İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) 2021 raporunda, Türkiye’de Kovid-19 salgınının insan hakları ve hukuk devletine yönelik saldırılara bahane olarak kullanıldığı yer aldı.
BOLD – New York merkezli İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch-HRW) 2021 raporu açıklandı. HRW, bu yıl 31.’si yayınlanan 761 sayfalık raporda, 100’den fazla ülkedeki insan hakları uygulamalarını gözden geçirdi.
Raporun Türkiye ile ilgili bölümünde, insan haklarına ve hukuk devletine yönelik saldırıların Kovid-19 salgını sırasında da devam ettiği ve koronavirüs salgınının bu saldırılara bahane edildiği belirtti.
Türkiye’deki gidişatın 2020 yılında da olumsuz olduğunu kaydeden HRW, Kovid-19 salgınının, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve AKP hükumeti tarafından eleştirileri susturma amacıyla ülkedeki muhalefeti kısıtlayacı şekilde kullanıldığına dikkat çekti.
MUHALEFET ETKİSİZLEŞTİRİLDİ
Raporda, “MHP ile yapılan ittifak, uluslararası insan hakları hukukundan kaynaklanan yükümlülüklerle çelişen yasaların meclisten alelacele geçirilmesine olanak tanıyor” ifadesine yer verildi.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde muhalefet partilerinin etkisizleştirildiğine vurgu yapılan raporda, hükümetin kamu ve devlet kurum, kuruluşlarını, iktidar üzerindeki denge ve kontrol mekanizmalarını ortadan kaldıracak ve kendi destekçilerine fayda sağlayacak şekilde yeniden biçimlendirdiğine işaret edildi. Ancak bu duruma rağmen İstanbul ve Ankara belediye başkanlıklarının muhalefetin elinde olduğuna da vurgu yapıldı.
OTORİTERLEŞME DERİNLEŞTİ
Yeni yasaların alelacele geçirildiği, toplantı, gösteri ve miting gibi durumlarda çifte standartların görüldüğü ve bu şekilde salgın önlemlerinin Türkiye’deki otoriter yönetimi derinleştirmesine olanak tanıdığı kaydediliyor.
İnsan Hakları İzleme Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü Hugh Williamson :”Kovid-19 salgını, Erdoğan hükümetinin otoriter yönetimini katmerlendirerek, eleştirileri ve muhalefeti sindirmek için halk sağlığı krizi sırasında kullandığı bir bahane haline geldi” ifadelerini kullandı.
TERÖRLE MÜCADELE YASASI KILIFI
Raporda, Erdoğan hükümetinin siyasi rakip veya muhalif olarak gördüğü kişileri “geniş tanımlı terörle mücadele yasası kapsamına giren temelsiz suçlamalarla tutukladığı, yargıladığı ve mahkum ettiği” belirtilerek, bu şekilde başta Halkların Demokratik Partisi (HDP) üyeleri olmak üzere, gazeteciler, muhalefet partilerinden siyasetçiler ve aktivistlerin hedef alındığı ifade edildi.
HEDEF ALINAN EN BÜYÜK GRUP ‘GÜLEN HAREKETİ’
Hedef alınanlar arasında en büyük grubu ise Gülen yapılanmasıyla bağlantılı olduğu iddia edilenlerin oluşturduğuna işaret edilen raporda, “Adalet Bakanlığı verilerine göre 2020 Temmuz’u itibariyle Gülen Hareketi ile bağlantılı olarak terör suçlarından yargılanmakta olan 58 bin 409, soruşturulmakta olan 132 bin 954 kişi vardı ve bunlardan 25 bin 912’si tutuklu olarak cezaevinde bulunuyordu” ifadelerine yer verildi.
87 GAZETECİ VE MEDYA ÇALIŞANI CEZAEVİNDE
Raporun, “İfade, Örgütlenme ve Toplanma Özgürlüğü” başlıklı bölümünde ise Türkiye’de yazılı ve görsel medyanın çoğunluğunu hükümete yakın grupların oluşturduğuna vurgu yapılarak, “Bu satırlar yazıldığı sırada tahminen 87 gazeteci ve medya çalışanı, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle, terörle mücadele yasası kapsamına giren suçlardan tutuklu veya hükümlü olarak cezaevinde bulunuyordu” denildi.
Raporda, binlerce insanın sosyal medya paylaşımları nedeniyle, hakaret, Cumhurbaşkanına hakaret ve terör propagandası yapmak suçlarından gözaltına alınma ve yargılanma riskiyle karşı karşıya kaldıklarına işaret edildi.
KÖTÜ MUAMELE VE İŞKENCE SON 4 YILDA ARTTI
Raporda ayrıca polis ve asker gözetiminde ve hapishanelerde işkence yapıldığı ve kötü, insanlık dışı, zalimane veya aşağılayıcı muamelede bulunulduğu iddialarında son dört yılda artış görüldüğü belirtildi.
BİNLERCE KİŞİ KASTEN KAPSAM DIŞI BIRAKILDI
Raporda ayrıca hükümetin hapishanelerdeki aşırı kalabalığı azaltmak için getirilen bir erken tahliye yasasında, cezaevinde tutulan binlerce kişiyi kasten kapsam dışında bıraktığı, sosyal medya platformlarına uygulanan sansürün derinleştirildiği ve Türkiye’deki hukukun üstünlüğü bağlamında seslerini yükselten baroların yetkilerini kısıtlayan yeni yasaların hızla geçirildiği öne sürüldü.
Türkiye’ye kimler için gizlice 25 bin doz BionTech aşısı getirildi?