BOLD – CrossBorder Jurists Association tarafından hazırlanan Türkiye’de Kadın Hakları Raporu’nda Türkiye’de kadın haklarının zaten istenilen seviyenin çok altında iken, 15 Temmuz sonrasında ilan edilen Olağanüstü Hal ve çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile daha da kötüleştiği belirtildi.
CrossBorder Jurists Association, Türkiye’de kadınlara ilişkin hak ihlallerini incelediği Türkiye’de Kadın Hakları Raporu’nu 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla yayımladı. Raporda OHAL döneminde ve devamında hak ihlallerine muhatap olan kadınların durumu ele alındı. İhlallere dair kısa açıklamalar yapıldı ve bu açıklamalar örneklerle somutlaştırıldı.
Rapora göre “OHAL dönemi kadın haklarını derinden sarstı. Kadının Korunması Hakkındaki Kanun dahi işletilemez hale geldi. Koruma talep eden kadınlara polis tarafından ‘OHAL var öncelik terörle mücadele’ cevabı verildi.
KÜFÜR, HAKARET, GÖZALTI, HAPİS, TECAVÜZ SIRADANLAŞTI
Raporda örneklerle aktarılan tespitlere göre; OHAL döneminde on binlerce kadın gözaltına alındı. Hamile hasta veya bebekli olsa bile gözaltına alınıp 30 güne kadar çok ağır şartlarda polis nezarethanelerinde tutuldu. Bu kadınlar işkencenin her türlüsüne muhatap oldu. Bazı kadınlara tecavüz edildi. Tecavüzcüsünün bebeğini doğuranlar oldu. Fiziki şiddet, küfür, hakaret ve tehditler polis nezarethanelerinde sıradanlaştı. Bazı kadınların vücuduna aşındırıcı kimyasallar damlatıldı, kimilerine elektrik verildi. Soruşturmalarda görev alan hâkim, savcı ve kolluk görevlilerine dokunulmazlık getirildi. Her türlü hukuksuzluğa bu kamu görevlileri ortak oldu. İşkence veya diğer suçlarla ilgili suç ihbarlarının üstü örtüldü. Gasp edilen hakların elde edilmesi için açılan davalar reddedildi. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’nin kararlarında vurgulandığı üzere Türk Anayasa Mahkemesi dahi etkili bir hukuk yolu olmaktan çıktı.
KADIN HAKLARI DEVLET ELİYLE BÜYÜK BİR DARBE YEDİ
Rapordaki tespitlere göre; cezaevlerinde kadınlar bebekleri ile kalmak zorunda bırakıldı. Bazı kadınlar tıbbi destekten mahrum bırakılarak, mobbing ve ötekileştirme yöntemleri ile ölüme sürüklendi.
OHAL döneminde kadın hakları ile ilgili sorunlar katlanarak büyüdü, kadın cinayetleri arttı. Kadın hakları ile ilgili koruyucu önleyici ve geliştirici tedbirler alarak sorunları çözmesi ve sorumluluğu üzerine alması gereken hükümet, İstanbul Sözleşmesini suçladı. Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nin dönem başkanı olduğu sırada 2011 yılında kabul edilen ve ilk imzacısı Türkiye olan İstanbul Sözleşmesinden 2021 yılında çıktı. Çıkma gerekçesi olarak gerçeklikten uzak sözleşmenin amacı, hatta yazılı metni ile uzaktan yakından alakası olmayan söylemler gösterildi. Türkiye’de kadın hakları devlet eliyle bir büyük darbe daha yemiş oldu.
KHK LİSTELERİNDE FİŞLENDİLER
Aralarında hakim, savcı, subay, hemşire, öğretmen, doktor gibi onlarca farklı meslekten on binlerce kadın yok etmenin hedefine konularak OHAL KHK’larında isimleri yayınlanmıştır. Bu kadınlar haksız, hukuksuz, keyfi yalan ve iftiralarla bir gecede “terörist”, “hain” ilan edilmişlerdir. Sırf isimleri bir KHK’da yer aldığı için bu kadınlar işlerinden atıldılar. Aralarında gözaltına alınıp tutuklananlar, işkenceye uğrayanlar hatta cezaevlerinde öldürülenler oldu. Bir kısmına gözaltı merkezlerinde tecavüz edildi. On binlercesi eşlerinden çocuklarından acımazca koparıldılar. Yüzlercesi çocukları ile cezaevine girmek, orada çok ağır şartlarda çocuklarını büyütmek zorunda kaldılar. Ülke onlar için yaşanamaz hale geldi. Bir kısmı terk etmek zorunda kaldı. Kaçış yollarında ölenler oldu.
23 BİN 202 KADIN KHK İLE İŞTEN ATILDI
OHAL KHK’larında ismine yer verilerek işten atılan kadınların sayısı 23.202 olup, oransal olarak %17.3’e isabet etmektedir. Özel sektördeki işlerinden atılanların sayısı ise bilinmemektedir.
OHAL DÖNEMİNDE 97 BİN KADINA TERÖR DAVASI AÇILDI
OHAL döneminde terör suçlamasıyla ceza mahkemelerinde yargılanan, davaları sonuçlandırılan ve haklarında karar verilen kadınların sayısı 97.721’dir.
TUTUKLU KADINLARA CEZAEVİNDE DE AYRIMCILIK YAPILDI
Hamile, bebekli, hasta ve yaşlı mahpuslar diğer mahpusların yararlandığı infaz erteleme, erken tahliye veya adlı kontrolle serbest bırakma gibi haklardan yararlandırılmamıştır.
Birçok kadın mahpus infaz süresini tamamlamalarına, iyi halli olmalarına rağmen denetimli serbestlikten yararlandırılmamışlar, böylece cezaevinde kalma süreleri uzatılmıştır.
Binlerce kadın ve genç kız gözaltında ya da cezaevlerinde çıplak aramaya maruz kalmıştır.
OHAL döneminde siyasi mahpusların yakınlarına mektup yazmaları veya dışarıdan mektup almaları yasaklanmıştır.
Cezaevi içi sosyal etkinliklere katılmaları yasaklanmıştır.
Ayda bir yapılması gereken açık görüşler, iki ayda bir yaptırılmıştır.
Ziyarete gelebileceklerin akrabalık derecesi ve sayısı sınırlandırılmıştır.
OHAL dönemi boyunca avukat görüşmeleri en az bir infaz koruma memuru nezaretinde gerçekleşmiş, görüşmelerin sesli ve görüntülü kaydı yapılmıştır.
Telefon hakkı normal mahpuslarda haftada bir iken, siyasi mahpuslarda iki haftada bir uygulanmıştır.
Cezaevleri kameralı görüşme uygulamasına geçmiş ancak siyasi mahkumlar bu haktan yararlandırılmamıştır.”