Tayyip Erdoğan, Siirt’te okuduğu şiirle siyasi yasaklı oldu. Pınarhisar’da parlayan yıldızı onu Cumhurbaşkanlığı koltuğuna kadar taşıdı. Aradan yıllar geçti. Tek millet, tek devlet derken devlette tek adam oldu. Güvenlikten yargıya tüm kurumlar Erdoğan’ın vesayetine girdi. Ekonomik krize çözüm bulamayan ve seçimi kaybedeceğini gören Erdoğan, bir dönem kendine yapılanların kat be katını muhaliflere uyguluyor.
BOLD ANALİZ – “Türk Siyasi tarihi, siyasetçilerin ya asker sopasıyla ya da yargı sopasıyla tedip edilmesinin ibret dolu örnekleriyle doludur. Zaman, bu çabaların hep ters teptiğini göstermiştir. Sayın Kaftancıoğlu’nun siyasi çizgisinin hep karşısında oldum ancak son karar çok yanlış olmuştur.” Bu sözler AKP’li eski Bakan ve Erdoğan’ın eski başdanışmanlarından Hüseyin Çelik’e ait.
POSTALLI GENERALLERİN YERİNİ TAKIM ELBİSELİ AKP’LİLER ALDI
Erdoğan’ın varlık-yokluk meselesine dönüştürdüğü 2023 seçimleri öncesi Türkiye’deki fay hatları harekete geçiriliyor. Türkiye’nin içinde bulunduğu atmosfer askeri vesayet dönemlerini aratmıyor. Postallı generaller eliyle yargıya verilen talimatlar, artık takım elbiseli AKP’liler tarafından Saray’dan ulaştırılıyor. Hakim ve savcılar ise dosya ve delil durumuna bakmaksızın Cumhur İttifakı muhalifi herkese ve her kuruma ‘şakkadanak’ cezalar yağdırıyor.
GÜLEN HAREKETİYLE BAŞLADI
AKP’li Çelik’in sözleri Erdoğan rejiminin girdiği yolu özetliyor. AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan “Allah’ın bir lütfu” olarak tanımladığı 15 Temmuz gecesiyle Türkiye’nin önemli sivil organizasyonu Gülen Hareketini devre dışı bıraktı. 17-25 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu sonrası başlattığı cadı avını 2016 yılında genişleten Saray rejimi, tüm Türkiye’nin ağzına “F…” sakızı verdi. Başta muhalefet olmak üzere geniş kitleler hamile kadınların cezaevine girmesine, burs veren 80 yaşındaki yaşlıların tabutla mahpustan çıkmasına ses çıkarmadı. Taki sıra kendilerine gelene kadar.
DEMİRTAŞ VE KAVALA’YA İNTİKAM GİBİ CEZA
Erdoğan’ın karşısında en etkili muhalefeti yürüten HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş “Seni başkan yaptırmayacağız” çıkışının bedelini ödüyor. Erdoğan’ın talimatıyla Demirtaş’ı Edirne Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne gönderen hakimler ve savcılar, tahliye olmaması için Demirtaş hakkında sürekli yeni dosyalar açıyor. Kürt seçmen üzerinde büyük etkisi olan Demirtaş figürünü oyun dışına atan yargı, iş insanı Osman Kavala’ya beraat ettiği Gezi Davası’ndan ağırlaştırılmış müebbet cezası vererek Erdoğan adına muhalifleri hizaya getiriyor.
ÇAY ÜRETİCİLERİNİN EYLEMİ, DEVA MİTİNGİ, ÖĞRENCİ FESTİVALİNE YASAK
25 Nisan’da karara bağlanan Gezi davasında Kavala’nın yanı sıra yargılanan 7 muhalif ismin 18’er yıl ceza verilip tutuklanması Erdoğan’ın yargı sopasını kullanma sınırlarının olmadığını tüm dünyaya gösterdi. Arkasından gelen 3 gün içinde Rize’de çay üreticilerinin eylemleri, Gaziantep’te DEVA Partisinin mitingi, Eskişehir’de 10-24 Mayıs tarihlerinde yapılacağı çok önceden duyurulan Anadolu Fest, Adana’da siyasi partilerin faaliyetler dışındaki tüm eylem ve etkinlikleri 15 gün süreyle valilerin emriyle yasaklandı. Cumhur İttifakına serbest olan her şey, Millet İttifakı ve destekçilerine yasak hale geldi.
MEDYAYA KARARTMA, NESİN VAKFI HESAPLARINA DONDURMA
Erdoğan rejiminin muhalifleri saf dışı bırakma stratejisine yargıyla birlikte kamu kurum ve kuruluşları da hizmet ediyor. Halk TV, KRT TV, TELE1 ve Flaş TV’ye, “Suçu ve suçluyu övme ve iktidarı küçük düşürme ve aşağılama suçu” işledikleri gerekçesiyle RTÜK tarafından ceza kesildi. Pandemi bahanesiyle getirilen canlı müzik yasağının 1 saat kısaltılarak devam ettirilmesi de muhalif kesimlere ceza olarak yorumlandı. Bir tarikatın şikayeti üzerine Nesin Vakfının “usulsüz bağış topladığı” gerekçesiyle hesapları bloke edildi.
EKONOMİK KRİZİ VE ZAMLARI UNUTTURMA ÇABASI
Erdoğan bir yandan yargı sopasıyla muhalefeti döverken diğer yandan gergin atmosferde seçime gitmeyi planlıyor. 2002 yılından bu yana gergin bir atmosferde seçime gitmeyi tercih eden Erdoğan, kutuplaşmış bir Türkiye ile gittiği her seçimi kazanmayı başardı. Şimdi 1.100 odalı Saray’da projelendirilen asıl mesele ise yüksek enflasyonla boğuşan ve zamlar altında inim inim inleyen vatandaşı kandırma planı. Saray-yargı-medya eliyle muhalefeti şeytanlaştırarak “Ülke elden gidiyor” propagandası yapılarak “Soğan ekmek yeriz ama Türkiye’yi vermeyiz” naraları atılacak. Halkın asıl gündeminin unutturulması için ‘cambaza bak’ taktiği izlenecek.
Kalp yetmezliği hastası 73 yaşındaki Bekir Bayram, cezaevinde aylardır kalp pili bekliyor