AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti (UMH) Başbakanı Fayiz Es Serrac, Ankara destekli UMH güçlerinin Trablus ve civarında kontrolü tamamen sağladığını ilan ettikleri gün Ankara’da bir araya geldi.
BOLD – Libya Ulusal Mutabat Hükumeti lideri Serrac’la görüşen Erdoğan ülkedeki meşru hükumete verilen desteğin artarak süreceğini söyledi. Serrac, yeniden imar sürecinde Türk şirketlerini Libya’da görmek istediklerini belirtti.
Birleşmiş Milletler’in (BM) taraflar arasında yeni bir ateşkes için çağrıda bulunduğu bir dönemde görüşen Erdoğan ve Serrac, “savaş suçlusu” ve “darbeci” olarak tanımladıkları General Halife Hafter’le müzakere etmeyeceklerini belirtti. Hafter’e destek veren ülkelere de uyarıda bulundular.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin (UMH) Başkanlık Konseyi Başkanı Fayiz es Serrac’ı Ankara’da kabul etti.
Türkiye’yi en son 20 Şubat’ta ziyaret eden Libya UMH Başbakanı Serrac, Kovid-19 salgını sürecinde Erdoğan’ın ilk resmi konuğu oldu. Cumhurbaşkanlığı’nda yaklaşık 2,5 saat süren görüşmenin ardından iki lider, basın toplantısı yaptı.
“HAFTER’İN TEMSİL KABİLİYETİ YOK”
İki liderin vurguladığı en önemli unsur, Hafter’in artık meşru bir temsilci olarak görülmeyeceği ve müzakere edilmeyeceği oldu.
“Libya’nın geleceğini sürekli tehdit altında tutan bir kişinin bu konuda masaya oturacak bir temsil kabiliyeti de olamaz,” diyen Erdoğan, Hafter’i “darbeci” olarak niteledi ve son dönemde gerçekleştirdiği saldırıların “savaş suçu” kapsamına girdiğini söyledi.
Serrac’ın açıklamalarında da ön plana çıkan unsur Hafter’in temsil niteliğini yitirmiş olması ve Trablus’un artık kendisiyle masaya oturmayacağını söylemesi oldu.
Serrac, “Bu savaş suçlusuyla oturup müzakere etmeyle ilgili her ne kadar bir takım zorlamalar olsa da kendisinin meşruiyetini tanımadığımızı da belirtmekteyiz. Kendisine bundan sonraki süreçte bir müzakere olanağı vermeyeceğiz” dedi.
BM’nin taraflar arasında yeni bir ateşkes sağlanması için devreye girdiği bir döneme denk gelen bu açıklamayla Serrac, Hafter’in içinde bulunduğu bir yapıyla ateşkes müzakeresi yapılmayacağını ortaya koymuş oldu.
HAFTER KONUSUNDA POLİTİKA DEĞİŞİKLİĞİ
Türkiye, 2020 başında Trablus ile Hafter’in kontrol ettiği Tobruk yönetimleri arasında ateşkes sağlanması ve siyasi çözüm yoluna dönülmesi için başta Rusya ve Almanya olmak üzere Libya’daki savaşa müdahil olan ülkelerle birlikte işbirliği yapmıştı.
Sarrac ve Hafter’in 13 Ocak’ta Moskova’da yapacakları görüşme öncesinde basına konuşan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Bizim burada Hafter’i yok saymamız da söz konusu değil. Yani şu anlamda; Hafter de Libya’da bir aktör. Ama bir meşruiyeti yok. Geçmişte Hafter tarafını da, Akile Salih’i de Türkiye’ye davet ettik,” ifadelerini kullanmıştı.
Ancak Hafter, Sarrac’ın ateşkes anlaşmasını kabul etmesine ve Rusya’nın yönlendirmesine rağmen Moskova’daki görüşmelerden çekilmişti.
Ardından 19 Ocak’ta Berlin’de düzenlenen Libya konferansında da kalıcı ateşkesten yana tavır göstermemişti.
Erdoğan’ın bugün yaptığı açıklama ise artık Ankara’nın Hafter’i yok sayma noktasına geldiğini gösteriyor.
HAFTER’İ DESTEKLEYEN ÜLKELERE UYARI
Erdoğan ve Serrac’ın mesajlarındaki bir diğer ortak unsur Hafter’e destek veren ülkelere yaptıkları uyarı oldu. Hafter, başta Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır olmak üzere birçok bölgesel güç tarafından askeri ve siyasi olarak destekleniyor. Türkiye, Fransa ve Rusya’yı da dolaylı yollarla Hafter’in yanında yer almakla suçluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu kişi ve ona askeri, mali, siyasi destek sağlayanlar, barışın önündeki en büyük engeldir. Darbeci Hafter’i destekleyerek Libya’yı kan ve gözyaşına boğanları elbette tarih yargılayacaktır” ifadelerini kullandı.
Serrac da Hafter’i destekleyenlere seslenirken, “Şu an sizler Trablus çevresinde ve surlarında ciddi anlamda yenilgiye uğradınız. Artık bundan geri durmalısınız. Elinizi yakamızdan çekin. Libyalıları kendi hallerine bırakın. Tarih sizleri asla affetmeyecektir” dedi.
PETROL VE DOĞALGAZ KAYNAKLARI
Türkiye ve Libya 27 Kasım 2019’da Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları sınırlandırmasına dair mutabakat muhtırasını imzalamışlardı. Basın toplantısında bu anlaşma da gündeme geldi.
Erdoğan, “Bu çerçevede Doğu Akdeniz’deki doğal zenginliklerden faydalanmak üzere arama ve sondaj dahil işbirliğimizi ilerletmeyi hedefliyoruz. Ayrıca Libya topraklarındaki işbirliği alanlarımızı da genişletme hususunda görüş birliğine vardık,” dedi.
Bu açıklama, Türkiye’nin hem Libya’ya ait deniz yetki alanlarında hem de Libya topraklarında petrol ve doğalgaz arama konusunda adım atmaya hazırlandığı değerlendirmelerine yol açtı.
Erdoğan, Libya’nın meşru hükümetine ve kurumlarına Türkiye’nin verdiği desteğin de artarak devam edeceğini sözlerine ekledi.
SERRAC’DAN TÜRK FİRMALARINA DAVET
Serrac Libya’nın yeniden imarı konusunda Türk şirketlerine çağrıda bulundu: “Ülkenizin ekonomik, siyasi ve bölgesel ağırlığıyla birlikte hep beraber sizlerle omuz omuza Libya’nın yeniden imarı sürecinde de Türkiye’yi ve Türk şirketlerini tekrar Libya’da görmek istiyorum.”
1970’lerin sonlarından itibaren birçok Türk şirketi, başta inşaat sektörü olmak üzere, Libya’da iş yapmıştı. 2011’de çıkan karışıklığa kadar yaklaşık 15 milyar dolarlık iş üstlenen Türk şirketleri, 2015’ten itibaren tamamen çekilmek durumunda kalmışlardı.
Birçok şirket alacağı için uluslararası mahkemelere başvurmuştu.
Devrik lider Ömer el-Beşir’in 4 milyar dolarlık malvarlığına el konuldu