Sinema yaşamın çarpıcı bir aynasıdır. İyisiyle kötüsüyle bize bizi anlatır beyaz perde. Dünya üzerindeki çocukların zor yaşamına dair Cansu Kemer’in seçtiği dokuz filmi 23 Nisan Çocuk Bayramı münasebetiyle sizlerle paylaşıyoruz.
TÜTÜNCÜ KIZ/TOBACCO GİRL(Biljana Garvanlieva) 2010
Film, ailesi Türkiye’deki azınlık topluluklardan olan ve Makedonya’da yaşayan 14 yaşındaki Mümine’nin yaşam mücadelesini konu edinmiştir. Mümine tütün bahçelerinde çalışıp evine para getirmek durumundadır bir yandan da yaşadığı dönemde bir kızın değeri olan 3000 Euro’ya satılarak evlendirilmesi söz konusudur; aksi halde toplumdan dışlanacağı baskısı ile karşı karşıya bırakılmıştır. Eğitim hayatını devam ettirmek ve ileride seveceği bir adamla evlenmek isteyen Mümine başarılı olabilecek midir?
OKULUMUZ/ OUR SCHOOL (Mona Nicoara) 2011
Irk ayrımı ve umut! Filmin ekseninde döndüğü iki temel kavramdır. Transilvanya’da bir kasaba okuluna giden 3 çingene çocuk bir projeye katılırlar. Amaçları kendilerine doğrultulan silahları yok etmektir: ilgisizlik, dar kafalılık, gelenek, ayrımcılık ve daha nicesi. Baş etme yöntemleri ise esprileri, alaycılıkları ve iyimserlikleri olacaktır. Acının ve tatlının filmini izleyeceksiniz.
AFGANİSTAN’IN DANSÇI ÇOCUKLARI/THE DANCING BOY OF AFGHANISTAN(Jamie Doran) 2010
Afganistan’da korkunç bir gelenek başgöstermektedir. Tüysüz oğlanlar olarak tabir ettikleri 10 yaşlarındaki erkek çocukları yeni ve güzel bir yaşam vaadiyle sokaklardan toplanmakta ve akılalmaz bir sektörün oyuncağı yapılmaktadır. Afganistan’ın zengin insanlarının zevkleri uğruna patronlar arasında alınıp satılmakta, dövülmekte ve tecavüze uğramaktadırlar üstelik tüm bunları yapmak için çocukları satın alanlar öncesinde onları dans ettirerek boy ve kilolarına göre aralarından seçim yapmaktadır.
VADİNİN ÜZERİNDEKİ KÖPRÜ/THE BRIDGE OVER WADI(Barak&Tomer Heymann) 2006
İsrail’in Arap kasabasında çift dilde eğitim veren bir okul açılır. Okul Yahudi ve Arap çocuklarına birarada eğitim vermeyi amaçlamaktadır. Ancak kimi aileler bu duruma karşı çıkmak için çocuklarını okuldan alırken kimileri de okulda kendi benliklerini üstün görme çabası sarfeder. Bu karmaşa ve ırk mücadelesine rağmen okul inanılmaz bir başarı yakalayacaktır.
TAHTACI FATMA(Süha Arın) 1979
Torosların yüksek bölgelerinde yaşayan bir tahtacının 12 yaşındaki kızını konu alan belgesel nadiren göz önüne getirilen bir problem olan çocuk işçiliğine atıf yapmaktadır. Zor çalışma koşulları, özlemler, korkular bir çocucğun içinde nasıl şekillenir diye merak ediyorsanız Tahtacı Fatma’nın hikayesiyle tanışmalısınız.
MİNİK SESLER/LITTLE VOİCES (Jairo Eduardo Carrillo) 2010
Bu animasyon filmde çocukların emeği var! Kolombiya’da şiddet ve karmaşa ile büyüyen 8-13 yaş arası çocukların kendi çizimlerinin canlandırıldığı eser, çocukların yaşamına ışık tutmaktadır. Böyle bir ortamda yetişen çocukların gözünden onların iç dünyalarını anlamak hayatlarının en gerçek ifadesi olacaktır.
THE BOYS OF ST. VINCENT(John N. Smith) 1992
Kanada St. Vincent yetimhanesi çocuklara karşı fiziksel, duygusal ve cinsel istismara sahne olmaktadır. İşletmeciler tarafından çocuklara çektirilen acılar 1970’lerin gerçek olaylarına değinen farklı farklı hikayeleri içinde barındırır. İstismarın belgeleri ortaya çıktığında ise birtakım siyasi ve dini gruplar halkın bunu duymasını engellemeye çalışacaktır. Filmin fragmanının bile kan dondurucu olduğu konusunda sizleri uyarıyoruz.
SAMOUNİ SOKAĞI/ SAMOUNI STREET(Tilde De Wandel) 2010
Gazze’de çok büyük bir ailenin parçası olan dört çocuğun yaşamını sergileyen çizimlerden oluşur film. İsrail Gazze’ye saldırırken Samouni ailesi 29 ferdini kaybedecektir. Mahmud, Amal, Mona ve Kanan yitip giden her canı gözleriyle görmüşlerdir.
JUST KIDS SERİSİ
Kısa filmlerden oluşan uzunca bir seriden bahsediyoruz. Türkiye de dahil dünyanın pek çok ülkesinde yaşayan ve hakları baskı altında tutulan çocukların sesi haline gelmiş filmlerdir.
VE TÜRKİYE… 700 BABİES
Cezaevlerinde anneleriyle birlikte tutuklu 700’ü aşkın çocuk ve bebeğin dramı bir kısa filmle anlatıldı. Filmde doğum yapan bir kadının yaşadığı onca sıkıntıdan sonra eline kelepçe vurularak hapse götürülüşü konu ediliyor. Guantanamo elbiseleriyle ve bebeğiyle polislerin arasında hapse götürülen yeni doğum yapmış lohusa annenin dramı gözönüne serilirken Türkiye’de her gün bir yenisi yaşanan hapishanedeki hamile kadın, anne ve çocukların dramları anlatılıyor.