kazanmaya başlayan hemen hepsi öksüz ve yetim çocuklardan oluşan bir gruba liderlik etmektedir.
Gruba kötürüm bir çocuk ve 12 yaşındaki kız kardeşi de katılır, bir de henüz iki yaşında olan kardeşleri vardır. Ancak bu yeni gelenlerin arkasındaki öykü yürek yakıcıdır. Savaşa dair en sert filmlerden biridir Kaplumbağalar da Uçar…
BACHEHA-YE ASEMAN/CENNETİN ÇOCUKLARI (1997)
Mecid Mecidi’den odağında çocuklar ve evrensel insani değerler olan bir film daha… En İyi Yabancı Film dalında Oscar adayı olan Cennetin Çocukları, yoksul bir ailenin okula giden iki çocuğu olan Ali ve Zehra’nın öyküsü. Ali, kız kardeşinin ayakkabılarını kaybedince iki kardeş aynı ayakkabıyı nöbetleşe giderek okula gitmeye başlar. Korkusundan babasına bir şey söyleyemeyen Ali’nin tek çaresi okuldaki koşu yarışmasında üçüncü olana verilecek olan spor ayakkabıyı kazanmaktır.
DARBAREYE ELLY / ELLY HAKKINDA(2009)
Elly Hakkında, Berlin Film Festivali’nde büyük ödül olan Altın Ayı’ya layık görülmüş bir yapım. Yönetmen Asgar Farhadi de iki kez Yabancı Dilde En İyi Film ödülü kazanmış bir isim. ( Bir Ayrılık-2012/ Satıcı-2017)
Almanya’da yaşayan Ahmet yıllar sonra İran’a gelir. Çok sevinen arkadaşları onu Hazar kıyısında üç günlük bir tatile götürür. Ahmet’in asıl niyeti İranlı bir kadınla evlenmektir. Tatili planlayan arkadaşı da Elly isimli kadını da davet etmiştir. Her şey gayet yolundayken tatilin ikinci gününde Elly’nin kaybolması bir anda gerilim dolu saatlerin başlamasına yol açar. İranlı oyuncuların yükselen yıldızı Golshifteh Farahani de filmin oyuncu kadrosunda.
JODAEİYE NADER AZ SİMİN/ BİR AYRILIK (2011)
Asgag Farhadi’nin Oscar ödüllü filmi İran’dan bir boşanma öyküsü… Simin adlı kadın, kocası Nader ve kızı ile birlikte İran’ı terk etmeye hazırlanmaktadır. Ancak Nader’in babasına Alzheimer teşhisi konması her şeyi değiştirir. Her şeye rağmen iran’ı terk etmek isteyen Simin, taşınmaktan vazgeçen kocasına boşanma davası açar. Kızı, babasıyla kalmak isteyince ve Nader’in kızı ve babası için hamile bir kadını bakıcı olarak tutunca işler iyice karmaşık bir hal alır.
BARAN (2001)
Mecid Mecidi’nin hem yazıp hem yönettiği Baran birçok ödül kazanmış sıra dışı bir aşk hikâyesi… Başkent Tahran’da Afganistan’daki savaştan kaçan Afganların kaçak olarak çalıştırıldığı bir inşaatta geçen öykünün odağında çay ve yemek işlerine bakan Latif adlı genç erkek karakter var. Ailesinden uzakta çalışan Latif; kurnaz, paragöz bir tiptir. İnşaatta çıkan bir tartışmada kendini kaybedince çay ve yemek işi ondan alınır ve amelelik yapmaya zorlanır. Yemek işlerini ise sakatlanan babasının yerine gelen Baran’a verirler. Latif, Baran’a karşı hınçla doludur ve intikam planları yapmaktadır. Fakat Baran hakkında öğrendiği bir şey Latif’i bambaşka bir insan haline getirir…