HDP, CHP, ve Saadet Partisi, AKP iktidarı tarafından yasa dışı dinlemeye maruz bırakılırken İçişleri Bakanı Süleyman Soylu iddiaları yalanlıyor. Ancak Türkiye’de güvenlik kurumlarına verilen dinleme yetkisi her geçen gün genişliyor.
BOLD – CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun ismi kısa süre önce suikast iddialarıyla gündeme geldi. İktidar yanlısı yazarlar Fuat Uğur ve Fuat Bol, Kılıçdaroğlu’na yönelik bir suikast olabileceğini yazdı.
Kemal Kılıçdaroğlu, bu yazılarla ilgili sorulara cevap verdi. Koruma ekibine güvendiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, telefonlarının dinlendiğini ve takip edildiğini açıkladı. “Gittiğim yerler, gezdiğim yerler, konuştuğum kişiler belli, benim telefonlarımın dinlendiğini gayet iyi biliyorum” dedi.
turkishminute.com’un haberine göre Kılıçdaroğlu’nun ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da telefonlarının dinlendiğine emin olduğunu söyledi. “Telefonlarımızın ve bulunduğumuz mekanların dinlendiğini düşünüyorum. Ancak bizim gizleyecek bir durumumuz olmadığı için bundan rahatsız da değiliz. İstedikleri gibi dinleyebilirler, bu bizim için problem teşkil etmiyor” diye konuştu.
HDP’nin İstanbul İl Binasında da bugün ‘böcek’ diye tabir edilen çok sayıda dinleme cihazı bulundu. Dinleme cihazlarını basına gösteren Grup Başkanvekili Saruhan Oluç, dinleme cihazlarının, il binalarına yapılan baskınlarda, polis ve MİT çalışanları tarafından yerleştirildiği iddiasında bulundu.
BATI’NIN APARATI
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun tüm bu dinleme iddialarına tepkisi ise sosyal medyadan geldi. Habertürk Gazetesi Yazarı Kübra Par’ın, Kılıçdaroğlu’nun telefonlarının dinlendiğine ilişkin yazısına cevap veren Soylu, gazeteciyle Twitter üzerinden polemiğe girdi.
Soylu, gazeteciyi “Batının aparatı” olmakla suçlarken şunları ifade etti: “Kübra Hanım, yazık, üzüldüm adınıza hukukun izin vermediği kimse dinlenemez, ağır suçtur… Batının aparatlarının devletimizi itibarsızlaştırmak için, halkın endişe ve korkusundan faydalanma kurgusuna teslim olmuşsunuz… Batıya hayranlık duyup kendi devletine kem bakmak… Ben kendimi ortaya koyuyorum. Ya iftira sahipleri?! Ana muhalefet başkanının dinlenmesi de devlet sapıklığıdır, Bunun iddiası da korkunç bir iftiradır!”
DİNLEME YETKİSİ GENİŞLEDİ
Muhalefet partilerinin telefonlarının dinlenmesine ilişkin verdikleri tepkilerin sebebi, son yıllarda Milli İstihbarat Teşkilatına (MİT) verilen geniş yetkiler. Erdoğan yönetimi bir dizi yasayla MİT çalışanlarının yargılanmasını zorlaştırdılar. Yargılama ancak Erdoğan izin verdiği takdirde başlayabiliyor ve MİT mensupları Ankara’da yeni kurulan özel bir mahkemede yargılanabiliyorlar. 34. Ağır Ceza Mahkemesi MİT mensuplarıyla ilgili davalara bakmak için kuruldu ancak şuana kadar bu mahkemede yargılanan bir MİT mensubu bulunmuyor.
Türkiye’de telefon dinleme 2014 yılına kadar üç hakimden oluşan mahkeme kararıyla yapılabiliyordu. 2014’te yasa değiştirilerek tek hakimin kararı yeterli hale getirildi. 2016 yılında ise savcılara yetki verildi. Savcılar durumun acil olduğunu değerlendirirlerse doğrudan polise dinleme emri verebiliyorlar.
SARAY’A İZLEME ODASI
Muhalefet liderleri Kılıçdaroğlu ve Karamollaoğlu’nun fiziki olarak izlendiklerine ilişkin iddiaları ise Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na kurulan yeni merkezle ilgili.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Eylül ayında yaptığı açıklamada; Türkiye’de devlete ait tüm kamera sistemlerinin Cumhurbaşkanlığı Sarayına bağlanacağı bir sistemi bitirmek üzere olduklarını açıklamıştı.
Muhalefet bütün hareketlerinin Erdoğan yönetimi tarafından izlendiğini düşünüyor.
TÜRKİYE DİNLEME YAZILIMLARI ALMAK İSTİYOR
Telefon dinlemelerinin kolaylaştırılması sonrası Türkiye’de Whatsapp en popüler iletişim aracı oldu. Ancak Türkiye’nin Whatsapp’a erişim için çeşitli yazılımlar satın almaya çalıştığı iddia ediliyor.
Almanya’nın Münih kentinde konuyla ilgili bir soruşturma da var. FinFisher adlı yazılım şirketinin AKP hükumetine muhalefetin telefonlarının dinlenebilmesi için casus yazılım sattığı iddia ediliyor.
Münih Savcılığı’nın yürüttüğü soruşturmada, söz konusu yazılım şirketinin teknik takip yazılımını ve ekipmanını yasa dışı yollarla Türkiye’ye ihraç ettiği iddia ediliyor. Soruşturmaya konu olan Finspy adlı yazılımın 2017 yılında olağanüstü hal dönemindeki gözaltı ve ihraç kararlarını protesto etmek için düzenlenen bir eyleme katılanların telefonlarına yerleştirilmek üzere Türkiye tarafından satın alındığından şüphelenildiği belirtiliyor.
Reuters haberinde, Finspy aracılığıyla yazılımın yerleştirildiği telefonlardaki rehberlerin, fotoğraf ve videoların ele geçirilebildiği belirtiliyor.
ZEHRA TÜRKMEN’İN TELEFONU HACKLENDİ
Casus yazılım Finspy’ın MİT tarafından kullanılmaya başlandığına ilişkin ilk iddia ise 2020’nin şubat ayında geldi. Zehra Türkmen isimli öğretmenin telefonundaki kişisel bilgiler ve fotoğraflar internet üzerinden yayınlandı.
Zehra Türkmen’i önemli kılan şey, eşi Gökhan Türkmen için verdiği mücadeleydi. Gökhan Türkmen, Gülen Hareketi’yle ilgisi olduğu gerekçesiyle mesleğinden ihraç edilmiş bir kamu çalışanıydı. 2019 yılında zorla kaybedildi ve 6 ay kendisinden haber alınamadı. Zehra Türkmen ve eşleri zorla kaybedilen 6 kadın, bu süre boyunca yoğun bir insan hakları mücadelesi verdiler. 6 ay sonra Gökhan Türkmen, ağır işkence görmüş biçimde polise teslim edildi. Gökhan Türkmen, aylar sonra çıkartıldığı mahkemede, MİT tarafından kaçırıldığını ve bilmediği bir yerde 4 ay boyunca işkence gördüğünü söyledi.
Zehra Türkmen, bu süreçte verdiği mücadelenin ardından hedef oldu. Çalıştığı eğitim kurumu defalarca müfettişlerce denetlendi ve ceza verildi. Baskılar nedeniyle işini kaybeden Zehra Türkmen, mücadelesini sürdürürken cep telefonu ele geçirildi ve önce kişisel fotoğrafları yayınlandı. Sosyal medya hesaplarının şifreleri ele geçirildi.
Bu olayın ardından muhalif iki gazetecinin telefonları da aynı şekilde ele geçirildi ve sosyal medya hesaplarından Erdoğan’ı destekleyen paylaşımlar yapıldı.
PEGASUS YAZILIMIN EN ÇOK KULLANILDIĞI ÜLKELERDEN BİRİ TÜRKİYE
Kanada Toronto Üniversitesi’ne bağlı Citizen Lab’ın 2018 yılında yayınladığı raporda; İsrail merkezli ‘NSO Group’ adındaki şirketin ürettiği ‘Pegasus’ adlı casus yazılımın en çok kullanıldığı ilk 6 ülkeden birinin Türkiye olduğu belirtildi.
Şirketin müşterileri olan devletler, Pegasus adlı yazılımı bulaştırdıkları telefondaki tüm bilgilere erişebiliyor. Bu kapsamda telefon kullanıcısının şifreleri, rehberi, takvimi, mesajları, yazılımlar aracılığıyla yaptığı konuşmalara erişi^m imkanı verdiği gibi, telefonun kamerası ve mikrofonu da uzaktan açılarak kullanılabiliyor. Yazılım hem Android işletim sistemine sahip telefonları hem de iPhone’ları hedef alabiliyor.
Citizen Lab bu yazılımın daha önce de Ahmed Mansoor isimli Birleşik Arap Emirlikleri asıllı bir insan hakları aktivistini dinlemek için kullanıldığını ortaya çıkarmıştı. Suudi Arabistan’ın Türkiye Konsolosluğu içinde öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın telefonu da Pegasus yazılımla takip edilmişti.