Türkiye, önümüzdeki yıl Haziran ayında sandık başına gidecek. AKP-MHP koalisyonunun Mart ayında meclisten geçirdiği, milletvekili hesabı ve dağılımı ile seçim barajını düşüren yasa değişikliği Anayasaya göre en az bir yıl sonra uygulanabileceği için, ‘baskın seçim’ senaryosu şimdilik zayıflamış gözüküyor. Ülkenin bir numaralı gündem maddesi yüksek enflasyon. Sıradan vatandaş hayat pahalılığını iliklerine kadar hissediyor. Girdiği hemen her seçimden zaferle çıkmayı başaran Erdoğan için tehlike çanları çalıyor. Erdoğan, iktidara geldiği 2002’den bu yana, yaşadığı tüm derin buhranlarda, kendisine bir ‘imdat kolu’ bulmayı başardı. Bu kâh CHP oldu kâh cemaat. Kimi zaman MHP attı can simidini…
BERK YILDIRIM
BOLD ANALİZ– Türkiye, önümüzdeki yıl Haziran ayında sandık başına gidecek. AKP-MHP koalisyonunun Mart ayında meclisten geçirdiği, milletvekili hesabı ve dağılımı ile seçim barajını düşüren yasa değişikliği Anayasaya göre en az bir yıl sonra uygulanabileceği için, ‘baskın seçim’ senaryosu şimdilik zayıflamış gözüküyor. Ülkenin bir numaralı gündem maddesi yüksek enflasyon. Sıradan vatandaş hayat pahalılığını iliklerine kadar hissediyor. Girdiği hemen her seçimden zaferle çıkmayı başaran Erdoğan için tehlike çanları çalıyor. Erdoğan, iktidara geldiği 2002’den bu yana, yaşadığı tüm derin buhranlarda, kendisine bir ‘imdat kolu’ bulmayı başardı. Bu kâh CHP oldu kâh cemaat. Kimi zaman MHP attı can simidini, kimi zaman Ergenekon yardım elini uzattı. Erdoğan, hem toplumsal hem siyasi hem de bürokratik dengeleri kendi lehine kullanmayı bildi. Peki bu kez Erdoğan’ı kim kurtaracak?
BAŞBAKANLIK YOLUNU DENİZ BAYKAL AÇTI
AKP, 2002 genel seçimlerinde tek başına iktidara geldi. Ancak Tayyip Erdoğan siyasî yasaklıydı. Milletvekili olamamış, meclise girememişti. ABD’de Beyaz Saray’da ağırlanıyordu fakat Ankara’da başbakanlık koltuğuna oturamıyordu. O dönemki Hürriyet Gazetesi’nin manşetinde söylediği gibi ‘muhtar bile olamaz’dı. İşte bu süreçte devreye zamanın CHP Genel Başkanı Deniz Baykal girdi. İki lider baş başa görüştü ve Erdoğan’ın yasağının kalkması konusunda mutabakata vardı. CHP’nin desteğiyle hazırlanan yasa değişikli sonrasında, Erdoğan’ın milletvekili seçilmesinin önündeki engel kalkmış oldu. Seçimler yapılmıştı, Erdoğan nasıl milletvekili seçilecekti? Bu noktada devreye Yüksek Seçim Kurulu (YSK) girdi. YSK, Siirt’in bir köyünde Sandık kurullarının oluşturulmamasını gerekçe göstererek, bu şehirdeki seçimleri iptal etti. Erdoğan da yenilenen seçimde Siirt milletvekili olarak meclisteki yerini aldı. Emanetçi Başbakan Abdullah Gül koltuğu Erdoğan’a devretti.
DARBE PLANLARINDAN NASIL KURTULDU
Ayışığı, Sarıkız, Balyoz… Yeni nesil için pek bir şey ifade etmeyen kelimeler… AKP iktidara geldikten hemen sonra ulusalcı kadrolar düğmeye bastı. Bir anda her tarafta kuvay-ı milliye dernekleri türemeye başladı. Vatan tehlikedeydi ve tehdidin geldiği adres belliydi: AKP. Türk Silahlı Kuvvetleri hareketliydi. Ulusalcı cenahın hazırladığı darbe plânları, bazı bürokratların ve medyanın desteğiyle akamete uğratıldı. Bu ülke, eski Deniz Kuvetleri Komutanı Özden Örnek’in günlüklerinde, komutanların nasıl darbe hazırlığı yaptıklarını okudu, balyoz harekât plânıyla memlekete ‘nasıl çöküleceğinin’ ses kayıtlarını dinledi.
Erdoğan öncesinde ve sonrasında bu mücadelede iktidarını zorla devretmek zorunda kalabilirdi. Ancak uyanık davrandı ve o dönem, Avrupa Birliğine üyeliği, demokrasiyi, adaleti, temiz toplumu dilinden düşürmedi. Hal böyle olunca Türkiye’nin yaşanacak bir ülke olması hayalini kuranlar canını dişine taktı ve karanlık yapılar bir bir deşifre oldu. Demokrat aydınlar, bugün KHK’larla hayatı alt üst olan bürokratlar, Gülen hareketi ve liberaller destek verdi. Sonuç olarak Erdoğan’ın ayağına taş değmeden mıntıka temizliği yapıldı. Partililerin bile onlar kadar emek vermediği günlerde AKP yoluna devam ederken Erdoğan ise deyim yerindeyse ipten alınmıştı.
MHP YARDIMA KOŞTU KRİZ ÇÖZÜLDÜ
27 Nisan 2007’de Cumhurbaşkanlığı seçimin ilk tur oylaması yapıldı. Gül, 361 vekilden 357’sinin oyunu alırken, CHP de soluğu Anayasa Mahkemesi’nde aldı. Daha önce hiçbir Köşk seçiminde aranmayan şart, Gül için dayatılmaya çalışıldı. CHP’nin iddiasına göre seçimin yapılabilmesi için 367 vekil TBMM’de olmalıydı. Asıl bomba ise gece yarısı patladı. Genelkurmay Başkanlığı, Türk siyaset tarihine e-muhtıra olarak geçen ve internet sitesinden yayımlanan bildiride, Cumhurbaşkanlığı seçimine doğrudan müdahale etti. Askere göre rejim tehlikedeydi ve ordu üzerine düşeni yapmaya tereddüt etmeyecekti. Anayasa Mahkemesi görevini yaptı, Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmesiyle ilgili toplantı yeter sayısının 367 olduğunu savunarak, birinci tur oylamayı iptal etti. AKP erken seçime gitti ve ezici bir çoğunlukla iktidarını pekiştirdi. Düğümü MHP çözdü. Meclisin kilit partisi MHP, Köşk seçimlerini çıkmaza sokan ‘367’ krizine son verdi. MHP lideri Devlet Bahçeli, AKP’nin adayı kim olursa olsun Meclis’teki oylamaya katılacaklarını ilan etti. Bahçeli, “AKP, milletin iradesiyle ye-niden iktidar oldu. Cumhurbaşkanlığına istediği kişiyi seçebilir. Biz toplantı yeter sayısı için Genel Kurul’da bulunuruz.” dedi. Böylece Bahçeli, Gül’e Çankaya’nın kapılarını da ardına kadar açtı ve Erdoğan’ı da büyük bir krizden kurtardı.
SIRA ULUSALCILARDA
2013’in sonunda, 17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonları Erdoğan’ı köşeye sıkıştırdı. Ortaya saçılan belgeler ve ses kayıtları, bizzat Erdoğan’ın yönettiği büyük bir yolsuzluk çarkını ifşa ediyordu. Denize düşmüştü Erdoğan, yılan da ulusalcılardı. Erdoğan, ulusalcıların darbeciliğini görmezden geldi, onlar da Erdoğan’ın yolsuzluklarına göz yumdular. Yeni kurulan bu kutsal ittifak, Emniyet başta olmak üzere devlet kadrolarında eşi benzeri görülmemiş bir tasfiyeye gitti.
MHP YENİ KOLTIK DEĞNEĞİ
2015 genel seçimlerinde AKP yüzde 40,8 oy alarak tek başına hükümeti kuracak çoğunluğu sağlayamadı. Dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu, CHP’yle koalisyon kurmak istiyordu. Fakat Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin desteğiyle ülkeyi erken seçime götürdü. O süreçte TSK ile terör örgütü PKK arasında çatışmalar çıktı. Ayrıca Ankara’da düzenlenen barış mitingine IŞİD saldırısı oldu ve 102 kişi hayatını kaybetti. İşte böyle bir atmosferde Erdoğan, “Kaosu ancak ben çözebilirim” mesajını verdi ve sadece beş ay sonra yapılan yeni seçimde, partisinin oyu yüzde 40,8’den yüzde 49,5’e yükseltmeyi başardı. 15 Temmuz darbe girişimin ardından kurulan tek adam rejimini yasal kılıfa büründürecek başkanlık sistemi için yine en büyük destek MHP’den geldi.
AKŞENER DE MODAYA UYDU
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Erdoğan’ın karşısında şansı olan tek isim Abdullah Gül’dü. 11. Cumhurbaşkanı, Millet İttifakı’nın çatı adayı olarak seçimlere girmeyi kabul etti. Erdoğan o kadar telaşa kapıldı ki dönemin Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın’ı askerî helikopterle Gül’ün evine gönderdi. Bu ikili Gül’e ‘vazgeç’ mesajı getirmişti fakat elleri boş döndüler. Gül aday olmaya hazırlanırken, bu kez devreye İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener girdi. Gül’ün adaylığını veto etti ve böylece Erdoğan’ın önündeki en büyük engeli kaldırmış oldu. Bu zamana kadar itirazın İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’den geldiği anlatıldı. Hala da öyle biliniyor. Ancak itirazı yapan o dönem İYİ Parti’nin ikinci lideri konumundaki Koray Aydın’dı. Koray Aydın, Gül’ün adaylığını veto etti ve siyaset sahnesinde yeni palazlanan İyi Parti için dağılmayla sonuçlanacak hamlelerle tehdit etti Akşener’i. Meral Akşener de kabul etmek zorunda kaldı. Sonuç olarak muhalefet ortak aday çıkaramadı ve böylece Erdoğan’ın önündeki en büyük engel kalkmış oldu.
SIRADA KİM VAR
Erdoğan bir kez daha zorda. Ekonomi çöküşün eşiğinde. AKP ve MHP’deki oy kaybı sürüyor. Ulusalcı dostlarıyla da zaman zaman sorunlar yaşayan Erdoğan, Batı’ya göz kırpıyor. Yine bir el devreye girip Erdoğan’ı sahil-i selâmete mi çıkaracak yoksa Cumhurbaşkanı 2023 seçimlerinde koltuğuna veda mı edecek? Tehlike çanları hiç olmadığı kadar kuvvetli çalarken, Erdoğan yeni kurtarıcısını bekliyor.
Ümit Özdağ, sözlerini düzeltti: Zafer Partisi Erdoğan’ı desteklemez