Dün hayatını kaybeden Türk edebiyatının önemli isimlerinden Demir Özlü (86) için Türkiye Yazarlar Sendikası ve PEN Yazarlar Derneği açıklama yaptı.
BOLD – Uzun yıllardır İsveç’in başkenti Stockholm’de yaşayan ve kalp yetmezliği sonucu dün hayata veda eden edebiyatçı-yazar Demir Özlü’nün ardından Türkiye Yazarlar sendikası (TYS) ve PEN Yazarlar Derneği yazılı açıklama yaptı. Her iki kurumdan ayrı ayrı yapılan açıklamalarda, Demir Özlü’nün edebiyat açısından çok büyük bir değer olduğu ifade edildi, edebiyat anlayışı üzerinde duruldu.
TYS: DÜŞÜNCEYE DAYALI EDEBİYATI SAVUNDU
Demir Özlü’nün düşünceye dayalı edebiyatı savunduğu belirtilen TYS’nin açıklaması: “İlk yapıtlarında bireyci ve içe dönük bir edebiyat anlayışında iken süreç içerisinde toplumcu gerçekçi edebiyata yönelmiştir. Öykü ve romanlarında kendi yaşamından güçlü izler vardır. Demir Özlü’nün anlatılarında 50’li ve 60’lı yılların İstanbul’u bütün güzelliği ve gerçekliğiyle gözler önüne serilir. Demir Özlü’nün hayata veda etmesi, edebiyatımızda hiç şüphe yok ki büyük bir kayıptır. Anısı ve kitaplarıyla aramızda yaşayacaktır.”
PEN: GELENEKSEL KALIPLARI KIRDI
Pen Yazarlar Derneği, Özlü’nün gidişini “Türk Edebiyatının ‘1950 kuşağı’ diye anılan ‘bunalım edebiyatı’ diye tanınan akımın temsilcilerinden biri, arkadaşımız, değerli yazarımız Demir Özlü (1935-2021) sonsuzluğa göçtü” sözleriyle duyurdu.
PEN ‘in açıklamasında “50’lerde Türkiye’nin politik koşullarını sorgulayan, geleneksel kalıpları kıran, bunu bireysel varoluş sorunlarıyla harmanlayan; 60’ların varoluşçuluk, gerçeküstücülük, İkinci Yeni akımlarıyla besleyen bir kuşağın temsilcisiydi. Adnan Özyalçıner, Ferit Edgü, Nezihe Meriç, Leyla Erbil, Orhan Duru, Onat Kutlar, Erdal Öz, Bilge Karasu’ların kuşağı. Onlar edebiyatımızda modernist akımlara yol açtılar; öyküleriyle şiir dünyamızı etkilediler. Düşünceye dayanan, felsefeyle beslenen öykülerin, romanların yazarı Demir Özlü 60’dan sonra kurulan Türkiye İşçi Partisi’nin ilk üyelerinden biriydi. 12 Mart’ta yargılandı ve yaşamı boyunca “sakıncalı” etiketini omuzladı. Uzun yıllar yurtdışında yaşasa da hep Türkçe yazmayı ve eserleriyle edebiyatımızı zenginleştirmeyi sürdürdü.” denildi.
DEMİR ÖZLÜ
1935, İstanbul-Vefa doğumlu. Ödemiş İstiklâl İlkokulu, İzmir Karşıyaka Ortaokulu, İstanbul Kabataş Erkek Lisesi’nde (1953) okudu. İlk şiirleri Kabataş Lisesi öğrencilerinin çıkardığı Dönüm Dergisi ve daha sonra Türk Dili dergisinde yayınlandı. 1959’da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi.
1961-1962 arası Paris’te Sorbonne Üniversitesi’nde felsefe okuduktan sonra Türkiye’ye dönerek İstanbul Üniversitesi Hukuk Felsefesi ve Metodoloji Kürsüsü’nde dört yıl asistanlık yaptı. Siyasal eylemleri nedeniyle işine son verilince avukatlık yapmaya başladı. 1969’da “Sakıncalı” olarak askere gitti ve yedek subaylık hakkı elinden alınarak Muş’ta çavuş olarak askerlik görevini tamamladı.
1971’deki askerî müdahaleden sonra bir süre tutuklu kaldı. 1979’da Stokholm’e yerleşti. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra vatandaşlıktan çıkarıldı. Türkiye’ye 1989’da dönebildi. Öykü, deneme, eleştiri ve çevirileri Mavi, A, Pazar Postası, Yeni Ufuklar, Soyut, Somut, Yeni Edebiyat, Gösteri ve Adam Öykü dergilerinde yayınlandı. 1980’den sonra roman, anlatı, anı ve gezi kitaplarına ağırlık verdi.
ESERLERİ
ÖYKÜ: Bunaltı (1958), Soluma (1963), Boğuntulu Sokaklar (1966), Öteki Günler Gibi Bir Gün (1974), Aşk ve Poster (1980), Stockholm Öyküleri (1988), İstanbul Büyüsü (seçme öyküler, 1994), Geçen Yaz Kentte Kızlar (2001).
ROMAN: Bir Uzun Sonbahar (1976), Bir Küçük Burjuvanın Gençlik Yılları (1979), Bir Yaz Mevsimi Romansı (1990), Tatlı Bir Eylül (1995), İthaka’ya Yolculuk (1996).
ANLATI: Bir Beyoğlu Düşü (1985), Berlin’de sanrı (1987), Kanallar (1991).
ANI-DENEME-GÜNLÜK-GEZİ: Sürgünde On Yıl (1990), Berlin Güncesi (1991), Ne Mutlu Ulysses Gibi (1991), Siyasi Yazılar (1993), Borges’in Kaplanları (1997), Balkur’da Akşam Yemeği (1997).