Zafer Aktaş’ın İstanbul Emniyet Müdürü olması, AKP-MHP bloğunun vites yükseltmesi olarak okunmalı. Hedefteki ana grup HDP olarak öne çıkıyor.
CEVHERİ GÜVEN
BOLD ANALİZ – İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan merkeze çekilip yerine Zafer Aktaş atandı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü, çoğu validen de Emniyet Genel Müdürü’nden de önemli bir konum. İstanbul’un “elde tutulması” açısından en kritik nokta.
Sonda söyleyeceğimizi başta söylemek gerekirse bu değişiklik “vites yükseltme” olarak okunmalı.
Mustafa Çalışkan’ın görevden alınmasını İçişleri Bakanı Süleyman Soylu defalarca gündeme getirmiş ancak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan her seferinde geri çevirmişti.
Erdoğan’ın desteğinin yanı sıra Berat Albayrak da Mustafa Çalışkan’ın en güçlü destekçisiydi. Soylu ile Albayrak arasındaki gerilim düşünüldüğünde bu desteğin Çalışkan için ne kadar hayati olduğu anlaşılabilir.
Çalışkan bu desteği, 17/25 Aralık yolsuzluğunu kapatan ekipte yer alması ve 15 Temmuz’da Erdoğan açısından “kahraman” olarak nitelenen rolü sayesinde elde etti.
17/25’ten hemen sonra oturduğu İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü koltuğunda; Ergenekon, Taşhiye, Selam Tevhid gibi dosyaların kapatılmasındaki rolüyle de Ulusalcı cephenin desteğini aldı. Yani iki tarafın da istediği temizlik işini yapmış oldu.
Peki nasıl oldu da Erdoğan böyle bir ismi İstanbul’dan almayı, yerine ise Devlet Bahçeli ve Mehmet Ağar’ın istediği ismi atamayı kabul etti?
ZAFER AKTAŞ VİTES YÜKSELTMEYE GELİYOR
Ekrem İmamoğlu’na İstanbul’u kaybeden Erdoğan, şehri geri almak istiyor.
Görünen o ki Erdoğan, Mustafa Çalışkan’ın etkin olduğu bir İstanbul’u muhalefetten geri alamayacağı konusunda MHP’nin tezlerine ikna olmuş durumda. Çünkü HDP, İstanbullu için mevcut anlamını muhafaza ettiği sürece oy aritmetiğinin AKP lehine değişmesi mümkün değil.
İstanbullu’nun gözünde HDP’nin algısının değiştirilmesi Mustafa Çalışkan ile mümkün değil. Bu ancak Ağar ekibine mensup “Susurluk” tarzı bir isimle mümkündü.
Çalıkan her ne kadar İstanbul Emniyeti’nde ölümlere varan işkence olaylarına (Mesela Gökhan Açıkkollu) izin verse de, MHP-AKP’nin istediği kadar ileri gidecek birisi değildi. Ne Erdoğan ne de MHP, böylesi kritik durumlarda duygusal davranmaz. Çalışkan işlerini görse de onun birkaç tık üstünde, derin işleri yapabilecek, Susurluk sürecinde kullandıkları tiplerden biri lazımdı.
Yeni İstanbul Emniyet Müdürü tam da o kumaştan.
Zafer Aktaş’ın en bariz vasfı Susurluk tipi bir Emniyetçi olması. Yani illegaliteye açık. Mafya gruplarının devleti yönetmede aparat olarak kullanılmasına sıcak. Yeni dönemin kodlarına uyuyor.
İklim 7 Haziran sonrasına benziyor. Erdoğan, 7 Haziran’dan sonra MHP’nin tezlerini kabul etmişti ve koalisyon o günden beri iktidarda tutunmayı başarmış durumda.
Yeni düzlemde; Güneydoğu’da neler yaşanırsa yaşansın HDP’nin Selahattin Demirtaş’la oturttuğu algı metropollerde henüz tam anlamıyla değişmiş değil. Geçmişte İstanbul’da yaygınlaşan araç kundaklama süreci gibi şiddet eylemleri bu algıyı değiştirebilir. Böylesi bir süreçte sörf yapacak isim ise Zafer Aktaş’tan başkası değil. Daha açık söylemek gerekirse İstanbul’da bir şeyler yapacaklarsa; kaçırma, göçürme, Kürtleri terörize etmede İstanbul Emniyeti’ne öyle bir adam lazımdı.
Bir taraftan sosyal medyaya hemen her gün düşen fotoğraflarda AKTrollerin silahlandığı görülüyor. Diğer taraftan Alaattin Çakıcı’nın serbest bırakılmasıyla yeraltı dünyası yeniden organize oluyor. Çakıcı’ya aranan uyumlu partner de yeni atamayla birlikte bulunmuş oldu.
Böylesi bir ortamda seçimi kazanmak kritik. Erdoğan’ın tabiriyle “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” durumu düşünüldüğünde, HDP’nin ne kadar kritik parti olduğu daha iyi anlaşılıyor. Zaten HDP’nin eş başkanları da bundan sonraki tüm seçimlerde HDP’nin kilit parti olacağını dile getiriyorlar.
Ulusalcı cephe “HDP kapatılsın” kampanyasını başlatmış durumda. Hatta Perinçek grubu imza kampanyası da başlattı.
HDP’nin terörize edilmesi, Millet İttifakı’nı oluşturan ana unsur olan CHP’yi son derece zor duruma düşürecektir. CHP ve HDP’nin stratejik/sessiz seçim ortaklıkları yapması bile mümkün olmayacaktır. İstanbul’da yaşanabilecekler, HDP’yi kapatma zemini oluşturabilecek kadar ileri de gidebilir.
Ancak olayları kontrol altında tutabilmek çok önemli. Yakma yıkma olacaksa vatandaş kontrolsüz yapar ama mafya grupları ne kadar istersen o kadar yapar. Mafya, provokasyonların ardından konuşmayacak adamları seçer.
AKP-MHP iktidarının yüzde 40’lara düştüğü hemen tüm anketlerde görülebiliyor. Bu durumda tıpkı 7 Haziran’da olduğu gibi Kürt Sorunu eksenli bir çatışma iktidar bloğu için tek kurtuluş yolu olarak görülüyor.
Erdoğan gözüyle baktığınızda İstanbul’da CHP ve İmamoğlu’nu devirmeniz için Kürtleri terörize etmeniz gerekir.
Çakıcı ve ülkücü mafya Türk-Kürt savaşı için gerekli donanıma sahip. Polis teşkilatı da 28 Şubat’a göre daha militer durumda. Yeni özel harekatçılar aşırı milliyetçi ve radikal kişilerden seçildi.
PKK FAALİYETLERİNİ ARTIRABİLİR
7 Haziran sürecinde sert çatışmadan yana tavır koyarak HDP’yi sıfırlayan ve Tayyip Erdoğan’a istediği savaşı ve iktidarını geri veren PKK’nın şahin kanadı da bu süreçte benzer tavrı gösterebilir. Bazı Kürt siyasetçilerin HDP’yi arkadan vurma olarak okuduğu bu tavır, 1 Kasım 2015 seçimlerinde Erdoğan’ın oylarını yüzde 50’ye tırmandırmıştı.
İNSAN HAKLARI İHLALLERİNDE ARTIŞ BEKLENMELİ
İstanbul’un yeni Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, kamuoyunun daha çok 28 Şubat sürecinden tanıdığı bir isim. Aktaş’ın içinde olduğu başını Cevdet Saral ve Osman Ak’ın çektiği polis ekibi, ‘Telekulak Çetesi’ olarak yargılandı. Fethullah Gülen’i idamla yargılatan savcı Nuh Mete Yüksel, söz konusu isimlerin Ankara Emniyeti’nde kurdukları yasa dışı dinleme odasını bastı ve bir dizi polis hakkında yargılama başlattı. Ekip, sanatçıların sevgililerini dinletme işlerinden; Genelkurmay’ı dinlemeye kadar pek çok yasa dışı dinleme yapmıştı ancak yargılama mahkemeler arasında topa çevrildikten sonra zaman aşımından düşürüldü.
Telekulak Çetesi’nin üyesi olmaktan kızağa çekilen Zafer Aktaş, Emniyet Teşkilatının Ağar’a ihale edilmesinden sonra yeniden yükselişe geçti ve son olarak Adana Emniyet Müdürü’ydü. KHK’lılara ve Cemaate yönelik operasyonlarda kapıları koçbaşıyla kırarak içeri giren özel harekat timleri kullanmasıyla bilinen Zafer Aktaş’ın İstanbul’a gelmesiyle, Türkiye’nin en büyük metropolünde de benzer manzaralar görülecektir. İşkence ve hak ihlalleri konusunda İstanbul’da artış beklenebilir.
SOYLU’NUN DEĞİL BAHÇELİ’NİN ZAFERİ
Emniyet Teşkilatıyla ilgili kulisler kaleme alan gazetecilere son dönemde “Nakşibendiler Emniyet’i ele geçirdi” gibi haberler yaptırılıyor.
Bu haberler; Ağar ekibinin dikkatleri üzerlerinden çevirmek, kadrolaşma boyutlarını gizleyebilmek için piyasaya pompalanan manipülasyonlardan ibaret. Son yıllarda Emniyet’teki her adım Ağar ekibini daha da güçlendirdi. Son kararnamede değişen müdürlerde ülkücü kökenliler yine ağırlıkta.
Son değişiklik sonrası da Zafer Aktaş’un Soylu’ya yakın olmadığı yönünde yorumlar piyasaya sürüldü.
Aktaş, Mehmet Ağar’a en yakın polislerden ve Soylu’nun da en iyi çalışacağı isimlerden biri. Dolayısıyla Soylu görevden alınsa da Ağar’ın varlığı devam edecek.
Mehmet Ağar demek Devlet Bahçeli demek. Ülkücü siyasetin geçmişten beri sağ partilerin tamamında temsilcileri bulunur. Ağar da bu kontenjandan sürekli merkez sağ partilerde sörf yaptı.
İstanbul Emniyet Müdürü’nün değişiminde Bahçeli’nin işi kotardığı aşikar. Soylu’nun istifasında ilk tepkiyi ve desteği veren de Devlet Bahçeli olmuştu. Özetle İçişleri Bakanlığı MHP’de.
Tayyip Erdoğan, normalde adamlarını yedirmemekle bilinir. 17/25 ve 15 Temmuz’un kara kutularından biri olan Mustafa Çalışkan’ın değiştirilmesi; Erdoğan’ın oyları düştükçe MHP’ye, MHP politikalarına ve kadrolarına daha da sarılmasının derecesini göstermesi açısından çarpıcı.
Erdoğan, susuzluğunu tuzlu su içerek gidermeye çalıştığı bir kısır döngüye girmiş durumda.