BOLD ANALİZ – AKP’li cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Müslüman Kardeşleri terk ederek Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah Sisi ile tokalaşmasının, Hamas ve Filistinlileri yüzüstü bırakarak İsrail ile diplomatik ilişkileri yeniden başlatmasının, Cemal Kaşıkçı davasında söylediklerini bir bir unutarak Suudi Arabistan ile anlaşmasının ve 15 Temmuz darbe girişiminin arkasında olduğunu iddia ettiği Birleşik Arap Emirlikleri ile hiçbir şey olmamış gibi anlaşmalar imzalayarak ilişkileri normalleştirmesinin ardından bölgede barışmadığı tek kişi kaldı: Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esed.
Bugün artık Erdoğan’ın Suriyeli muhaliflere verdiği birlikte Cuma namazı kılma “unutarak” 2023 seçimlerinden önce Esed ile görüşmesi neredeyse kesin gibi. Çünkü Erdoğan’ın eski düşmanlıkları unutup ilişkileri normalleştirme adımlarında Mısır, İsrail, BAE ve Suudi Arabistan’dan sonra geriye sadece Suriye kaldı.
Hakkında “Siyasal İslam’dan artık vazgeçti” yorumları yapılan Erdoğan’ın, Müslüman Kardeşler ve Hamas’tan sonra Suriyeli muhaliflere desteğini geri çekmesi şaşırtan değil beklenen bir adım olur bu saatten sonra. Üstelik kimilerine göre en büyük destekçisi kimilerine göre perde arkasındaki isim MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de dün açık açık söyledi. Sisi-Erdoğan tokalaşmasını destekleyen Bahçeli, Esed’le de görüşülmesi gerektiğini söyledi.
YANDAŞ YAZARLAR NASIL OLACAĞINI YAZDI, SADECE ZAMAN VERMEDİ
Manzara net. Erdoğan ve Esed görüşecek. Mesele nasıl ve ne zaman olacağı. Görüşmenin nasıl olacağının işaretlerini de bugün iktidar medyası verdi.
Abdulkadir Selvi, Erdoğan’ın Beşşar Esed’le seçimlerden önce görüşeceğini ve bu görüşmeye Vladimir Putin’in ev sahipliği yapacağını iddia etti. “Şimdi sıra Suriye ile ilişkilerin düzeltilmesine geldi” diye Selvi, dış politikadaki bu u-dönüşlerin de aslında bir diplomatik başarı olduğunu savundu: “Sisi’den sonra Esed’le görüşme konusuna da bir konsept meselesi olarak bakılıyor. Bu hem de Ortadoğu gibi krizlerin kol gezdiği bir coğrafyada uygulanıp, başarılı sonuç alınmış bir konsept. Bu konseptin adı ise istihbarat diplomasisi olarak tanımlanıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir dönem ilişkilerimizin gergin olduğu Suudi Arabistan veliaht Prensi Selman ve Birleşik Arap Emirlikleri veliaht Prensi Şeyh Zayed ile görüşmüştü. Erdoğan, Sisi ile Katar Emiri Şeyh Temim’in ev sahipliğinde el sıkışmıştı. Erdoğan, Esed görüşmesi için de Rusya Devlet Başkanı Putin’in ev sahipliği yapması bekleniyor.”
Benzer bir iddiayı Hürriyet gazetesinden Hande Fırat da bugün köşesine taşıdı. Hande Fırat da Esed ve Erdoğan’ın “bölgesel bir toplantıda el sıkışmalarının muhtemel olduğunu yazdı: “Bu süreçte bölgesel, uluslararası bir toplantı ya da Rusya ev sahipliğinde bölgesel bir toplantıda Esad’la Erdoğan’ın tıpkı Sisi’yle olduğu gibi el sıkışmasının görüşmelerde ‘kilit açıcı bir rolü’ olacağı ifade ediliyor.”
GÖRÜŞME ARTIK TESADÜFEN BİLE OLMAYABİLİR
Görüşme, Türkiye’nin son Büyükelçisi Ömer Önhon’un anlattığı gibi “tesadüfen” de gerçekleşebilir:
“Bu işler hep aşama aşama gider. İstihbarat başkanları muhtemelen daha ziyade güvenlik alanında neler yapılabileceği konusunu görüşüyorlardır. Bir de görüşmelerin siyasi zemine taşınmasını ele alıyorlardır. Siyasi zemin nedir? Siyasi zeminde, üst düzey devlet görevlilerinin; dışişleri bakan yardımcıları olabilir, dışişleri bakanlarının kendileri olabilir, bir araya gelip konuşması beklenir. Mesela Çavuşoğlu bundan bir sene kadar evvel ne dedi? Belgrad’da koridorda Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’la tesadüfen karşılaştığını söyledi. Belki son Birleşmiş Milletler toplantılarında da birbirlerine tesadüf ederler olmaz mı? Eğer orası olmazsa, ondan sonraki ilk uluslararası ortamda, onun marjında belki bir araya gelebilirler. Bunlar belli olmaz. Bunlar, olayların, aralarında yapılan görüşmelerin hangi düzeye geldiği ile siyaseten ne kadar kabul edilebilir olduğuyla bağlantılı şeyler.”
Ya da planlı tesadüflere hiç gerek kalmadan, Esed ve Erdoğan önceden ayarlanmış ve kamuoyuna duyurulan bir görüşmede bir araya gelebilir.
Zira Mısır, İsrail, BAE ve Suudi Arabistan’la ilişkiler normalleşmişken, Bahçeli çağrısını yapmışken ve seçmen de “pek umursamazken”, kim Erdoğan ve Esed’in bu şekilde bir araya gelmesini umursar ki?