Yeni Şafak gazetesi bugün sür manşetten Merkez Bankası’nı hedef aldı. “Neyi bekliyorsun” başlığı ile yayımlanan yazıda, Merkez’in faiz politikasına sert eleştiriler yöneltildi.
ANALİZ- Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a en yakın gazetelerden Yeni Şafak bugün birinci sayfasından Merkez Bankası’na (TCMB) sert eleştiriler yöneltti.
Yazıda, “Eylül 2018’de faizi bir kalemde 625 baz puan yükselterek yüzde 24’e çıkaran Merkez Bankası, iş dünyası ve tüketiciden gelen ‘faizi düşür’ talebine kulak tıkıyor. Geçen yıl inşaat sektörünü durma noktasına getiren yüksek faiz, sanayi üretimi ve istihdamı da vurmaya başladı.” ifadesi kullanıldı.
İŞSİZLİĞİN SORUMLUSU YÜKSEK FAİZMİŞ!
Yazıda yüksek faiz ortamında yatırım yapmanın imkansız olduğu, pek çok sektörün bu durumdan olumsuz etkilendiği ve Kamu Bankaları’nın faizleri indirmesin yetmediği yer aldı.
Gazete daha sonra sözü 6 marttaki Para Politikası Kurulu’na getirerek, baklayı ağzından çıkarttı ve bu toplantıda “piyasa beklentilerine uygun” bir faiz indirimi yapılması talimatını verdi!
Yazıda çakılan sanayi üretimi ve patlayan işsizliğin sorumlusu olarak Merkez Bankası ve yüksek faiz gösterildi. Kurlardaki “spekülatif hareketin” durduğu belirtilerek, Merkez’in artık bahanesinin kalmadığı iddia edildi.
YENİ ŞAFAK NE YAPMAK İSTİYOR?
Peki, tamamen Saray’ın şekillendirdiği Merkez Bankası yönetim kadrosuna, Yeni Şafak durup dururken niçin saldırdı?
Sorunun cevabı yazıda saklı. 6 Mart’ta toplanacak Para Politikası Kurulu’nun alacağı faiz kararına etki etmek. Zira bu toplantı yerel seçim öncesi kurulun son toplantısı.
Baştan sona yorumdan ibaret olan haberden anlaşıldığı kadarıyla Saray ve AKP hükümeti, seçim öncesi Merkez’den bir “faiz jesti” bekliyor! Bunu da Yeni Şafak üzerinden “nazikçe” hatırlatmışlar.
SEÇİM ÖNCESİ İLAÇ GİBİ GELİR!
6 martta yapılacak birkaç puanlık ya da en az iki puanlık faiz indiriminin AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan için elzem olduğu açık. Erdoğan yüzde 24 politika faizi ile seçime girmek istemiyor zira yüzde 24 faiz oranını Türkiye en son 2004 yılında görmüştü.
Hatta küresel krizin yaşandığı 2008 krizinde bile faiz oranları yüzde 20’nin üzerine çıkmamıştı. Şimdi haliyle 16 yıl sonra yüzde 24 faizi izah etmek kolay değil!
Zira aynı durum enflasyon ve işsizlik verileri için de geçerli. İşsizlikte sadece AKP döneminin değil, 90’lardaki koalisyon dönemlerini geride bırakan yüzde 12’ler aşılmış durumda.
Geniş tanımlı işsizlik yüzde 18’lerde. Enflasyon ki, Erdoğan’ın iktidara geldiğinden bu yana en iddialı olduğu alanlardan biri, artık yüzde 20’nin altını görmüyor. O da TÜİK’in yoğun çabalarıyla!
Enflasyon ve işsizlikte seçim öncesi elden bu kadar geldi, rakamlar bu kadar “makyajlanabildi” sırada artık “faiz oranları” var. Eğer Merkez de üzerine düşeni yaparsa, 2 puanlık faiz indirimi seçim öncesi ilaç gibi gelir Saray’a.
Ancak o zaman da yine kur sorunu yaşanabilir ve yaşanacaktır da. Makro ekonomik verilerdeki bozulmaya rağmen Merkez Bankası’nın yapacağı şok faiz indirimi ülkeye yine kurlar açısından bir “ağustos fırtınası” yaşatabilir!
Yeni Şafak editörleri bunu hesapladı mı bilinmez zira faiz meselesi iki ucu keskin bıçak gibidir. Dimyata pirince giderden eldeki bulgurdan da olmak da var!
MERKEZ’E NEDEN DOĞRUDAN TALİMAT VERİLMİYOR?
Bu arada Merkez Bankası’nın, Murat Çetinkaya başkanlığındaki yönetimi, tamamen Saray tarafından şekillendirilmiş bir ekip.
Eğer Erdoğan yüksek faizden rahatsızsa, onun indirim talebine “hayır” diyebilecek bir yönetim yok artık Merkez’de. Zaten Murat Çetinkaya, başkanlık için özgeçmişi yeterli olmayan biri isimdi ve onu başkan yapabilmek için Saray, başkanlık kriterlerini bile değiştirmişti.
Peki, neden mesajlar tetikçi gazete üzerinden veriliyor?
Bunun üç sebebi olabilir.
Birincisi Erdoğan ekonominin bu kadar kırılganlaştığı ve yabancı yatırımın kaçtığı bir ortamda, tamamen Saray’ın emrinde bir Merkez Bankası görüntüsü vermek istemiyor.
Zira şu anda yatırımcı için en önemli çıpalardan biri bağımsız karar alabilen Merkez Bankası. Bankaya yüklenip, ekonominin gerçeklerine aykırı kararlar aldırmanın bedeli kısa vadede bile çok yüksek olabilir.
İkincisi aslında şu aşamada faizlerdeki şok indirimin, seçim öncesi ekonomiye daha büyük hasar vereceğini Erdoğan ve ekibi iyi biliyor. Yeni bir kur şokunun bedelinin, yüksek faizden daha ağır olacağının farkındalar.
Hedef, Merkez’e tetikçi basın üzerinden (yakında buna danışmanlar da eklenecektir) yüklenerek, “Reis çok kızıyor ama napsın adam, Merkez direniyor.” havası vermek. Seçim meydanlarına malzeme taşımak…
Üçüncüsü, şimdiden altyapıyı hazırlayarak Merkez Bankası’na 6 martta yüzde 0,25 oranında dahi olsa, küçük bir faiz indirimi yaptırmak.
Bunun piyasaya, sanayiciye, istihdama faydası olmasa da, Erdoğan’a meydanlarda, “faizler düştü” propagandası yapmak için yeterli fırsatı vereceği açık.
Enflasyon yüzde 20,30 oldu, memur ve emekliye ek zam hakkı doğdu