Oturumlara Dışişleri Bakanlığını temsilen Kosova’daki Türk okulunda görev yapan öğretmenlerin kaçırılmalarında rol alan eski Kosova Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç’ın ve yine Urfa kasabı olarak bilinen işkenceci polis müdürü Rüştü Yılmaz’ın da katılması ise ayrı bir garabetti.
BM İşkenceye Karşı Komite’nin Cenevre’de gerçekleştirdiği toplantıda neler yaşandı? Suçlamalar, yanıtlar, tartışmalar ve oturumların perde arkasını toplantıyı yakından izleyen Turkish Minute muhabiri Bünyamin Tekin tek tek anlattı.
Merkezi Cenevre’de olan Security Studies And Rule Of Law (Güvenlik Araştırmaları ve Hukukun Üstünlüğü) derneği, Birleşmiş Milletler İşkenceyi Önleme Komitesi’nin toplantısında söz alarak katılımcılar eski Kosova Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç ve Emniyet Genel Müdürlüğü Başhukuk Müşaviri Rüştü Yılmaz hakkında acil önlem alınması çağrısında bulundu. Eski büyükelçi Kılıç Kosova’dan insan kaçırılmasında etkin rol oynarken, polis şefi Yılmaz kurduğu özel bir ekiple yaptığı ağır işkenceler sebebiyle Urfa kasabı olarak tanınıyordu.
Peki, BM İşkenceye Karşı Komite’nin Cenevre’de gerçekleştirdiği toplantıdaki oturumlarda neler yaşandı? Suçlamalar, yanıtlar, tartışmalar ve oturumların perde arkasını toplantıyı yakından izleyen Turkish Minute (TM) muhabiri Bünyamin Tekin anlattı.
İşte 5 soruda Cenevre toplantısı…
Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite’nin Türkiye’nin insan hakları sicili ile ilgili toplantısı nerede, ne zaman yapıldı?
Birleşmiş Milletler İşkence ve Diğer Zalimane, İnsanlık Dışı veya Küçültücü Muamele ve Cezaya Karşı Sözleşme” kapsamında yılda üç kere Cenevre’de oturum düzenleniyor ve imzacı devletlerin sözleşmeye ne kadar uyup uymadığını denetliyor.
BM İşkenceye Karşı Komite’nin görevi, ülkelerin işkenceyi önlemek için neler yaptığını kontrol etmektir. Ülkeler, komiteye düzenli olarak raporlar gönderir ve işkence ile mücadele ettiklerini gösterirler. Eğer komite, bir ülkede sistematik işkence olduğunu düşünürse, gizli bir araştırma yapar ve rapor hazırlar. Bu araştırma sırasında, ilgili ülkeden iş birliği yapması istenir ve gerekirse o ülkeye ziyaretler düzenlenir. Komitenin raporları, Birleşmiş Milletler’in internet sitesinde yayımlanır.
Komite, ülkelerin işkenceyi önlemek için neler yaptığını kontrol etmek amacıyla periyodik raporlar alır. Anlaşmanın yürürlüğe girmesinden sonraki bir yıl içinde, her ülke, aldığı önlemleri ve uygulamaları açıklayan ilk raporunu komiteye sunar. Daha sonra, bu raporları her dört yılda bir güncellerler.
Bu raporlar, ülkelerin işkenceyi önlemek için neler yaptığını ve hangi önlemleri aldığını gösterir. Eğer Komite daha fazla bilgiye ihtiyaç duyarsa, ek raporlar da talep edebilir. Bu süreç, ülkelerin işkence ile mücadelede sürekli olarak çalıştığını ve gelişmelerin takip edildiğini göstermeyi amaçlar.
Eğer bir ülke rapor sunmazsa ya da işkenceyi önlemek için yeterli önlem almazsa, Komite çeşitli adımlar atabilir. Komite, o ülkeyle ilgili endişelerini ve tavsiyelerini yazılı olarak bildirir. Ayrıca, kamuoyuna açık raporlar yayınlayarak bu durumu duyurabilir ve uluslararası toplumu bilgilendirebilir.
Komite’nin doğrudan yaptırım uygulama yetkisi yoktur, ancak Birleşmiş Milletler ve diğer uluslararası kuruluşlar bu raporları dikkate alarak o ülkeye yönelik diplomatik baskı yapabilir veya çeşitli yaptırımlar önerebilirler. Böylece, ülkelerin işkenceyi önleme konusundaki sorumluluklarını yerine getirmeleri teşvik edilir.
Türkiye’yi çok yakından ilgilendiren bölümlerde toplantıda taraflar kimlerdi, hangi isimler katıldı?
Türkiye 5’inci periyodik raporunu 2020’de Komite’ye sundu ve 2024’te sunması gereken bir rapor daha var. 17-18 Temmuz 2024 tarihlerinde Cenevre’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite’nin (CAT) Beşinci Periyodik Raporunu İnceleme Toplantısı’nda, Türkiye Cumhuriyeti Delegasyonu ve Komite üyeleri bir araya geldi.
Toplantıya katılan Komitenin Üyeleri:
• Mr. Todd Buchwald: Amerika Birleşik Devletleri (Görev süresi: 2025)
• Mr. Jorge Contesse: Şili (Görev süresi: 2027)
• Mr. Claude Heller (Başkan): Meksika (Görev süresi: 2027)
• Mr. Erdoğan İşcan (Başkan Yardımcısı): Türkiye (Görev süresi: 2027)
• Mr. Peter Vedel Kessing (Raportör): Danimarka (Görev süresi: 2027)
• Mr. Liu Huawen: Çin (Görev süresi: 2025)
• Ms. Maeda Naoko (Başkan Yardımcısı): Japonya (Görev süresi: 2025)
• Ms. Ana Racu: Moldova (Görev süresi: 2027)
• Mr. Abderrazak Rouwane (Başkan Yardımcısı): Fas (Görev süresi: 2025)
• Mr. Bakhtiyar Tuzmukhamedov: Rusya Federasyonu (Görev süresi: 2025)
Türkiye Cumhuriyeti Delegasyonu:
• Kıvılcım Kılıç: Büyükelçi, Çok Taraflı İlişkiler Genel Müdürü (Delegasyon Başkanı)
• Burak Alpçar: Büyükelçi, Daimi Temsilci, Türkiye Cumhuriyeti Daimi Temsilciliği
• Halime Ebru Demircan: Genel Müdür Yardımcısı, Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcısı
• Muzaffer Uyar Gültekin: Müsteşar, Türkiye Cumhuriyeti Daimi Temsilciliği
• Emel Tunç Arslan: Birinci Sekreter, Türkiye Cumhuriyeti Daimi Temsilciliği
• Burcu Turan: Birinci Sekreter, Avrupa Konseyi ve İnsan Hakları Genel Müdür Yardımcısı
• Abbas Ali Necmioğlu: Hukuk Müşaviri, Türkiye Cumhuriyeti Daimi Temsilciliği
Diğer Kurumlar:
• Fatih Güngör: Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı, Adalet Bakanlığı
• Berkay Altuğ: Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Daire Başkanı, Adalet Bakanlığı
• Rüştü Yılmaz: Baş Hukuk Müşaviri, Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı
• Tolga Çemrek: Kıdemli Albay, Daire Başkanı, Jandarma Genel Komutanlığı, İçişleri Bakanlığı
• Avar Aslan: Hasta Hakları ve Tıbbi Sosyal Hizmetler Daire Başkanı, Sağlık Bakanlığı
• Halil Şen: Mevzuat ve Hukuk İşleri Daire Başkanı, Sağlık Bakanlığı
• Fatma Onay: Daire Başkanı, Milli Savunma Bakanlığı
• Burak Alp: Yarbay, Milli Savunma Bakanlığı
• Ebru Özyiğit: Daire Başkanı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
• Gökhan Alma: Daire Başkanı, Göç İdaresi Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı
Tercümanlar:
• Y. Ebru Diriker: Tercüman
• Hande Çağlayansu: Tercüman
Türkiye kaç konuda muhatap alındı ve ilgili delegelere söz hakkı verildi?
Türkiye’nin çeşitli alanlarda sorulara muhatap oldu ve bu alanlarda ilgili delegeler söz aldı. Komite üyelerinden Bakhtiyar Tuzmukhamedov Türk delegelere 31 konuda sorular yöneltti. Öne çıkan başlıca konular şunlardı:
- İnsan Hakları Reformları ve Eylem Planları: Özellikle 2021-2023 İnsan Hakları Eylem Planı, bu alanda yapılan reformlar ve çalışmalar hakkında detaylı bilgi verildi.
2. CPT Raporları ve İşbirliği: Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT) ile işbirliği ve raporların yayınlanması üzerine sorular cevaplandırıldı.
3. Gözaltı ve Tutukluluk Süreleri: Gözaltı ve tutukluluk süreleri ile ilgili yasal düzenlemeler ve uygulamalar hakkında bilgi verildi.
4. İşkence ve Eziyet Suçları: İşkence ve eziyet suçlarına yönelik yasal düzenlemeler ve uygulamalar hakkında açıklamalar yapıldı.
5. Ceza İnfaz Kurumları: Ceza infaz kurumlarında bulunan çocuklar, kadınlar, hasta mahkumlar ve anne yanında kalan çocuklar hakkında bilgi verildi.
6. Hakim ve Savcıların Eğitimi: Hakim ve savcıların eğitimine yönelik düzenlemeler ve uygulamalar detaylandırıldı.
7. Çocuk Hakları ve Koruma Tedbirleri: Suça sürüklenen ve korunmaya muhtaç çocuklara yönelik alınan tedbirler hakkında bilgi verildi.
8. Avukatlar ve Barolar: Avukatların bağımsızlığı ve baroların işleyişi hakkında açıklamalar yapıldı.
9. Sağlık Hizmetleri ve İstanbul Protokolü: Sağlık hizmetleri ve İstanbul Protokolü’ne yönelik eğitimler ve uygulamalar hakkında bilgi verildi.
10. Göçmen ve Sığınmacılar: Göçmen ve sığınmacı çocuklar için alınan tedbirler ve uygulamalar açıklandı.
Bu konular dışında, daha birçok başlıkta sorulara yanıt verildi ve ilgili delegelere söz hakkı tanındı.
Rüştü Yılmaz ve Kıvılcım Kılıç hangi sıfatla o toplantıdaydı? Argümanlarını sağlıklı anlatabildiler mi?
Rüştü Yılmaz, İçişleri Bakanlığı’na bağlı Baş Hukuk Müşaviri olarak toplantıya katıldı ve Türkiye’nin işkence ve kötü muamele ile mücadele konusundaki hukuki çerçevesini ve uygulamalarını savundu.
Kıvılcım Kılıç ise, Dışişleri Bakanlığı’nda görevli bir bürokrat olarak delegasyon başkanı sıfatıyla toplantıya katıldı. Türkiye’nin işkenceyle mücadele konusundaki adımlarını anlattı. Ancak, Kılıç’ın sunumları genellikle genel bilgiler ve diplomatik açıklamalarla sınırlı kaldı. Eleştiriler karşısında daha somut veriler ve örnekler bekleyen gözlemciler, Kılıç’ın argümanlarını yeterince tatmin edici bulmadı.
Birleşmiş Milletler İşkenceye Karşı Komite’nin toplantısında Türkiye’nin insan hakları karnesi masaya yatırıldı. Toplantıda, Türkiye’nin işkence ve kötü muamele iddialarıyla ilgili yaptığı bağımsız soruşturmalar ve bu konuda emniyet güçlerinin hesap verebilirliği gündeme geldi. Ayrıca, emniyet mensuplarının suçları denetleyen mekanizmalara dair yapısal ve finansal bağımsızlığı da tartışıldı.
Toplantıda, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun bağımsızlığı ve etkinliği ile gözaltı ve tutukluluk koşullarının iyileştirilmesi konuları da ele alındı. İşkence ve kötü muameleye karşı koruyucu hukuki güvencelerin güçlendirilmesi gerektiği vurgulanırken, olağanüstü hal sırasında yürürlüğe konulan kararnamelerin etkileri değerlendirildi. Cinsel ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele de önemli gündem maddelerinden biri oldu.
İşkence ve kötü muamele mağdurlarına sağlanan tazminat ve rehabilitasyon hizmetlerinin etkinliği ve devlet memurlarının ve yargı mensuplarının ihraç edilme ve görevlerine iade edilme süreçlerinin şeffaflığı üzerinde duruldu. Tutuklu gazeteciler ve insan hakları savunucularının durumu ile terörle mücadele operasyonlarında keyfi gözaltı ve kötü muamele iddialarının soruşturulması gerekliliği de toplantının gündemindeydi.
Toplantıda ayrıca, gözaltında kaybolma ve zorla kaybetme iddialarının ele alınması, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkelerinin olağanüstü hal döneminde korunması gerektiği belirtildi. Zorla itiraf almaya yönelik işkence ve kötü muamele iddialarının araştırılması, göçmenlerin geri gönderilmesi ve sınır dışı edilmesine dair prosedürlerin uluslararası standartlara uygunluğu konuları da ele alındı.
Polis şiddeti ve kötü muamele iddialarının soruşturulması, gözaltı ve tutukluluk merkezlerine sivil toplum kuruluşlarının erişimi ve çocuk ve genç tutukluların eğitim ve sosyal aktivitelerden yararlanma hakları da önemli tartışma konuları arasında yer aldı. Kadın tutukluların sağlık ve mahremiyet haklarının korunması da gündeme getirildi.
Olağanüstü hal sonrası güvenlik operasyonlarında güvenlik güçlerinin hesap verebilirliğinin sağlanması ve işkence ve kötü muamele iddialarının etkin şekilde soruşturulması ve kovuşturulması konularının önemine dikkat çekildi. Toplumsal gösterilerde polis şiddeti ve aşırı güç kullanımına dair eğitim programlarının etkinliği ve cezaevi şartlarının uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi gerekliliği vurgulandı.
İşkence ve kötü muamele mağdurlarına yönelik tazminat ve rehabilitasyon süreçlerinin etkinliği, olağanüstü hal sonrası dönemde yargı bağımsızlığının korunması ve olağanüstü hal sırasında yürürlüğe giren kararnamelerin hukuki geçerliliği ve sonuçlarının değerlendirilmesi konuları da masaya yatırıldı. Terörle mücadele yasalarının uygulama sürecindeki hukuki güvencelerin sağlanması ve olağanüstü hal döneminde ihraç edilen yargı mensuplarının iade süreçleri de ele alınan diğer önemli başlıklar oldu.
Delegasyon 15 Temmuz darbe girişiminden sonra gözaltında hayatını kaybeden Gökhan Açıkkollu’ya ilişkin İnsan Hakları Komitesinin vardığı Açıkkollu’nun işkence sonucu öldüğü kararı, cezaevindeki çıplak arama uygulamalarını, bir nevi kalıcı hale gelen OHAL uygulamaları hayati konularda sorduğu sorulara tatmin edici cevaplar alamadı. Türk heyeti genelde rakamlar ve mevzuat üzerinden teorik durumu anlatsa da somut örneklerle cevap vermekte zorlandı.
İşkenceye Karşı Komite’den bir delegenin, “Türk hükümeti çıplak aramalarla ilgili yanıltıcı bilgiler veriyor” demesinin nedeni neydi?
Adalet Bakanlığı, çıplak aramayı Cenevre’de itiraf etti: Adını değiştirdik, artık ona detaylı arama diyoruz BM İşkenceyle Mücadele Komitesi toplantısında konuşan Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdür Yardımcısı Fatih Güngör, çıplak aramayı kabullenerek hangi şartlarda yapıldığını anlattı.
Türkiye sunduğu raporda çıplak aramaların gerekliliğini savunmak adına AİHM’in Van Der Ven v. Hollanda davasındaki bir cümlesini bağlamından kopararak AİHM’in de çıplak aramanın gerekli bir önlem olduğunu savunduğu iddiasına raporunda yer verdi. Fakat aslında AİHM bu davada, rutin çıplak aramanın AİHS’in işkenceyi yasaklayan 3. Maddesini ihlal ettiği sonucuna varmıştı. Daha önce Yugoslavya ve Ruanda’da işlenen insanlığa karşı suçları da yargılamış olan tecrübeli Rus yargıç Bakhtiyar Tuzmukhamedov’un gözünden kaçmayan bu çelişki Türk heyete zor anlar yaşattı. Tuzmukhamedov kendi deyimiyle “öğrencisini azarlayan bir öğretmen gibi” heyete bu yanıltıcı üslubun raporun inandırıcılığına ciddi zarar verdiğini söyleyerek, diplomatik bir dille sehven yapıldığını varsaydığını ifade etti. “Bunu bizi yanıltma amacıyla değil de sehven bu şekilde yazdığınızı varsayıyorum,” diyen Tuzmukhamedov, ertesi gün de bu konudaki kaygılarına heyet tarafından cevap verilemediğini belirtti.