BOLD – Halen AKP üyesi olan eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, gündeme ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı.
“Kral Çıplak” çıkışı yapan eski TBMM Başkanı ve AKP üyesi Bülent Arınç’a destek veren Çelik, “Yargının dönemsel karar vermesi çok doğru değil” dedi. Çelik, iktidar için “Siz yargı ve yargı kararlarıyla siyaseti dizayn etmeye çalışırsanız, şartlar değiştiği zaman siz kendi yaptığınızla baş başa kalırsınız.” uyarısında bulundu.
Hüseyin Çelik, yeni çıkan kitabıyla ilgili Gazete Duvar’dan Serkan Alan’a konuştu. Gazeteye geniş bir röportaj veren Çelik’in açıklamalarından bazı alıntılar şöyle:
‘YARGI ŞARTLARA GÖRE, İKTİDARLARA GÖRE KARAR VERMEMELİ’
“Yargının dönemsel karar vermesi çok doğru değil. Biz iktidardık ama yargı başka telden çalıyordu. Şu anda durum farklı. Yargı, şartlara göre, kişilere göre, iktidarlara göre karar vermemeli. Hukukun temel mantığı neyi gerektiriyorsa ona göre karar vermeli. Yarın diyelim ki yargı üzerinde etkinliği olan başka bir iktidar gelirse yargı onlara göre mi hareket edecek? İşte bizim yargımızın büyük problemidir bu. O gün başka bugün başka karar, doğru değil.”
‘YARGI KARARLARIYLA SİYASETİ DİZAYN ETMEYE ÇALIŞIRSANIZ YAPTIĞINIZLA BAŞ BAŞA KALIRSINIZ’
“Son dönemde iktidarın politikalarına dönük eleştirilerinizi dile getiriyorsunuz. CHP’li Canan Kaftancıoğlu’na yönelik yargı kararı ve İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyeliğine dönük tutum bu eleştirilerden örnekler. Sayın Canan Kaftancıoğlu’nun Sayın Cumhurbaşkanı’na ve merhume annesine yönelik yıllar öncesinde paylaştığı tweetlerini çok yanlış ve gayrı ahlaki buluyorum. Varsayalım bugün bu hakaretleri yaptı, hakaret davası açarsınız. Bu çoğunlukla tazminat davasıdır. Bu, onun siyasetten menedilmesi anlamına gelmez. Siz yargı ve yargı kararlarıyla siyaseti dizayn etmeye çalışırsanız, şartlar değiştiği zaman siz kendi yaptığınızla baş başa kalırsınız. Siyaseti bu şekilde şekillendirme çabaları tarihimizde bolca vardır ve her zaman ters tepmiştir. Benim söylediğim mantığın gereğiydi.”
‘KRAL ÇIPLAK’
“‘Kral çıplak’ ifadesinin tarihi arka planını biliyorsunuz. Burada ukalalık edip tekrar onu söylememe gerek yok. ‘Kral çıplak’ demek hamamda kral görüntülendi anlamına gelmez. Bu bir paparazzi ifadesi değil. Eğer bir gerçeklik varsa, birçok insanın ifade etmekten çekindiği, korktuğu, şu ya da bu nedenle dillendirmediği şeyi söylüyorsanız, buna ‘kral çıplak’ denir.
‘SİYASETİN VE MUHALEFETİN SAYIN ERDOĞAN’IN ÇEVRESİNDE DÖNMESİNİ DOĞRU BULMUYORUM’
“Türkiye’de hayat pahalılığı var. Ben iktidar mensubu olduğum için, ‘Yok canım her şey güllük gülistanlık, ne hayat pahalılığı’ dersem ben saygınlığımı kaybederim. ‘Hayat pahalılığı var, enflasyon yüksektir’ demek eğer ‘kral çıplak’ demekse, eyvallah kral çıplak. Eğer Türkiye’de hukuksuzluklar, adaletsizlikler varsa bunları dile getirmek ‘kral çıplak’ demekse kral çıplak. Sayın Arınç’ın kastettiği bu. Türkiye’de bütün siyaset şahısların etrafında yapılır. Bugün de siyasetin ve muhalefetin Sayın Erdoğan’ın etrafında dönmesini doğru bulmuyorum. Sayın Erdoğan bir fanidir ya. Bence ilkeler üzerinden, prensipler üzerinden siyaset yapılması gerekiyor. İşi sadece şahıslar üzerinden ele almak çok doğru sonuçlara bizi götürmez.”
‘ŞAPKAMIZI ÖNÜMÜZE ALIP DÜŞÜNMEMİZ LAZIM’
“Ramazan’da Esenyurt’ta Vanlı bir hemşerimiz 20 bin kişiye iftar verdi, ben de misafir olarak gittim. Orada AK Parti için geçmişte çalışan birçok siyaseten etkili hemşehrim ile karşılaştım. ‘Nasıl oldu da CHP burada seçimi kazandı’ diye sordum. ‘Sayın Bakanım biz çok çalıştık’ dediler. Bu ‘çok çalıştık’ diyen adamlar daha önce benimle beraber AK Parti’ye çalışıyordu. ‘Ne oldu’ diye sordum. Kendilerine göre sebepler saydılar. AK Parti’nin ve AK Partililerin oturup bu durumun muhasebesini yapması lazım. Bizimkilerin anlamadığı ya da anlamak istemediği bir şey daha var. Otoriterleşme zıtları birleştirir. Birbiriyle bir araya gelmesi mümkün olmayanları otoriterleşme bir araya getirir. Şimdi, Sayın Ali Babacan, Sayın Ahmet Davutoğlu, Sayın Temel Karamollaoğlu, Sayın Gültekin Uysal ve Sayın Meral Akşener. Beş isim sayıyorum. İnançları, dünya görüşleri, hayatlarını tanzim etme biçimleri bakımından AK Parti’ye mi daha yakın CHP’ye mi? AK Parti’ye ama CHP’yle ittifak kuruyorlar. AK Partililerin bunu oturup düşünmesi lazım. Şapkamızı önümüze alıp düşünmemiz lazım.”
‘ABDÜLHAMİT HERKESE BASKI UYGULUYORDU’
“Sultan Abdülhamit’e kimler karşıydı? Jön Türkler dediğimiz Yeni Osmanlılar gibi homojen bir grup değildi. Jön Türklerin içinde İslamcı, liberal, Türkçü ve ateist kanatlar vardı. Gayrimüslimler vardı. Tepe noktasında İslamcı aydınlar var. Abdülhmait’e kim karşıydı? Elmalılı Ahmet Hamdi Yazır, Eşref Edip, Mehmet Akif Ersoy karşıydı. Bugün bazı Millî Görüşçülerin Mehmet Akif’e ağız dolusu küfretmesinin sebebi Abdülhamit’e karşı olmasıydı. Mehmet Akif Safahat kitabında, bugün AK Partili belediyeler tarafından basılan ve dağıtılan kitapta, ‘Orada 33 yıl bir baykuş oturdu’ diyor. Niye? Çünkü Abdülhamit müstebitti. Abdülhamit herkese baskı uyguluyordu. Kendini mazlum ve mağdur hissedenler, din, inanç, siyasi görüşü bir tarafı bırakır bir araya gelirler.”
“Gezi olayları sırasında bizimle Gezici’ler adına görüşmeye gelen yedi kişilik bir heyet vardı. Karşı tarafta da Sayın Başbakan, ben ve birkaç arkadaş vardı. Genel merkezde gece saat 3’e kadar görüştük. Bunlardan biri, AK Parti’nin kurucusu ilahiyatçı ve Yeni Şafak Gazetesi yazarı Prof. Dr. Nazif Gürdoğan’ın kızıydı. İkincisi, Millî Görüşçülerin çok itibar ettiği meşhur yazarlardan Mustafa Özel’in kızıydı. Birinin başı örtülü birinin açıktı. Gezici’ler adına gelmişlerdi. Mesela bu, bir şey anlatıyor mu?”
‘KOMPLO TEORİLERİNE İTİBAR ETMEYEN BİRİSİYİM’
“Yakın dönemde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Gezi’ye katılanlara ilişkin ‘sürtük’ ifadesi çok tartışıldı. Gezi olayları başlangıçta çok masumaneydi. Ben öyle arkasında büyük komplo teorileri arayan birisi değilim. Ayrıca komplo teorilerine de itibar etmeyen birisiyim. Sonra hareket büyüyünce, malum kurt puslu havalarda avlanır, Türkiye’de ne kadar illegal örgüt varsa bunlar gelip işin içine girdiler. Atatürk Kültür Merkezi’ni illegal örgütlerin sloganlarıyla doldurdular. Herkes kendi açısından bu işten nemalanmaya çalıştı.”
‘DIŞ GÜÇLER BUGÜN İCAT EDİLMEDİ’
“Komplo teorilerine gelince… Bizim bütün Müslüman dünyasının şöyle bir çıkmazı var. Başımıza ne kadar musibet, olumsuzluk gelse bunu kendi dışımızdaki olaylara havale ederek kendimizi sorumluluktan kurtarmak gibi kolaycılık tercih ediyoruz. Maalesef. Bu doğru değil. Dış güçler bugün icat edilmedi. Oldum olası vardı. Ülkeler arasında ebedi dostluk ve düşmanlık yoktur, ülkelerin menfaatleri vardır. İlkokulda 9 ya da 10 alınca ‘Ben aldım’, 1 ya da 2 alınca ‘Hoca verdi, bana gıcık’ diyorduk. Bu doğru değil. Dış güçler var mı, var kardeşim. Biz inanan Müslümanlarız, Cenab-ı Hak, yarın mahşerde ‘Kulum ben bunu yasaklamıştım sen neden bu günahı işledin’ dedi. Cevap olarak ‘Ya Rabbi sen şeytanı yarattın başımıza musallat ettin, o dürttü ben de işledim’ demek insanı kurtarır mı? Sen çobansın, koyunlarını koruyacak köpek almıyorsun, yardımcı çoban almıyorsun, kurtlar gelip koyunlarını kapınca avazın çıktığı kadar “kahrolsun kurtlar” demenin faydası var mı? Dolayısıyla ülkemizde iyi bir şey olunca biz yapıyoruz. Faiz Gezi olaylarının arifesinde 4,6’ya düşmüştü. O zaman biz indirmiştik. Faiz çıkınca, dış güçler, faiz lobileri çıkarıyorlar. Kendimize bunu yapmayalım. Bu kolayı seçmektir. Doğru bir zeminde siyaset yapmamaktır. Bugün AK Parti de başkaları da bunu yapsa yanlıştır.”