BOLD – NATO esasen Kuzey Atlantik ve Avrupa’yı kapsayan (Sovyet istilasına karşı) bir savunma örgütü. Fakat Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra örgütün görev tanımında değişiklikler oldu. 2010 yılına gelindiğinde Rusya örgütün “muhtemel müttefiki” konumundaydı. Tam da NATO’nun varlığının gerekliliği sorgulanmaya başladığında Rusya’nın Ukrayna saldırısı gerçekleşti. Bu bir kez daha NATO’nun önemini ortaya koyarken örgütün stratejisini güncelleme ihtiyacını göz önüne serdi.
ÇİN TEHDİT OLARAK YER ALDI
28-29 Haziran 2022’de Madrid’de toplanan liderler iklim değişikliğinden, siber güvenliğe kadar pek çok alanda yeni bir stratejik konsept belirledi. Ukrayna’ya yapılacak yardımlar, Doğu Avrupa’daki NATO güvenlik kuvvetlerinin konumu ve gücü kararlaştırıldı. Rusya tekrar NATO için “en önemli ve doğrudan tehdit” olarak kabul edildi. Fakat bu kez Rusya ile beraber Çin’de strateji belgesinde “tehdit” olarak yerini aldı.
NÜKLEER SİLAH TEHDİTİ ARTIYOR
NATO üyeleri arasında Çin ile ilgili strateji belgesine kadar bir fikir birliği yoktu. ABD Çin’in Pasifik’te doğrudan tehdit olarak görülmesini isterken, bazı üyeler örgütün Çin’i hedef olarak karşısına almamasını istiyor, diğer bazıları ise örgütün sorumluluk sahasına Çin’in faaliyetlerinin girmediğini ifade ediyordu.
NATO zirvesinde konuşan Genel Sekreter Jens Stoltenberg “Şimdi bir stratejik rekabet çağıyla karşı karşıyayız… Çin, nükleer silahlar da dahil olmak üzere gücünü önemli ölçüde artırıyor ve Tayvan da dahil olmak üzere komşularına zorbalık yapıyor”, “Çin bizim düşmanımız değil, ancak temsil ettiği ciddi zorluklar konusunda net olmalıyız” dedi.
DEĞERLERİMİZE VE ÇIKARLARIMIZA AYKIRI
Belgenin Stratejik Çevre kısmında Çin’in faaliyetleri şu şekilde tanımlandı (madde 13): Çin’in hırslı ve zorlayıcı politikaları çıkarlarımıza, güvenliğimize ve değerlerimize meydan okuyor. Çin, küresel etkisini ve gücünü artırmak için geniş bir yelpazede siyasi, ekonomik ve askeri araçlar kullanırken, stratejisi, niyetleri ve askeri birikimi belirsizliğini koruyor. Çin’in kötü niyetli hibrit ve siber operasyonları, çatışmacı söylemi ve dezenformasyonu Müttefikleri hedef alıyor ve İttifak güvenliğine zarar veriyor. Çin, kilit teknolojik ve endüstriyel sektörleri, kritik altyapıyı ve stratejik malzemeleri ve tedarik zincirlerini kontrol etmeye çalışıyor. Ekonomik gücünü stratejik bağımlılıklar yaratmak ve etkisini artırmak için kullanıyor. Uzay, siber ve denizcilik alanları da dahil olmak üzere, uluslararası düzeni yıkmaya çalışıyor. Çin ile Rusya arasında derinleşen stratejik ortaklık ve uluslararası düzeni bozmaya yönelik karşılıklı girişimler, değerlerimize ve çıkarlarımıza aykırıdır.
Ayrıca belgenin NATO’nun Temel Görevleri Kısmında (ortak güvenlik madde 45)
“Hint-Pasifik’teki gelişmelerin Avrupa-Atlantik güvenliğini doğrudan etkileyebileceği düşünüldüğünde, bu bölge NATO için önemlidir… Hint-Pasifik’teki yeni ve mevcut müttefiklerle diyalog ve işbirliğini güçlendireceğiz” İfadesi yer aldı.
Belgenin 55’inci maddesinde ise Çin uluslararası alanda sistemik bir sorun olarak tamımlandı: “Çin’in belirtilen hırsları ve iddialı davranışları, kurallara dayalı uluslararası düzene ve ittifak güvenliğiyle ilgili alanlara yönelik sistemik sorun sunuyor.”
2. STRATEJİK REKABET SAHASI
NATO, Hint-Pasifik bölgesine daha fazla odaklanmak maksadıyla zirveye Avustralya, Güney Kore, Japonya ve Yeni Zelanda liderlerini de davet etti. Avustralya Başbakanı Anthony Albanese konuşmasında Hint-Pasifik bölgesini, Doğu Avrupa’dan sonra “demokrasiler ile otokrasiler arasındaki 2’nci stratejik rekabet sahası” olarak tanımladı. Albanese ayrıca Pekin ile Moskova arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesinin tüm demokratik ülkeler için bir risk oluşturduğunu vurguladı.
ÇİN’DEN TEPKİ
Çin Dışişleri Bakanı Zhao Lijian Yayınlanan belge ile ilgili “Çin bağımsız, barışçıl bir dış politika izliyor. Diğer ülkelerin içişlerine karışmıyor veya ideolojisini yaymaya çalışmıyor. Uzun vadeli ekonomik zorlama veya tek taraflı yaptırımları daha az uyguluyor. Çin nasıl ‘sistemik bir sorun’ olarak etiketlenebilir?” dedi. “NATO’yu Çin’e karşı yanlış ve kışkırtıcı ifadeler yaymayı derhal durdurmaya çağırıyoruz” diyen Zhao, NATO’nun “Avrupa’ya zarar verdikten sonra Asya’ya ve tüm dünyaya zarar vermeye çalışmaktan vazgeçmesi gerektiğini” de sözlerine ekledi.