BOLD – Reuters, ABD Merkez Bankası’nın uzun süreli yüksek faiz politikası kararının, Türkiye ekonomisine hasar vereceğini ve enflasyonist baskıyı daha da artıracağını öne sürdü.
TÜRKİYE EN KIRILGAN ÜLKELER ARASINDA
İngiliz Reuters haber ajansı tarafından yayımlanan analize göre, gelişmekte olan ülkeler, ABD Merkez Bankası (FED) Başkanı Jerome Powell’ın geçen hafta sinyalini verdiği uzun süreli yüksek faiz politikası kapsamında en kırılgan ekonomiler konumda. Haberde, New York merkezli finansal analiz şirketi S&P Global’in, Türkiye ile birlikte Güney Afrika ve Arjantin’de finansal kurumların borç verme riskini yüksek ya da çok yüksek olarak sınıflandırdığı hatırlatılıyor.
KESİNLEŞİRSE BASKILAR HEMEN HİSSEDİLİR
Cornell Üniversitesi’nden Ekonomi Profesörü Eswar Prasad, “FED’in faiz oranlarını artırması ve (oranların) yüksek kalması Sri Lanka ve Türkiye gibi sınırın eşiğindeki ekonomilere hasar verecektir. İki ile üç yıllık bir zaman diliminde işler zorlaşmaya başlayacaktır… FED’in faizleri uzun süre yüksek tutacağı kesinleşirse baskılar hemen hissedilebilir” dedi.
ABD’DE ENFLASYON HENÜZ ZİRVEYİ GÖRMEDİ
Powell, 26 Ağustos’ta yaptığı konuşmada FED’in büyümeyi kısıtlamak için gerektiği kadar faiz artıracağını ve şu anda bankanın yüzde 2 hedefinin üç katından fazla seyreden enflasyonu düşürmek için oranları “bir süre daha” yüksek tutacağını söylemişti. ABD’de enflasyon son 40 yılın en yüksek düzeyinde ve henüz zirveyi görmediği düşünülüyor.
FED, NE OLURSA OLSUN ENFLASYONU DÜŞÜRECEKTİR
New York Üniversitesi Stern İşletme Okulu’ndan Profesör Peter Blair Henry, “FED için kriz zamanı” yorumunu yapıyor ve ekliyor: “Son 40 yılın güvenilirliği tehlikede, bu nedenle gelişmekte olan ülkelerde hasara yol açıp açmadığına bakılmadan ne olursa olsun enflasyonu düşüreceklerdir.”
ÜLKELERİN BORÇ ALMA MALİYETLERİ ARTIYOR
FED’in faizleri yükseltmesi, borç alma maliyetlerini yükseltiyor. Buna ek olarak gelişmekte olan ülkelerin risk primini yükselterek borç almasını daha da güçleştiriyor. Yüksek faizin, doların gelişmekte olan ekonomi para birimleri karşısındaki değerini yükselterek ithalat maliyetlerini yukarı çekeceği ve enflasyonist baskıyı artıracağı öngörülüyor.