BOLD ANALİZ – Türkiye’de gelir dağılımındaki adaletsizlik ise her geçen gün artıyor. Resmi verilere göre zengin daha zengin olurken, fakir daha fakir hale gelmiş durumda.
ZENGİNLER PASTANIN YÜZDE 48’İNİ YİYOR
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2022 yılına ilişkin ‘Gelir Dağılımı İstatistikleri’ verilerine göre en yüksek eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 1,3 puan artarak yüzde 48’e çıktı.
FAKİRLERİN MİLLİ GELİRDEN ALDIĞI PAY DÜŞTÜ
En düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,1 puan azalarak yüzde 6’ya gerilemiş durumda. Türkiye’de yıllık ortalama hane halkı kullanılabilir geliri yüzde 28,3 artarak 2022 yılı anket sonuçlarına göre 98 bin 416 TL oldu. Ancak aynı dönemde Türkiye genelinde enflasyon oranları yüzde 70-80 (resmi verilere göre) bandında olduğu için gelir artsa da vatandaş daha fakir hale gelmiş durumda.
Gelir Dağılımı İstatistiklerinin hesaplandığı Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2022 yılı sonuçlarına ilişkin gelir bilgileri, bir önceki takvim yılı olan 2021 yılını referans alıyor. Gelir hesaplamalarında hane halkı gelirleri, hane halkı büyüklüğü ve kompozisyonu dikkate alınarak eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert gelirine dönüştürülüyor.
GELİR DAĞILIMINDAKİ EŞİTSİZLİK ARTIYOR
Gelir dağılımı eşitsizliğinin ölçümünde Gini katsayısı referans alınıyor. Kat sayı sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça ise gelir dağılımında bozulmayı ifade ediyor. En son yapılan araştırma sonuçlarına göre Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,014 puan artış ile 0,415 olarak tahmin edildi. Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,487, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,423 olarak tahmin edildi.
HANE HALKI KULLANILABİLİR GELİRİ HESAPLANIYOR
Gini katsayısı hesabında hanenin ve fertlerin elde ettiği yıllık gelirlerin toplamından, gelir referans döneminde ödenen vergiler ve diğer hane veya kişilere yapılan düzenli transferler düşüldükten sonra bulunan hane halkı kullanılabilir geliri kullanılıyor. Daha önceki yıllarda eşdeğer hane halkı kullanılabilir fert geliri üzerinden hesaplanan Gini katsayısı; yapılan sosyal transferlerin gelir dağılımı üzerindeki etkisini görmek amacıyla tüm sosyal yardımlar hariç ve emekli ve dul-yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transferler hariç tutularak iki farklı yöntemle de ayrıca hesaplandı.
SOSYAL TRANSFERLER GELİRDE BELİRLEYİCİ
TÜİK verilerine göre toplam gelir içerisinde en yüksek payı, yüzde 46,2 ile bir önceki yıla göre 0,9 puan azalan maaş ve ücret geliri aldı. İkinci sırayı yüzde 21 ile önceki yıla göre 3,5 puan artan müteşebbis geliri alırken üçüncü sırayı yüzde 20,2 ile önceki yıla göre 3,7 puanlık azalış gösteren sosyal transfer geliri oluşturdu. Tarım gelirinin müteşebbis geliri içindeki payı yüzde 19,8 olurken, emekli ve dul-yetim aylıklarının sosyal transferler içindeki payı ise yüzde 89,8 olarak gerçekleşti. En yüksek yıllık ortalama esas iş geliri 87 bin 451 TL ile yükseköğretim mezunlarının oldu. Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla yükseköğretim mezunlarında 87 bin 451 TL, lise ve dengi okul mezunlarında 62 bin 835 TL, lise altı eğitimlilerde 46 bin 916 TL, bir okul bitirmeyenlerde 34 bin 755 TL ve okur-yazar olmayan fertlerde 25 bin 406 TL olarak hesaplandı.
AFRİKA ÜLKELERİNDEN MEDET UMMAK
Büyüme, enflasyon, faiz, ihracat ve bütçe kalemlerinde yaşanan artış ekonominin rotasını olumsuz yönde etkiliyor. Özellikle bütçe gelirlerinde yaşanan daralma ülkeleri yeni kaynak arayışlarına zorluyor. Türkiye’de bu kapsamda uluslar arası arenada ticaret yaptığı ülkelerin sayısını her geçen gün artırmanın hesaplarını yapıyor. Son dönemde ön plana çıkan ülkelerin ise daha çok Afrika coğrafyasından olması dikkat çekiyor. Bu kapsamda Türk ve Afrikalı girişimcilerin ticari faaliyetlerini desteklemek amacıyla vergisel problemlerin en aza indirilmesi yönelik çalışmalar artırılıyor. Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından ise diğer ülkelerin gelir idareleriyle ve uluslar arası kurum ve kuruluşlarıyla işbirliğine gidiliyor. GİB verilerine göre Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmaları (ÇVÖA) kapsamında geçen yıl Gana, Uruguay ve Kamerun ile müzakere gerçekleştirildi. Bunun yanı sıra Sri Lanka, Kamboçya ve Burundi ile ÇVÖA imzalandı. 31 Aralık 2022 itibarıyla Afganistan, Küba, Libya, Mali, Mozambik, Tanzanya ve Angola gibi ülkelerle çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasının imzalanmasına yönelik müzakereler de devam ediyor.
Gelir İdaresi’nin çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmasına yönelik değerlendirmesinde ülkeler arasındaki ticaretin önemine dikkat çekiliyor. GİB’in 2022 yılına ilişkin faaliyet raporunda konuyla ilgili olarak, “Türk müteşebbislerin diğer ülkelerde vergisel yönden öngörülebilir ve kurallara bağlanmış bir ortamda çifte vergilendirme riski olmaksızın ticari, mesleki faaliyetlerini sürdürmelerine ve her türlü yatırımda bulunmalarına imkan tanımak; benzer şekilde yabancı müteşebbislerin ve yatırımcıların da aynı koşullarda ülkemize gelmelerini sağlamak amacıyla çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları ağımızın genişletilmesine devam edilmektedir” ifadelerine yer veriliyor.
KREDİ MALİYETİ YÜZDE 70’E ÇIKTI, FAİZ SARMALI CEP YAPIYOR
Türkiye’de “faiz sebep enflasyon sonuç” tartışmaları devam ederken, kamu ve özel sektör arasındaki uçurum vatandaşın kafasının iyice karışmasına neden oluyor. Merkez Bankası son yaptığı Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında bir hafta vadeli repo ihale faiz oranının yüzde 8,5 düzeyinde sabit tutulmasına karar verdi. Resmi verilere göre enflasyon tek hanede olsa da uygulamada hem vatandaş hem de reel sektör yüzde 70’e varan oranlarda ancak krediye erişebiliyor. Ortalama ihtiyaç kredisi faizleri Ekim 2018’den bu yana en yüksek seviyeye çıktı. Merkez Bankası verilerine göre ortalama ihtiyaç kredisi faizleri 18 Mayıs haftasında yüzde 39,3 seviyesine yükseldi. Faktoring şirketlerinin sağladığı fonlamanın faizi ise yüzde 70 seviyelerine kadar yükseldi. Vadeler ise iki haftaya kadar düştü.
Faktoring şirketlerinin Şubat ayında yüzde 30 faiz ile kullandırdığı kaynağın maliyeti, işlem komisyon ve çek masrafları da eklendiğinde yüzde 70’ler seviyelerine yükseldi. Bankaların kredi iştahında ise azalma görülüyor. Mayıs ayının ilk iki haftasında hem bireysel hem de ticari kredilerde azalma meydana geldi. Sadece bir haftalık dönemde bireysel krediler 3,8 milyar TL, ticari krediler ise 9 milyar liralık azaldı.
Faiz maliyetlerindeki artışa rağmen, vatandaş enflasyon nedeniyle alım gücü gerilediği için aradaki gelir ve gider arasındaki farkı tüketici kredisi ile kapatmaya çalışıyor. Bu da özellikle kredi kartı ile yapılan harcamaların katlanmasına neden oluyor. BDDK verilerine göre 18 Mayıs haftasında taksitli ticari kredilerin tutarı 5 milyar 566 milyon lira azalarak 1 trilyon 102 milyar 771 milyon liraya düştü. Bankaların bireysel kredi kartı alacakları da 275 milyon lira artarak 670 milyar 284 milyon lira oldu. Bireysel kredi kartı alacaklarının 360 milyar 353 milyon lirası taksitli, 309 milyar 931 milyon lirası taksitsiz oldu.
DOLAR KAÇ TL OLACAK?
Seçimlerin tamamlanmasının ardından gözler piyasalara çevrilmiş durumda. Kamu ve özel sektör başta olmak üzere milyonlarca vatandaş Dolar ve Euro’nun geleceğini yakından takip ediyor. 20-21 TL bandında olan doların yıl sonunda 25-30 lira arasında bir seviyeye tutunacağına yönelik değerlendirmeler arttı. Süreçte ekonomi yönetiminin politikaları belirleyici olacak. Merkez Bankası’nın rezervlerindeki azalma ise piyasaların tansiyonunun artmasına neden oluyor. Merkez Bankası verilerine göre toplam rezervlerdeki azalma her geçen gün azalıyor. 26 Mayıs haftası itibarıyla bankanın toplam rezervlerinde 3 milyar dolar net rezervlerinde ise 2 milyar dolarlık azalma meydana geldi. Toplam rezervler 100 milyar doların altına gerilemiş durumda. Net rezervler ise ekside bulunuyor. Seçimlerden önceki dönemde de yüksek döviz talebi nedeniyle rezervlerde 9 milyar dolarlık azalma olmuştu.
Uzmanlar özellikle yurt dışından gelecek doğrudan yatırımların dövizin seyrinde belirleyici olacağına dikkat çekiyor. Uzmanlara göre ‘Sıcak para’ gelmesinin ise sadece kısa vadeli sonuçları olacak. Bu kapsamda hükümet özellikle Körfez ülkelerinden daha fazla kaynak getirmenin hesaplarını yapıyor. Katar ve Suudi Arabistan’ın yanı sıra Birleşik Arap Emirlikleri ile yoğun bir trafik yürütülüyor. BAE ile Türkiye önümüzdeki 5 yıl içerinde 40 milyar dolarlık ticaret hedefine ulaşmayı planlıyor.
İLK TAHMİN 26 TÜRK LİRASI
Dolar/TL seviyesine ilişkin yapılan tahminler her geçen gün artıyor. Capital Economics 2023 yılsonu dolar/TL kuru beklentisini 26 lira seviyesinde açıkladı. Capital Economics’in gelişmekte olan piyasalar kıdemli ekonomisti Liam Peach, seçimlerin ardından Türkiye ekonomisinin daha büyük bir makroekonomik istikrarsızlığa doğru gitmesinin ve bunun için de TL’de değişim yaşanmasını bekliyor.