BOLD – Devlet tarafından 1930 yılında el konulan ve bugüne kadar açılan davalarla sürekli el değiştiren İstanbul’un Eminönü semtindeki Sanasaryan Han hakkında 92 yıl sonra iade kararı çıktı. Anayasa Mahkemesi, bir dönem Deniz Gezmiş’ten Alparslan Türkeş’e, Aziz Nesin’den Nihal Atsız’a kadar birçok ismin sorgulandığı, “Tabutluk” olarak da nitelendirilen binanın Ermeni Vakfı’na iade edilmesine hükmetti.
VAKIF YOKSUL ERMENİ ÇOCUKLARI İÇİN KURULMUŞTU
Ağa Mugradiç Sanasariyen (Sanasaryan) tarafından 1901 yılında Ermeni milletinin fakir çocuklarının eğitim ve öğretim masraflarının karşılanması gayesiyle kurulan Sanasaryan Vakfı’na ait Sanasaryan Han’ın ilk sahibinin Erzurumlu Sanasaryan adlı bir Ermeni olduğu biliniyor. Mercury Gemi Şirketi’nin hisselerinin önemli bir kısmını elinde bulunduran ve önemli bir zenginliğe kavuşan Sanasaryan, 1881’de Erzurum’da Sanasaryan adlı bir okul açıyor. Hanın bulunduğu araziyi 1889 yılında 19 bin Osmanlı altını karşılığında Çerkez İsmailpaşazade İhsan Bey’den satın alıyor. Sirkeci’deki bu hanı da bu okula gelir oluşturması için satın alıyor. Hanın satın alınmasıyla Sanasaryan Vakfı kuruluyor. Daha sonra Sanasaryan Vakfı’na devredilen han, uzun yıllar Erzurum’daki okulun giderlerini karşılamak amacıyla kullanılıyor. Hanın 1909 yılındaki tapu kaydında, yönetim hakkının Ermeni Patrikliği’ne, Patriklik makamının boş olması halinde de Patriklik Vekili’ne bırakıldığı belirtilmiş. 1915 olayları sonrası Erzurum’daki okul kapatılırken hana da el koyuluyor.
UZUN YILLAR EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ BİNASI OLARAK KULLANILDI
Agos Gazetesi’nin haberine göre binaya ilk olarak Osmanlı döneminde 1915-1920 yılları arasında el konuldu. Devlet, Ermeni Patrikhanesi’ne 1920-1928 yılları arasında binanın gelirlerini kullanma hakkı tanıdı. 1928’de İstanbul Valiliği’nin bir kolu olan İdare-i Hususiye, hanın gelirlerine el koydu. Dönemin Ermeni Patriği Naroyan dava açmış, dava 1932 yılında Patrikliğin lehinde sonuçlanmış. Bu kez İdare-i Hususiye 1935 yılında karşı dava açmış ve devlet, Sanasaryan Han’a tekrar el koymuş. O tarihten sonra da burası bir süre adliye binası ve kısa bir süre öncesine kadar da İstanbul Emniyeti Müdürlüğü tarafından kullanıldı. Bina son olarak Vakıflar Müdürlüğü’nün elinde bulunuyordu.
ERMENİ PATRİKLİĞİ 2011 YILINDA DAVA AÇMIŞTI
Sözcü gazetesinin haberine göre; Türkiye Ermenileri Patrikliği, 2011’de tescilin iptale talebiyle dava açtı ancak dava reddedildi. Patrikliğin temyiz başvurusu üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2017’de mahkemenin kararını bozdu. Ancak itiraz üzerine Dairenin bozma kararı kaldırıldı mahkemenin Patriklik aleyhine verdiği karar onandı. Bunun üzerine Sansaryan Vakfı dosyayı Anayasa Mahkemesi’ne taşıyarak bireysel başvuruda bulundu.
TESCİL HERHANGİ BİR MAHKEME KARARI OLMADAN YAPILMIŞ
Vakıf başvurusunda, vakfın Ermeni çocuklarının eğitim ve öğretim ihtiyaçlarının karşılanması amacıyla kurulduğu ve tek mütevellisinin Patriklik olduğunu kaydetti. Başvuruda, İl Özel İdaresi adına 1952 yılında yapılan tescilin herhangi bir mahkeme kararına dayanmaması sebebiyle yolsuz tescil hükmünde olduğu savunuldu. İddiaya karşı bakanlık görüşünde, Sansaryan Han’ın başvurunun zaman bakımından Anayasa Mahkemesi’nin yetkisinin kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.
MÜLKİYET HAKKININ İHLAL EDİLDİĞİNE HÜKMEDİLDİ
Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçede, mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa’nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ve kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine oy birliğiyle karar verdi.
ADI İŞKENCELERLE ANILIYOR
İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne tahsis edilmişken “tabutluklarıyla” nam salan binanın karanlık odalarında Zeki Velidi Togan’dan Aziz Nesin’e, Sabahattin Ali’den Nâzım Hikmet’e, Deniz Gezmiş’ten İlhan Selçuk’a, Nuri İyem’den Ruhi Su’ya pek çok edebi ve siyasi figür işkence gördü. Alparslan Türkeş’in de tutulduğu hücrelerinde Nihal Atsız, Vedat Türkali, Ece Ayhan, Attila İlhan, Mihri Belli, Dr. Hayk Açıkgöz, Vartan İhmalyan, Ahmet Arif gibi isimler de kaldı.