ÖZKAN YAZAR | BOLD MEDYA
Çin’de bir devlet görevlisinin yaptığı yolsuzluk ve rüşvetler yanına kar kalmazken, Türkiye tarihin en büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturması AKP rejimince kapatıldı. Soruşturmayı yürüten savcılar ve polisler, yargılamayı yapan hakimler görevden alındı, tutuklanarak cezaevine atıldı. AKP ve yandaşlarının inkar ettiği olayı, Türkiye’den ABD’ye kaçan İranlı Reza Zarrab yargılandığı mahkemede AKP’li bakanlara rüşvet verdiğini tek tek isimleriyle itiraf etti.
PARALARIN TAŞINMASI İÇIN 10 KAMYON ÇALIŞTI
Türkiye’deki AKP’li bakanların ve çocuklarının adının karıştığı ’17-25 Aralık büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını bir benzeri de Çin’de yaşandı. Çin’deki yolsuzluk ve zimmete geçirme vakakası son dönemdeki en büyük skandallardan biri. Çin’in önde gelen enerji şirketi PetroChina Yönetim Kurulu Başkanı Wang Yilin’in zimmetine geçirdiği yüksek meblağlarla gündeme geldi. Wang Yilin’in evine yapılan baskın sırasında, toplamda 900 milyar yuan (yaklaşık 126 milyar dolar) nakit para ve değerli eşyalar bulundu.
Çin’in Disiplin Denetim Komitesi (CCDI) tarafından geçen hafta gerçekleştirilen operasyonun ardından basına yansıyan görüntülerde, Wang Yilin’in evinin bodrumunda bulunan değerli eşyaların ve nakit paranın taşınması için bir hafta boyunca 10 kamyonun kullanıldığı ortaya çıktı. Bu durum, yolsuzlukla mücadele çabalarını sorgulayan birçok kişi tarafından büyük bir skandal olarak değerlendiriliyor.
中纪委抄家中石油董事长王宜林地下室的画面曝光,据说其贪污受贿金额高达9000亿元人民币。全部贵重物品,十辆卡车一星期才能拉完。 pic.twitter.com/vehilVFXp3
— 杜文 WenDu (@duwen2023) September 2, 2024
ÇİN’DEKİ RÜŞVET VAKALARI VE İDAM
Çin’de rüşvet ve zimmete geçirme olayları, uzun yıllardır ülkenin ekonomik ve siyasi yapısını derinden etkiliyor. Wang Yilin’in yanı sıra, eski Çin Komünist Partisi (ÇKP) yetkililerinden Bo Xilai ve Zhou Yongkang gibi isimler de büyük çapta rüşvet ve yolsuzluk iddialarıyla gündeme gelmişti. Bo Xilai, 2013 yılında rüşvet ve yolsuzluk suçlarından ömür boyu hapis cezasına çarptırılırken, Zhou Yongkang 2014 yılında yolsuzluk suçlamasıyla gözaltına alınmış ve hapis cezasına mahkûm edilmişti. Öte yandan, Çin’in devlete ait en büyük varlık yönetim şirketlerinden biri olan Çin Huarong Uluslararası Holding Limited’in eski CEO’su Bai Tianhui’nin “son derece büyük miktarda” rüşvet alma suçlamasıyla çıkarıldığı ilk mahkemede idam cezasına çarptırılmıştı.
17-25 ARALIK BÜYÜK YOLSUZLUK VE RÜŞVET OPERASYONU
Çin’de yaşanan olayın benzeri Türkiye’de yaşanmıştı. Ülke tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk skandalını ortaya çıkaran 17-25 Aralık soruşturmasının sebebi, AKP’li bakanların ve çocuklarının, İranlı iş adamı Reza Zarrab tarafından rüşvete bağlanmasıydı.
Soruşturmada, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler’in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan’ın oğlu Kaan Çağlayan ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar’ın yanı sıra onları rüşvete bağlayan İranlı iş adamı Reza Zarrab aralarında bulunduğu bir çok isim yer aldı. Soruşturma, kamu ihalelerinde usulsüzlük, rüşvet ve yolsuzluklarla ilgiliydi. Rüşvet skandalının merkezinde, Reza Zarrab’ın Türkiye’de AKP’li bakanlar ve çocukları ile kurduğu ilişkiler ve özellikle İran’a yönelik ambargoların delinmesi amacıyla yapılan ticaretle ilgili yolsuzluklar bulunuyordu.
ABD’YE KAÇAN REZA ZARRAB YOLSUZLUK VE RÜŞVETİ İTİRAF ETTİ
Çin’de bile bir devlet görevlisinin yaptığı yolsuzluk ve rüşvetler yanına kar kalmazken, Türkiye tarihin en büyük yolsuzluk ve rüşvet soruşturması AKP rejimince ‘hükümete darbe yapılıyor’ yalanı ile kapatıldı. Soruşturmayı yürüten savcılar ve polisler, yargılamayı yapan hakimler görevden alındı, hatta yetmedi tutuklanarak cezaevine atıldı. Ancak Türkiye’den ABD’ye kaçan İranlı Reza Zarrab yargılandığı mahkemede AKP’li bakanlara rüşvet verdiğini tek tek isimleriyle itiraf etti. Hatta rüşvet grafiği bile çizdirdi. Ancak listesindeki “1 numara’nın” ve “cash to yukarının” kim olduğunu açıklamadı. Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın başında olduğu TÜRGEV’e yaptığı “bağışlar” zaten bilinen, görüntülü ve sesli kayıtları olan gerçeklerdi. 17 Aralık soruşturmasını yürüten Savcı Celal Kara ise 25-29 Ocak 2015 tarihleri arasında Cumhuriyet’ten Can Dündar’a verdiği röportajda, şüphelilerin konuşmalarında geçen ‘bir numara’nın Erdoğan olduğunu söylemişti.