Pelikan Çetesi’nin trollerinden Abdurrahman Uzun’un itiraf ettiği, tahliye edilen 21 gazeteciyi hakimleri ismen hedef göstererek tekrar tutuklatma olayının detayı ve sonrasında hızla işlemeye devam eden Pelikan-Saray-Adliye ayağındaki “yeni hukuk düzeninin” detayları.
BOLD ÖZEL – Özellikle İstanbul Adliyesi’nin uzun süredir Pelikan Çetesinin kontrolünde olduğu konuşuluyordu. Emekli hakim Mustafa Karadağ, gazeteci Yavuz Oğhan’ın programında Pelikan Grubu’nun avukatının İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan’ın odasının yanında odası olduğunu, gölge başsavcı olarak çalıştığını öne sürdü. Karadağ ayrıca, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın ve ‘gölge başsavcı’nın bulunduğu kata kendilerinin çıkmasının yasak olduğunu, İrfan Fidan’ın ‘gölge başsavcı’nın oluru olmadan hiçbir şey yapamadığını da iddia etti.
İrfan Fidan bu açıklamasından sonra ifadeye çağrıldı. Fidan şahit olarak Adalet Bakanı Abdülhamid Gül’ün dinlenmesini istedi. Bakan Gül’ün İstanbul Adliyesi’ne laf geçiremediği kulislerde konuşulurken, Pelikan Çetesiyle sosyal medya üzerinden açıkça tartıştığı hala hafızalarda.
Pelikan Çetesinin kullandığı trollerden Abdurrahman Uzun, katıldığı bir Youtube yayınında; 31 Mart 2017’de tahliye edilen 21 tutuklu gazeteciyi hakimleri hedef göstererek ve Saray’dan olur alarak nasıl tekrar tutuklattıklarını anlattı.
Uzun, gazeteciler tahliye olduktan sonra Twitter’da #kriptohakimler ve #VatanınıSevenDefansaGelsin şeklinde iki Tag açtıklarını, ardından hakimlerin ve savcının isim ve sicil numaralarını sosyal medya hesabından bizzat yayınladığını, böylece gazetecileri tekrar tutuklattıklarını söyledi. Gece saatlerinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yakın bir ismin kendisini arayarak tebrik ettiğini ve “Siyasete böylece zemin açın ki biz de hamle yapalım” dediğini söyledi.
Abdurrahman Uzun’un söz ettiği olay; 29 gazetecinin yargılandığı “Medya Yapılanması” davasıydı.
O gün yaşananlar şöyle:
29 gazetecinin yargılanmasıyla başlayan dava 27-31 Mart 2017 tarihleri arasında beş gün süreyle İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinde görüldü.
Duruşmanın 31 Mart 2017 tarihli oturumunda ara mütalaasını sunan savcı, gazeteciler Yetkin Yıldız, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Murat Aksoy, Atilla Taş, Yakup Çetin, Abdullah Kılıç, Seyid Kılıç, Mustafa Erkan Acar, Hüseyin Aydın, Ali Akkuş, Bünyamin Köseli, Cihan Acar ve Oğuz Usluer’in tutuklulukta geçirdikleri sürenin dikkate alınarak tahliyelerine karar verilmesini talep etti.
Duruşma sonunda açıkladığı ara kararında mahkeme, savcının tahliyesini talep ettiği 13 sanığa 8 sanığın daha ismini ekleyerek 21 kişinin tahliyesine karar verdi.
Yetkin Yıldız, Murat Aksoy, Atilla Taş, Abdullah Kılıç, Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Ali Akkuş, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Oğuz Usluer, Seyid Kılıç, Yakup Çetin, Muhammed Sait Kuloğlu, Cuma Ulus, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Habip Güler, Halil İbrahim Balta, Hanım Büşra Erdal, Hüseyin Aydın ve Erkan Acar, tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.
Tahliye kararının ardından AKP’nin sosyal medya trolü ekiplerinin başındaki isimlerden Abdurrahman Uzun Twitter üzerinden tahliyelerin iptal edilmesi için kampanyanın startını verdi. Tahliye isteyen 25. Ağır Ceza Mahkemesinin heyeti (Mahkeme Başkanı İbrahim Lorasdağı ve üye hâkimler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim) ile duruşma savcısı Göksel Turan isim ve sicil numaraları verilerek hedef gösterildi.
TAHLİYE KARARI UYGULANMADI
Bu arada saatler ilerliyordu, gazetecilerin yakınları Silivri Cezaevi önünde bekliyorlardı ama mahkeme kararının uygulanmasını bir el erteliyordu. Saat gece yarısını geçmeye başladı.
KAMPANYA OLGUNLAŞINCA SİYASİ HAMLE GELDİ
Kampanya Twitter’da trendlere girdikten sonra Adalet Bakanı gece 02 sularında açıklama yaptı.
Bu arada, duruşma savcısı aynı gün mahkemenin tahliyesine karar verdiği diğer 8 gazetecinin (Büşra Erdal, Ahmet Memiş, Bayram Kaya, Cemal Azmi Kalyoncu, Cuma Ulus, Habib Güler, İbrahim Balta ve Muhammed Sait Kuloğlu) serbest bırakılmalarına bir üst mahkemeye itirazda bulundu. İtirazı değerlendiren İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, sekiz gazeteci hakkında yeniden yakalama kararı çıkardı.
Geriye kalan 13 gazeteci için ise farklı bir yol izlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı jet hızıyla 13 gazeteci hakkında yeni bir soruşturma açtı. Bu kez açılan soruşturma “darbe” soruşturmasıydı.
Gazeteciler cezaevinden çıkartılır çıkartılmaz, jandarma tarafından polise teslim edildi. Polis, 13 gazeteciyi İstanbul Emniyeti’ne götürdü. 15 günlük çok ağır şartlar altında geçirilen gözaltı sürecinin ardından 13 gazeteciden 12’si İstanbul 12. Sulh Ceza Hakimliğince tekrar tutuklandı. (Yetkin Yıldız, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Yakup Çetin, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Abdullah Kılıç, Oğuz Usluer, Atilla Taş, Hüseyin Aydın, Murat Aksoy, Mustafa Erkan Acar, Seyid Kılıç)
Gazeteci Ali Akkuş ise etkin pişmanlık gerekçesiyle serbest bırakıldı.
TROLLERİN SİCİL NUMARASINI VERDİĞİ HAKİMLER AÇIĞA ALINDI
Gazetecileri tahliye eden İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesinin heyeti (Mahkeme Başkanı İbrahim Lorasdağı ve üye hâkimler Barış Cömert ve Necla Yeşilyurt Gülbiçim) ile duruşma savcısı Göksel Turan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından 3 Nisan 2017 günü açığa alındı.
DARBEDEN BERAAT
Gazetecileri tekrar tutuklamak için Trollerin baskısı ve Saray’ın oluruyla açılan “darbe” davasıyla ilgili suçlama 6 Şubat 2018 tarihinde görülen duruşmada düşürüldü. Hiçbir delil yoktu.
ÇEŞİTLİ CEZALAR VERİLDİ
Abdurrahman Uzun ve trollerinin hedef göstermesi nedeniyle söz konusu gazeteci grubunu hiçbir hakim ve savcı tahliye edemedi.
Duruşma sonunda hükmünü açıklayan İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi, 23 gazetecinin “silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamasıyla cezalandırılmasına hükmetti. Cezalar 6 yıl 3 ay ile 7.5 yıl arasında değişiyordu.
22 Ekim 2018 tarihinde İstinaf mahkemesince onandı. Gazetecilerin Yargıtay sürecini tutuklu geçirmeleri kararı verildi.
YARGITAY KISMEN ONADI KISMEN BOZDU
Yargıtay 16’ıncı Ceza Dairesi 13 Mayıs 2020’de tutukluluklarının dördüncü yılında gazeteciler hakkındaki davayı kısmen onadı kısmen bozdu.
Atilla Taş’a verilen 3 yıl 1 ay 15 günlük ‘örgüte yardım’ cezası bozulurken, Taş’ın eylemlerinin, “Cumhurbaşkanına hakaret ve Devletin kurum ve organlarını alenen aşağılama” suçu olduğu belirtildi.
Yargıtayın cezasını onadığı gazetecilerin isimleri şöyle: Hanım Büşra Erdal, Bayram Kaya, Abdullah Kılıç, Cuma Ulus, Mutlu Çölgeçen, Bünyamin Köseli, Cihan Acar, Davut Aydın, Habip Güler, Halil İbrahim Balta, Hüseyin Aydın, Muhammet Sait Kuloğlu, Mustafa Erkan Acar, Oğuz Usluer, Seyid Kılıç ve Ufuk Şanlı.
Gazeteciler Ahmet Memiş, Cemal Azmi Kalyoncu, Gökçe Fırat Çulhaoğlu, Ünal Tanık, Yakup Çetin ve Yetkin Yıldız’a ‘terör örgütü üyeliği’nden verilen hapis cezası ise Yargıtay tarafından bozuldu.
Gerekçede ise suç vasfında yanılgıya düştüğü vurgulandı “örgüt üyeliği değil örgüte yardımdan” yargılanmaları gerektiğine hükmetti.
CEZA SÜRELERİ BİTTİ
Dava üzerindeki baskı nedeniyle “üyelikten” ceza alan gazeteciler şartlı tahliye süreleri gelmesine rağmen tahliye edilmediler.
Ardından Yargıtayın cezalarını bozduğu ve daha hafif bir ceza gerektiren “örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüte yardımdan” cezalandırılmalarını talep ettiği 7 gazeteci de bozma kararına rağmen halen tahliye edilmiş değil. Bu 7 gazeteci tekrar yargılanıp Yargıtayın belirttiği suçtan ceza alırlarsa şu an itibariyle yaklaşık 2 yıl fazladan cezaevinde kalmış olacaklar.
EMSAL OLDU
“Medya yapılanması” davasında, Pelikan Çetesinin başlattığı bu hukuksuzluk daha sonra pek çok davada örnek oldu. İktidarın hedefindeki muhalif isimler hakkında verilen tahliye kararları baskıyla değiştirildi.
Osman Kavala yargılandığı Gezi Davasından beraat etti ve tahliye olacağı sırada Pelikan Çetesinin başlattığı kampanyayla birkaç saat içinde hakkında “15 Temmuz darbesine iştirak ettiği” gerekçesiyle soruşturma başlatıldı ve tahliye olacağı saatte yeni bir kararla tekrar tutuklandı.
Aralarında Avukat Selçuk Kozağaçlı’nın bulunduğu Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi 17 avukat da tahliye kararı uygulanmadan yeniden tutuklandılar.