ABD’nin Minneapolis kentinde yaşanan faşist polis vahşetinin ardından başlayan eylemler, kitlesel hareketlerin gücünü bir kez daha gündeme getirdi.
BOLD– George Floyd isimli 45 yaşındaki siyahi Amerikalı polis tarafından sokakta kaçak sigara sattığı gerekçesiyle kelepçelendi ve boğazına bastırılarak öldürüldü. Floyd’un son anlarını yaşarken söylediği “I can’t breathe!” (nefes alamıyorum) sözleri ABD’de yeni bir kitlesel protestonun fitilini ateşledi.
NEFES ALAMAYAN ABD Mİ?
2014’te de benzeri bir olayda Eric Garner isimli bir siyahi New York’ta hayatını kaybetmesi henüz hafızalarda yerini korurken yaşanan Floyd cinayetinin yarattığı kitlesel hareket büyüyor. ABD’de 25 kentte sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Amerika daha önce de siyah öfkeye şahit oldu. Ama aklı başında insanları korkutan asıl şey Beyaz Saray’da faşizan eğilimleri olan ve ne zaman ne yapacağı belli olmayan saatli bir bombanın oturuyor oluşu.
Kitlesel hareketler yedinci sanatın da her zaman gündeminde olmuştur. Halkların özgürlük ve hak arayışını beyaz perdeye taşıyan on filmi sizler için derledik. İyi seyirler, sağlıkla kalın…
ÜLKE VE ÖZGÜRLÜK/ LAND AND FREEDOM
I Daniel Blake, The Navigators, Sorry Wes Missed You gibi harika işlere imza atan Ken Loach’ın yönettiği “Land and Fredoom” bizleri İspanya Sivil Savaşı’na götürüp güzel bir aşk hikayesine tanık ediyor. Genç ve işsiz bir komünist parti üyesi olan David nişanlısını da terk edip savaş mağduru İspanya’ya gönüllü olarak gitmeye karar verir. Ordunun gözde elemanlarından biri haline gelir ve Blanca isimli bir anarşiste aşık olur. Birlikte eşitlik ve özgürlük için savaşırlar. Ta ki bir gün asıl düşmanın karşı tarafta değil, yakınlarında bir yerde olduğunu anlayana dek.
KIZGIN FIRINLARIN SAATİ/ LA HORA DE LOS HORNOS
Fernando E. Solanas’ın ilk eseri olan 4 saat 20 dakika uzunluğundaki Kızgın Fırınların Saati üç bölümden oluşur: Birinci bölüm, “Şiddet ve Özgürlük” adı altında, Arjantin’in toplumsal, tarihsel, coğrafik ve kültürel değişik yönlerini anlatır. Bu bölüm Che Guevera’ya ve Latin Amerika’nın kurtuluşu için ölenlere ithaf edilir. “Devrim için Eylem” adlı ikinci bölüm, Juan Peron’un ilk on yılını (1945-1955) anlatan “Peronizmin Tarihi” (20 dakika) ve Peronizm sonrası dönemi anlatan “Direniş” (100 dakika) olmak üzere iki alt bölümden oluşur. Son bölüm ise, birinci bölümle aynı adı taşır, “Şiddet ve Özgürlük”, ve 45 dakika sürer. Bu son bölümde, iki röportaj gösterilir ve birkaç mektup okunur.
CEZAYİR SAVAŞI/ LA BATTAGLİA Dİ ALGERİ
Uzun yıllar boyunca Fransa’nın sömürgesi olarak varlığını sürdüren Cezayir’in bağımsızlığını kazanış hikayesini anlatan film 1954 ve 1957 yılları arasındaki mücadele döneminde geçiyor. Casbah kalesinin bölmelerinde başlayan özgürlük hareketi zamanla tüm şehre yayıldığında sivil savaş patlak verir. Bir zaman sonra şiddetini artırdığında ise Fransız ordusu, terör örgütü olarak adlandırdığı, Cezayir direniş hareketi FLN’nin peşine düşerek üyelerini yok etmeye başlar. Bu savaş yıllara yayılarak insanlık tarihinin en kanlı özgürlük mücadelelerinden birine dönüşür.
GANDHI
İngiliz yönetimine karşı “Pasif Direniş”i örgütleyen Mahatma Gandhi’nin hayatından bir kesit anlatan film, en iyi biyografik çalışmalardan biri olarak kabul ediliyor. 11 dalda aday olduğu Oscar ödüllerinden “en iyi film” ve “en iyi yönetmen” dahil tam 8 ödülle döndü. Gandhi rolünde sinema tarihinin en iyi performanslarından birine imza atan usta oyuncu Ben Kingsley ise “en iyi erkek oyuncu” dalında heykelciğe uzandı. Cenaze sahnesinde yaklaşık 300.000 kişinin yer almasıyla da bir film sahnesinde yer alan en kalabalık insan sayısı rekorunu da elinde bulunduran film, çarpıcı sahneleriyle hafızalardan silinmeyecek bir yapıt.
PROTESTO/ LE HAINE
Protesto, şiddetli bir isyanda rol alan 3 gencin hikâyesini anlatıyor. Paris’in gettolarında hararetli saatler yaşanmaktadır. Grup halinde dolaşan yerel gençlerle, çevreyi kuşatan polisler arasında nefret dolu bakışlardan oluşan bir gerilim vardır. Mahallenin gençlerinden Abdel, polis soruşturması sırasında benzetildiği için hastanede ölüm döşeğinde yatmaktadır. Gencin arkadaşları ise başıboş dolaşmaktadırlar. İçlerinden Vinz, Abdel’in ölmesi durumunda bir polis vurmaya yemin eder.
KANLI PAZAR/ BLOODY SUNDAY
Paul Greengrass’ın yönettiği 2002 yapımı İngiliz filmi, 1972’de Kuzey İrlanda’nın Derry kentinde 26 göstericinin İngiliz askerleri tarafından vurulması, 13’ünün ölmesi ile sonuçlanan Kanlı Pazar’ı anlatıyor.
MALCOLM X
Amerikan tarihinin en önemli insan hakları savunucularından Malcolm X’in yaşamını beyaz perdeye aktaran filmi Spike Lee yönetiyor. Babası ırkçı örgüt Klu Klux Klan tarafından öldürülen Malcolm’un günübirlik ve gamsız yaşadığı hayatı hapse girmesiyle bölünür. Hapiste İslam’la tanışan Malcolm dışarı çıktığında özgürlük için mücadele eden ve kitleleri peşinden sürükleyen bir isme dönüşür. Ancak, bu mücadelede hiç kolay değildir ve en büyük tehlikeler bazen en yakında olanlardan kaynaklanmaktadır.
BİR TAKSİ ŞOFÖRÜ/TAEKSİ WOONJUNSA
Güney Kore’nin Gwangju kentinde 18-27 Mayıs 1980 tarihleri arasında darbe yönetimine karşı gerçekleşen ve güvenlik kuvvetleri ile paramiliter güçlerin hedef alarak ateş açmları sonucu çoğu üniversite öğrencisi yaklaşık 240 kişinin hayatını kaybettiği protesto gösterilerini konu alan film, bir taksi şoförünün etrafında şekillenir. Kızına bakmaktan başka derdi olmayan kurnaz ve paragöz taksi şoförü, Batılı bir gazeteciyi çok iyi bir ücret karşılığında kendisini isyan bölgesine götürmesini kabul eder. Sonrasında yaşadıkları ise hayatlarını ve dünyaya bakışlarını kökten değiştirecektir.
GREV/STRIKE- DIE HELDIN VON DANZIG
Polonya’da Dayanışma Hareketi kahramanı Anna Wlastzavsky’yi anlatan film, Volker Schloendorff tarafından yönetildi. İşine kararlılıkla bağlı olan Anna’nın bir iftira yüzünden boşta kalınca başlattığı direniş önce iş yerine sonra kente ve en sonunda tüm Polonya’ya yayılır.
MANDELA ÖZGÜRLÜĞE GİDEN UZUN YOL
Dünyaya ilham vermiş, bir liderin etkileyici gerçek hayat hikayesi. Filmde Nelson Mandela´yı Idris Elba oynuyor. 5 Aralık 2013 tarihinde hayata gözlerini yuman, Güney Afrika´nın efsaneleşen özgürlük savunucusu Nelson Mandela´nın yaşamını kronolojik biçimde takip eden film, Mandela’nın bir taşra kasabasındaki çocukluğundan başlayarak, Güney Afrika´nın demokratik seçimlerle iş başına gelen ilk başkanı olmasına kadar geçen sürecini sinemaya taşıyor.