Gezi davasında çıkan kararlara uluslararası toplum sert tepki gösterdi. ABD, Almanya, Avrupa Parlamentosu ve uluslararası hak örgütlerinden yapılan açıklamalarda kararların hukuki değil siyasi olduğuna vurgu yapıldı. HRW, “Karar mahkemede değil sarayda alındı” açıklamasını yaptı.
BOLD – Gezi davasında yargılamaya katılan tüm sanıkların mahkum edilmesi ve işadamı Osman Kavala’nın ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması uluslararası toplumdan yoğun tepki aldı. ABD Dışişleri Bakanlığı, kararı kınarken, Avrupa Parlamentosu ve uluslararası hak örgütlerinden de sert açıklamalar geldi.
Davada iş insanı Osman Kavala “cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı.
Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater, Hakan Altınay, Mine Özerden, Can Atalay, Tayfun Kahraman ve Yiğit Ali Ekmekçi’ye de 18’er yıl hapis cezası verilmişti.
ABD: DERİN BİR RAHATSIZLIK VE HAYAL KIRIKLIĞI
ABD Dışişleri Bakanlığı, Gezi Parkı davasında Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının “derin bir rahatsızlık ve hayal kırıklığı yarattığını” söyledi.
Bakanlıktan yapılan yazılı açıklamada “Kavala’nın adil olmayan bir şekilde hüküm giymesi insan hakları, temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğüyle bağdaşmıyor. Türkiye’yi Osman Kavala’yı serbest bırakmaya davet ediyoruz. Türkiye’de sivil toplumun, medyanın, siyaset ve ekonomi alanındaki liderlerin yargı tarafından taciz edilmesinden büyük endişe duyuyoruz” ifadeleri yer aldı.
ALMANYA: DERHAL TAHLİYE EDİLMELİ
Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da Osman Kavala’nın “Derhal tahliye edilmesi gerektiğini” ifade eden bir açıklama yaptı.
Baerbock, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin daha önce bu yönde verdiği kararı hatırlattı ve Türkiye’nin de bu karara uyması gerektiğini söyledi.
ROTH: SAÇMA VE HER AÇIDAN DAYANAKSIZ
Almanya Kültür Bakanı Claudia Roth da, söz konusu kararı “saçma” ve “her açıdan dayanaksız” diye nitelendirerek bunun siyasi bir karar olduğunun açıkça görüldüğünü belirtti.
Staatsministerin #Roth zeigt sich bestürzt über das Urteil gegen Osman #Kavala: „Dieses offenkundig politisch motivierte Urteil ist eine Mischung aus persönlicher Rache an Osman Kavala und einer Kampfansage an jegliche Formen einer möglichen Kultur der Demokratie in der Türkei.“ pic.twitter.com/D8IGYDnBq6
— BKM Kultur & Medien (@BundesKultur) April 25, 2022
Kararı “Osman Kavala’ya karşı kişisel intikam ile Türkiye’de olası bir demokrasi kültürüne yönelik bir savaş ilanı” olarak değerlendiren Roth, yargının kararıyla birlikte, “Osman Kavala’nın, Türkiye’deki demokrasi kültürü ve Türk sivil toplumu adına cezaevinde bulunduğunun tescillendiğini” belirtti.
ÖZDEMİR: TÜRK ADALETİ BİTMİŞTİR
Almanya’da iktidar ortağı Yeşiller partili Tarım Bakanı Cem Özdemir de Kavala kararına sert tepki gösterdi. Özdemir, Osman Kavala ve Gezi davasındaki diğer sanıklar hakkında verilen kararın tamamen yalan ve komplo teorilerine dayandığını belirterek, “Eşi benzeri olmayan bir siyasi gösteri duruşmasını gözlemlemek zorunda kaldık. Türk adaleti bitmiştir” ifadelerini kullandı.
HRW: KARAR MAHKEMEDE DEĞİL SARAYDA ALINDI
Uluslararası Af Örgütü adına açıklama yapan Avrupa Direktörü Nils Muiznieks, temelsiz suçlamalar için delil gösterilemediğini söyledi ve davayı bir müthiş bir adalet komedisi olarak tanımladı.
Muiznieks, “Adil olmayan bu karar Gezi davasının, bağımsız sesleri susturmak amacıyla açıldığını gösteriyor” dedi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) Türkiye temsilcisi Emma Sinclair-Webb ise mahkeme kararının Avrupa Konseyi kararlarına açık bir aykırılık olduğunu söyledi.
Sinclair-Webb “Bu şok edici. Kararın mahkemede değil sarayda alındığını düşünüyorum. Başından sonuna kadar siyasi bir davaydı. Ortada bir kanıt da olmadığı için düzmece bir davaydı” dedi.
AP: BUGÜN ÜZÜCÜ BİR GÜN
Avrupa Parlamentosu Türkiye Raportörü Nacho Sanchez Amor ve AB-Türkiye Parlamento Delegasyonu Başkanı Sergey Lagodinsky de yayınladıkları ortak açıklamada, “İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nin bu üzücü kararı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kararlarına açıkça hor görüyor ve Avrupa Konseyi’nde devam eden ihlal prosedürleri bakımından da kesinlikle sonuçları olacaktır” ifadelerini kullandı.
Amor ve Lagodinsky, “Bugün sadece onlar için değil, aynı zamanda Türkiye’de temel hakları ve hukukun üstünlüğünü her gün savunanlar ve ülkenin AB’ye yaklaştığını görmek isteyen herkes için de çok üzücü bir gün. Açıkçası bunu yapmanın yolu bu değil” dedi.
AVRUPA KONSEYİ, TÜRKİYE HAKKINDA İHLAL PROSEDÜRÜ BAŞLATMIŞTI
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Şubat ayı başında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından alınan “derhal serbest bırakılması” kararına rağmen, işadamı Osman Kavala’yı hapiste tutmaya devam eden Türkiye aleyhinde “ihlal prosedürü” için düğmeye basmıştı.
Avrupa Konseyi’nin icra organı 47 üyeli Bakanlar Komitesi, Strazburg’daki toplantısında oy çokluğuyla, “Osman Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine” dair ara karar almıştı. Komite, AİHM’den, Osman Kavala kararının uygulanıp uygulanmadığını “resmen tespit ederek komiteyi bilgilendirmesini” istemişti.
47 üyeli Avrupa Konseyi’nin başlattığı ihlal süreci, Türkiye’nin oy hakkı veya Konsey üyeliğinin askıya alınmasıyla sonuçlanabilir.
Sedat Peker’in açıklamaları ile yıpranan Soylu, Meclis’teki şovla kaybettiği itibarını arıyor