Başkent Kabil’i ele geçirerek Afganistan’da yönetimi ele alan Taliban’dan peş peşe iç barışa ve kadınlara yönelik olumlu açıklamalar geliyor. Örgütün geçmişte yaptığı katliamlar ve kadınlara yönelik acımasız uygulamaları ise ülkedeki kadınları korkutuyor. Taliban yönetimi altında yaşayan kadınlar endişelerini gizleyemiyor.
BOLD ANALİZ – ABD’nin askerlerini çekeceğini açıklaması sonrası Mayıs ayında Kabil hükumetine karşı taarruz başlatan Taliban, önce kırsalda hızla ilerledi. Ardından 6 Ağustos’ta Nimruz vilayetinin merkezi Zaranc’ı aldı ve 10 gün içerisinde Kabil’e girdi.
Ülkede Taliban yönetimin başa gelmesinden en çok tedirgin olanlar ise kadınlar. 1996-2001 yılları arasında bütün Afganistan’ı yöneten Taliban’ın kadınlar üzerinde oluşturduğu travma hala çok canlı.
Taliban’ın Kabil’i aldıktan sonra yaptığı açıklamalar genelde olumlu ancak kadınlar hala tedirgin.
Açıklamaların uygulamaya ne kadar geçirileceği ve bu açıklamaların dünya kamuoyunun tepkisini dindirmeye yönelik olup olmadığını zaman gösterecek.
GENEL AF İLANI VE DEVLET MEMURLARINA İŞE DÖNÜN ÇAĞRISI
Taliban, tüm hükümet yetkililerine genel af ilan etti, tüm kamu ve özel sektör çalışanlarına ‘tam güvenle’ işlerine geri dönmesi çağırısı yaptı.
Örgütten yapılan açıklamada, “Herkes için genel af ilan edilmiştir. Bu nedenle tam bir güvenle normal rutin işlerinize geri dönmelisiniz.” denildi.
Açıklama, hükumet, Batı destekli örgütler için çalışanlarla, örneğin ABD askerlerine çevirmenlik yapanların intikam alınmasından korktuğu bir ortamda yapıldı.
TALİBAN YÖNETİCİSİ: KADINLAR HÜKUMETTE YER ALABİLMELİ
Afganistan’da denetimi ele geçiren Taliban, kadınlara da işlerine dönmeleri çağrısında bulundu ve kurulacak yönetimde kadınların da yer almasını istediklerini açıkladı.
“İslam Emirliği kadınların kurban olmasını istemiyor.” diyen örgütün kültürel işlerden sorumlu ismi İnamullah Samangani, “Kadınlar, Şeriat hukukuna göre hükümet yapısında olmalılar.” diye konuştu.
Ayrıca Samangani, “Hükümetin yapısı tam olarak net değil, ancak deneyime dayalı olarak tamamen İslami bir liderlik olmalı ve tüm taraflar (devlet işlerine) katılmalı.” ifadesini kullandı.
Örgütün ülkeyi idare ettiği 1996 ve 2001 yılları arasındaki dönemi hatırlayanlar, bu ılımlı mesajlara temkinli yaklaşıyor. Taliban 1996-2001 yılları arasında kadınların çalışmasına izin vermemişti.
KADIN SUNUCULAR, EKRANLARA GERİ DÖNDÜ
We resumed our broadcast with female anchors today.@TOLOnews #Afghanistan pic.twitter.com/YLqtJEYceL
— Miraqa Popal (@MiraqaPopal) August 17, 2021
Afganistan’ın başlıca medya kuruluşlardından Tolo News, yeniden kadın sunucuları ekrana çıkartmaya başladı.
Taliban’ın Pazar günü başkent Kabil’i ele geçirmesinden bu yana, tüm büyük Afgan haber kanallarında kadın sunucuların olmadıkları görülüyordu.
#Afghanistan National TV . pic.twitter.com/AhHgRMCMVA
— Abdulhaq Omeri (@AbdulhaqOmeri) August 16, 2021
Afgan ulusal televizyonunda da Taliban bayrağının önünde sunuculuk yapan bir erkek görülüyordu.
Our today’s morning meeting in the news room @TOLOnews
Second day of Kabul takeover by #Taliban #Afghanistan pic.twitter.com/HYrA09kQde— Miraqa Popal (@MiraqaPopal) August 17, 2021
Tolo News’un Genel Yayın Yönetmeni Miraqa Popal, Twitter’da bir kadın sunucunun bir Taliban yetkilisiyle stüdyoda canlı yaptığı röportajı yayımladı. Ayrıca başörtülü bir kadını sabah haber toplantısında gösteren bir fotoğrafı paylaştı.
Our female presenter is interviewing a Taliban media team member live in our studio @TOLOnews #Afghanistan pic.twitter.com/G6qq1KWKOH
— Miraqa Popal (@MiraqaPopal) August 17, 2021
TOLO News’te bir kadın sunucunun Taliban yetkilisiyle röportaj yaptığı da görüldü.
Women protesting against the Taliban in Kabul, asking for political and social rights.
What extraordinary bravery looks like.pic.twitter.com/C73KX8c4J5
— ian bremmer (@ianbremmer) August 17, 2021
Başkent Kabil’de bir grup kadının da biraraya gelerek ellerinde ‘Kadınları dışlamayın’ yazan pankartlarla gösteri yaptıkları belirtiliyor.
KİMSENİN EVİNE GİRMEME VE ELÇİLİK ARAÇLARINA MÜDAHALE ETMEME EMRİ
Taliban ayrıca, harekete bağlı güçlere kimsenin evine girmeme ve özellikle başkent Kabil’deki büyükelçilik araçlarına müdahale etmeme emri verildiğini belirtti.
Açıklama, Taliban kılığına giren bazı silahlı erkek gruplarının bir gün önce yağmalama olaylarına karıştığı haberleri üzerine yapıldı.
Taliban yöneticileri, mevcut kaygıların aksine, ülkedeki yabancılarla çalışanlara yönelik bir intikam eylemine girişilmeyeceğini açıkladı. Ancak buna karşın bu kişilerin kimler olduğuna dair Taliban üyeleri tarafından listeler oluşturulduğu iddia ediliyor.
KABİL YAVAŞ YAVAŞ HAREKETLENİYOR
Örgütün başkenti ele geçirmesinin ardından bankalar, devlet daireleri ve özel sektör çalışanları işlerine dönmüş değil. Birçok kişi, intikam saldırıları ve infazlar yaşanabileceği gerekçesiyle gizlenmeye devam ediyor.
Kabil’deki fırın ve eczanelerin ise yeniden açıldığı, başkent sokaklarında da geçmişe kıyasla daha çok trafik olduğu bildiriliyor.
ÇAVUŞOĞLU: ŞU ANA KADAR Kİ MESAJLARINI OLUMLU KARŞILADIK
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ürdün’ün başkenti Amman’da yaptığı açıklamada tüm taraflarla diyaloğa geçtiklerini belirterek, “Şu ana kadar Taliban’ın verdiği mesajları olumlu karşıladık. Afganistan’ın ekonomik kalkınmasını, istikrarını, barışını, huzurunu desteklemeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
KADINLAR ÖFKELİ VE ÇARESİZ
1996-2001 yılları arasında Afganistan’ı yöneten Taliban’ın o dönemde kadınlara yönelik acımasız uygulamalarının travması ise hala canlı.
Taliban’ın yeniden güç kazanması sonrası kadınlar, yaklaşık 20 yıllık mücadelelerle kazanılan özgürlükleri kaybetmekten korkuyor.
Siyasetçiler, aktivistler, sanatçılar ve bürokratlar dahil çok sayıda kadın yaşamlarının tehlikede olduğunu söylüyor.
Kadınların açıklamalarında sadece korku değil öfke ve çaresizlik de hakim.
Taliban’ın ilerleyişi sonrası televizyon röportajları ve sosyal medya aracılığıyla çağrılarını duyurmaya çalışan kadınlar, Taliban’ın beklenmedik bir hızla ülkede kontrolü ele geçirmesi karşısında şaşkınlığını ve umutsuzluğunu dile getirdi.
Kadınlar örgütün kayda değer bir direnişle karşılaşmadan teker teker vilayetleri alabilmiş olmasına tepkili.
“ŞOKTAYIM VE YAŞANANLARA İNANAMIYORUM”
BBC’ye konuşan Afganistan Eğitim Bakanı Rangina Hamidi, “Şoktayım ve yaşananlara inanmıyorum” dedi.
“Afganistan’da yaşayan her annenin, her kadının yaşadığı korkuyu hissediyorum” diyen Hamidi, şöyle devam etti:
“Yarın sabaha hayatta olacak mıyız, kestirmek çok ama çok güç. Bazı sonuçlarla yüzleşmek zorunda kalabilirim ve sanırım dünyayı biraz daha iyi bir yere dönüştürmeye çalıştığımız için ödeyeceğimiz bedel bu.”
“OTURMUŞ, GELİP ÖLDÜRMELERİNİ BEKLİYORUM”
Taliban’ın dönüşü, kadın milletvekilleri, bürokratlar ve yerel yöneticileri de kaygılandırdı.
‘I’m waiting for Taliban to come for people like me and kill me’ https://t.co/3Se2GhdvYL
— i newspaper (@theipaper) August 16, 2021
Örgütün daha önce de sık sık hedef aldığı ve ülkenin ilk kadın belediye başkanı olan Zarifa Ghafari, Taliban savaşçılarının evini basıp onu ve ailesini öldürmesinden korktuğunu belirtti.
İngiltere’de yayımlanan i News’a yaptığı açıklamada Vardak Belediye Başkanı Ghafari, “Burada oturmuş gelmelerini bekliyorum. Bana ve aileme yardım edecek kimse yok. Benim gibi insanlar için gelecekler ve beni öldürecekler. Ailemi bırakamam. Zaten nereye gideceğim ki?” diye konuştu.
27 yaşındaki genç siyasetçi, 2018’de ülkenin en genç ve ilk kadın belediye başkanı seçildikten sonra Taliban birkaç kez onu ölümle tehdit etmişti, üç kez de onu öldürme girişiminde bulunmuştu.
Toplumda ismi giderek daha fazla duyulan Zarifa Ghafari, güvenliği için Kabil’deki Savunma Bakanlığı’nda başka bir göreve atanarak, terör saldırılarında yaralanan asker ve sivillere destek çalışmalarının başına geçmişti.
Başkent Kabil’in de Taliban’ın eline geçmesi ile hükümetten üst düzey bir çok isim ülkeden gitmeyi başardı ancak Ghafari gibi kaçacak hiçbir yeri olmayan çok sayıda siyasetçi ve bürokrat var.
Taliban Sözcüsü Zabihullah Mücait’in kadınlar ve muhalif isimlerin korunacağına dair açıklamaları da endişeleri gidermiyor.
Başkent Kabil’den kaçan on binlerce kişinin başka vilayetlere kaçtığı ve ailelerin sokak ve parklarda yattığı belirtiliyor.
“Today my heart was broken into pieces,” says former Afghan lawmaker and peace negotiator @FawziaKoofi77. “After 20 years of blood and treasure, we were hoping things would be different.” pic.twitter.com/sgo0B81Bfh
— Christiane Amanpour (@camanpour) August 16, 2021
CNN’de Christiane Amanpour’un programına konuk olan eski milletvekili ve eski Meclis Başkanı Yardımcısı Fevziye Kofi de,”Bugün kalbim parçalara ayrıldı. 20 yıllık kan ve değerli günden sonra, her şeyin farklı olacağını umuyorduk” dedi.
I start my day looking at empty streets of Kabul, horrified it’s people. History repeats itself so quickly.
— Fawzia Koofi (@FawziaKoofi77) August 16, 2021
Kofi, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda da, “Güne Kabil’in boş sokaklarına bakarak başlıyorum, insanı dehşete düşürüyor. Tarih ne çabuk tekerrür ediyor.” sözleriyle başkentteki atmosferi aktardı.
KADINLARDAN YARDIM ÇAĞRISI
Ülkede yaşayan kadın sinemacılar ve sanatçılar ise sosyal medya üzerinden uluslararası topluma yardım çağrısında bulundu.
Taliban surrounded Kabul, I were to bank to get some money, they closed and evacuated;
I still cannot believe this happened, who did happen.
Please pray for us, I am calling again:
Hey ppl of the this big world, please do not be silent , they are coming to kill us. pic.twitter.com/wIytLL3ZNu
— Sahraa Karimi/ صحرا كريمي (@sahraakarimi) August 15, 2021
Yönetmen Sahra Karimi, Kabil’in Taliban’ın eline geçmesinden önce paylaştığı mektupta eğer başkent düşerse “internete ya da herhangi bir iletişim aracına erişimi olmayabileceğini” söyleyerek dünyadaki diğer yönetmen ve sanatçılardan seslerini duyurmalarını istedi.
Kabil’in örgütün eline geçmesi sonrası sosyal medya hesabından canlı olarak yayımladığı videoda Karimi’nin, “Kaçıyoruz” diyerek sokakta koştuğu görülmüştü. Karimi, daha sonra yaptığı bir video paylaşımında “Bizi öldürmeye geliyorlar” sözleriyle yaşadığı korkuyu anlatmıştı.
Karimi’nin yönettiği ve Afganistan’da kürtaj konusuna eğilen Havva, Meryem, Ayşe filmi 2019 Venedik Film Festivali’nden ödülle dönmüştü.
AFGAN KADIN GAZETECİLER HAYATLARINDAN ENDİŞE EDİYOR
Taliban’ın Afganistan’ın tamamında kontrolü ele geçirmesiyle birlikte hemcinslerinin sesi olmaya çalışan Afgan kadın gazeteciler ve aktivistler, artık kendi hayatlarından endişe ediyor.
Kadın gazeteciler, Kabil’in kontrolünün alınmasının akabinde evlerine dönmeleri gerektiğinin söylenmesinin ardından gizlenmeye başladılar.
euronews’e konuşan ve güvenlik gerekçesiyle adının açıklanmasını istemeyen bir gazeteci, “Çok ama çok üzgünüm. Afgan kadınlar için kalbimden ağlıyorum.” dedi.
“Afgan kadınlar artık özgür olamayacak, özgürlüklerini yitirecek. Taliban kadınları, gazetecileri ve sivil aktivistleri taşlayacak.”” diyen gazeteci, Örgüt yönetimi altında kadınların artık çalışamayacaklarını veya eğitim alamayacaklarının altını çizdi.
TALİBAN ONLARDAN NEFRET EDİYOR
euronews’e konuşan bir başka Afgan kadın gazeteci, Afgan meslektaşlarının öldürülmesinden korktuğunu söyleyerek “Taliban onlardan nefret ediyor çünkü onlar Afganistan’daki (geçmiş) yirmi yılın sembolleri.” değerlendirmesinde bulundu.
Bir ay önce 10 yaşındaki çocuğuyla birlikte tedavi için İran’a giden bir başka kadın gazeteci de ne yapacağını bilmediğini ve “çaresiz” hissettiğini dile getirdi.
“Gerçekten çaresiz hissediyorum… Son 20 yılda elde ettiğimiz her şeyi göz açıp kapayıncaya kadar kaybettik. Kimse bu durumu hayal bile edemezdi.” dedi.
Gazeteci, “Artık hiçbir şeyim yok. Param, evim, işim… Hiçbir şeyim yok. Her şeyden öte ülkem için endişeleniyorum.” sözleriyle yaşadığı durumu aktardı.
“KADINLAR, TALİBAN GÖTÜRMESİN DİYE ÇATILARDAN ATLIYOR
Kayseri’deki Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’nden Zakira Hekmat, Afganistan’da kadınların “Bizi Taliban götürmesin, bu ölüm daha şereflidir” diyerek intihar ettiğini ifade etti.
DW Türkçe’ye konuşan Hekmat, Taliban yönetimi altında kız çocukları ve kadınlar için yaşamanın ölüm demek olduğunu ifade ediyor.
“Birçok kadın, ‘Bizi Taliban götürmesin, bu ölüm daha şereflidir’ diyerek çatıdan kendisini attı”
“Lütfen Afganistan’ı yalnız bırakmayın. Suçumuz #Afganistan‘da doğmak mı?”
Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği kurucusu DW Haber’e konuştuhttps://t.co/lVA8BImmyg pic.twitter.com/eteVPsXMmC
— DW Türkçe (@dw_turkce) August 16, 2021
Hekmat, “Durum o kadar kötü ki… Biz onu gördük, çok eski zamanlarda gördük Afganistan’da. Kadınlar evden çıkamıyordu. Kız çocuklarının okulları yoktu. Şu an onlar için sadece ölüm diye düşünebiliyorum… Şu an tüm Afganistan halkı tedirginlik içerisinde. Özellikle de kadınlar. Sosyal medyayı takip ediyorum. Orada tanıdığım aktivistler, kadın hakları alanında çalışan kişiler, gazeteciler, hepsi tedirgin. Çoğu ağlayarak dün “Bugün iş yerimizde son günümüz” diye WhatsApp’ta ya da Facebook sayfalarında son durumlarını paylaşıyordu. Yaşananların çoğu şu an basında çıkmıyor. Birçok kadın intihar etti maalesef Afganistan’da. “Bizi Taliban götürmesin, bu ölüm daha şereflidir bizim için” diyerek çatılardan atladılar.”
KADINLAR SON 20 YILDA NE KAZANDI? NELERİ KAYBEDECEKLER
Peki Taliban öncesi ve sonrası kadınların ve kız çocuklarının toplumsal hayatta konumları nasıl değişti? Taliban’ın dönüşüyle riske atılan özgürlük ve kazanımlar hangileri?
1990’lı yıllarda Taliban’ın kanunları altında kadınlara ve ve kız çocuklarına sıkı yasaklar getirilmişti.
Taliban 1996’da başkent Kabil’i ele geçirdi ve ardından hızla kadınların günlük hayatta özgürlük alanını daralttı.
Kadınların yanında bir erkek olmadan ve tamamen örtünmeden evden çıkması, siyasete atılması ya da kamusal alanda konuşması yasaklandı. Sağlık çalışanlarının tamamen erkeklerden oluşması nedeniyle yanında bir erkek olmadan kadınların sağlık hizmetlerine erişmeleri de mümkün değildi.
Kadınlar, Taliban’ın yasaları uyarınca günlük hayatta her alanda acımasız cezalarla karşı karşıya kalıyordu.
Burkasının altında vücutlarının en ufak bir kısmı görünse dahi kadınlar sokak ortasında kırbaçlanabiliyor, okula gitmek isteyen bir kız çocuk dayak cezası alabiliyordu. Zina ile suçlanan kadınlara verilen ceza ise sokak ortasında taşlanmaktı. Taliban savaşçıları 1996’da oje süren bir kadının baş parmağının ucunu kesmişti.
Kadınlar ve kız çocuklara yönelik şiddet ve cinsel istismar da çok yaygındı.
ABD’nin işgali sonrası 2001’in sonuna gelmeden Taliban artık ülkede gücünü kaybetti ve bunu takip eden yıllarda kadınların günlük yaşamında bazı özgürlüklerin önü açıldı.
Burka zorunluluğunun kalkması ile Taliban ve diğer muhafazakar grupların kısmen kontrolü devam ettirdiği yerler dışında kadınların tamamen örtünmeden sokağa çıkması mümkün oldu.
Okullar yeniden kız çocuklarına kapılarını açtı.
İŞ HAYATINA KATILIM
Kadın-erkek eşitliği kapsamında yasal değişikliklere gidildi. 2003’te kadınların hakları Anayasa’da güvence altına alınırken, 2009’da Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele kanunu getirildi.
Kadınlar çalışma hayatı ve siyasette de daha görünür oldu.
Afganistan’da çalışma yasağının kalmasıyla, kadınların iş hayatına katılımı arttı.
Daha sonraki süreçte kadınlar emniyet ve orduda işe alınmaya başladı.
Bakanlıklar, büyükelçilikler ve valiliklerde üst düzey pozisyonlara yükselen Afgan kadınlar, ülkenin geleceği için kritik meselelerde söz sahibi olmaya başladı. Son olarak Fawzia Koofi, Afgan hükümetinin Taliban ile barış müzakerelerinde aktif rol aldı.
Dünya Bankası verilerine göre, 2020 itibarıyla Afganistan Meclisi’nde kadın milletvekillerinin oranı yüzde 27.
KIZ ÇOCUKLARIN EĞİTİMİ
Taliban’ın iktidardan uzaklaştırılması sonrası Afganistan’da en büyük ilerleme eğitimde kaydedildi.
Kız çocukların eğitime katılımında da hızlı bir artış görüldü.
Taliban yönetimi altında 2001 yılında okula giden kız çocukların sayısı sıfır iken, okula kayıtlı yalnızca bir milyon erkek çocuk vardı. Dünya Bankası verilerine göre 2012’ye gelmeden okula giden kız çocukların sayısı 3 milyona çıktı, okula kayıtlı kız ve erkek çocukların toplam sayısı da 7.8 milyon oldu.
Ancak ilkokuldan sonra okula devam eden kız çocukların sayısı hala çok sınırlı.
Bitmek bilmeyen çatışmalar ve ülkenin sert iklimi ve zorlu coğrafyasının yanında, yoksulluk ve kültürel unsurların da etkisiyle özellikle kırsal bölgelerde kız çocukların eğitime erişiminde yaşanan zorluklar devam ediyor.
BM Çocuklara Yardım Fonu’nun (UNICEF) geçen yıl yayımladığı rapora göre devam eden silahlı çatışmaların da etkisiyle okul çağındaki çocukların üçte biri (yaklaşık 3,7 milyon çocuk) okula gidemiyor. Bu rakamın yüzde 60’ını da kız çocuklar oluşturuyor.
Kız çocukların erken yaşta evlendirilmesi ve kızların toplumdaki konumuna yönelik bazı kültürel normlar da bu ilerlemeyi yavaşlattı.
UNICEF verilerine göre ülkede 15 yaşından önce evlenen kız çocukların oranı yüzde 17.
Afganistan yüzde 43 ile halen dünyada okur yazarlık oranının en düşük olduğu ülkelerden biri ve bu alandaki cinsiyet ayrımı aşılabilmiş değil.
Dünya Bankası verilerine göre, erkekler için yüzde 55 olan okur yazarlık oranı, kadınlar için yüzde 30.
Afganistan, tüm bu kazanımlara rağmen 2011’de kadınlar için “dünyadaki en tehlikeli” ülke unvanını aldı.
Afganistan’da kadına yönelik şiddet de son derece yaygın.
BM’nin 2015’te yayımlanan bir raporu, ülkede yaşayan kadınların yüzde 90’ının en az bir tür aile için şiddete, yüzde 17’sinin cinsel şiddete, yüzde 52’sinin de fiziksel şiddete maruz kaldığını ortaya koydu.
Afgan hükümetinin 2014’te yayımlanan verileri de intihar vakalarının yüzde 80’inin kadınların teşebbüsüyle gerçekleştiğini gösteriyor. Afganistan, kadın intiharlarının erkeklerininkine oranla daha yüksek olduğu çok az ülkeden biri.
“AFGAN KADINLARIN 20 YILLIK KAZANIMLARI HAVAYA UÇTU”
Büyük ilgi gören ve filme de çekilen Kite Runner (Uçurtma Avcısı) romanının yazarı Halid Hüseyni, Afgan kadınlarının son 20 yılda elde ettiği kazanımların “havaya uçtuğunu” söyledi.
Kabil’de dünyaya gelen Afgan asıllı Amerikalı yazar BBC 4 Radyosu’na yaptığı açıklamada ‘son 20 yıl zorlu olsa da, yanlış adımlar ve trajedilerle dolu olsa da, Afganistan’da ilerleme sağlandığının da bir gerçek olduğunu’ belirtti.
Hüseyni, kadınların Afgan Parlamentosu’na girebilmelerinin, emniyet müdürü olabilmelerinin, işgücüne katılabilmelerinin ve ülke genelinde kız çocuklarının okula gidebilmelerinini, milyonlarca Afgan’ın yaşamını iyeleştirdiğini söyledi.
Hüseyni “Şimdi bunların hepsi havaya gitti ve bu kazanımların kalıcı olup olmayacağını zaman gösterecek” dedi.