YASEMİN AYDIN | BOLD – Son Avrupa Parlamentosu seçimleri, Avrupa’daki sağ partilerin belirgin bir yükselişini işaret ediyor. Geleneksel merkez-sağ ve Avrupa yanlısı fraksiyonlar hakimiyetini sürdürürken, birçok ülkede sağcı popülist partiler dikkate değer başarılar elde etti. Bu durum, mevcut duruma yönelik artan memnuniyetsizliği ve değişen siyasi manzarayı yansıtıyor. Özellikle genç seçmenlerin sağ partileri desteklemesi dikkat çekici bir trend olarak öne çıkıyor. Bu değişimlerin önümüzdeki yıllarda Avrupa siyasetini nasıl şekillendireceği ise merak konusu.
Genç Seçmenler ve Yeni Sağ: Trendin Sebepleri
Bu seçimlerde dikkat çeken önemli nokta, genç seçmenlerin sağ partilere olan desteğidir. Bu trendin birkaç nedeni bulunmaktadır:
– İş Piyasasında Belirsizlik ve Gelecek Korkuları: Gençler, özellikle İtalya ve İspanya gibi ülkelerde kronik bir sorun olan genç işsizliği gibi iş piyasasındaki zorluklarla karşı karşıya. Geleneksel partilerin bu sorunları etkili bir şekilde ele almadığı algısı, birçok genç seçmeni, ulusal egemenliğe dönüş ve basit çözümler sunan sağ partilere yönlendiriyor .
– Göç ve Ulusal Kimlik: Göç krizi ve mültecilerle ilgili meseleler, kutuplaştırıcı konular olarak kalmaya devam ediyor. Sağ partiler, yabancı düşmanlığı ve ulusal kimliğin kaybolması korkularını etkili bir şekilde kullanıyor. Kültürel ve ekonomik kimliklerinde tehdit algılayan genç seçmenler, güçlü sınırlar ve kısıtlayıcı göç politikaları talep eden partilere daha fazla destek veriyor .
– Mevcut Durumdan Memnuniyetsizlik: Geleneksel partilere karşı büyüyen bir hayal kırıklığı var; bu partiler, halkın gerçek kaygılarını ele almada başarısız ve kopuk olarak algılanıyor. Siyasi sınıf, genellikle sorunun bir parçası olarak görülüyor ve çözümün bir parçası olarak görülmüyor. Yeni perspektifler arayan gençler, sağ partilerde genellikle siyasi düzene karşı bir protesto sesi buluyor .
– Sosyal Medyanın Etkisi: Sağ partiler ve hareketler, sosyal medyayı mesajlarını yaymak ve genç seçmenleri harekete geçirmek için etkili bir şekilde kullanıyor. TikTok ve Instagram gibi genç kullanıcılar arasında popüler olan platformlar, genellikle duygulara ve korkulara hitap eden basit, akılda kalıcı siyasi mesajlar yaymak için kullanılıyor .
İtalya’da Meloni’nin Fratelli d’Italia Partisi Yükselişte
İtalya’da Giorgia Meloni liderliğindeki Fratelli d’Italia (FdI) partisi, hâkim güç olarak öne çıktı. FdI, son Avrupa seçimlerine göre oylarını yüzde 27,7’ye çıkararak önemli bir artış kaydetti. Meloni’nin zaferi, İtalyan seçmenlerin Avrupa şüpheci ve milliyetçi duruşlara olan eğilimini yansıtıyor. Meloni başbakanlık görevini sürdürmek istese de, bu seçim zaferi, Avrupa’da ulusal çıkarları savunma konusundaki yeteneğini artıracaktır.
Almanya: AfD Güçlü, Ancak Sürekli Skandalların İçinde
Almanya’da da Alternatif für Deutschland (AfD) partisi kayda değer bir artış göstererek %15,9 ile Avrupa seçimlerinde şimdiye kadarki en iyi sonucunu elde etti. İç çekişmeler ve skandallara rağmen AfD, en güçlü ikinci parti olma konumunu pekiştirdi. Bu başarı, özellikle Doğu Almanya’da sağ ve AB’ye şüpheci duruşlara olan artan desteği vurguluyor ve sonbahardaki eyalet seçimleri ile gelecek yılki genel seçimler öncesinde siyasi ortamı etkileyebilir.
Fransa: Le Pen’in RN Partisi Zafer Kazandı, Macron Erken Seçime Gidiyor
Marine Le Pen’in Rassemblement National (RN) partisi, Fransa’da yaklaşık %32 oy alarak, Başkan Macron’un partisinin çok önünde yer aldı. Bu zafer, Fransız toplumundaki derin bölünmeyi gözler önüne serdi ve Ulusal Meclis’in planlanan seçimleri öncesinde siyasi belirsizliği artırdı. Le Pen, RN’yi siyasi merkezde kabul edilebilir hale getirerek geniş seçmen kitlesinde avantaj sağlamış durumda ve bu da geleneksel partilere ciddi bir meydan okuma teşkil ediyor. Ülke erken seçime gidiyor.
Avusturya: FPÖ Lider Parti Oldu
Avusturya’da Özgürlük Partisi (FPÖ), %25,5 oy alarak en güçlü parti konumunu pekiştirdi. Bu, aşırı sağcı FPÖ’nün ülke çapındaki bir seçimde ilk kez birinci olduğu tarihi bir olay. Parti lideri Herbert Kickl, seçim kampanyasını AB’ye karşı bir referandum olarak şekillendirdi ve bu da başarı getirdi. Bu zafer, FPÖ’nün sonbahardaki parlamento seçimleri öncesinde ciddi bir ivme kazanmasını sağladı- Zaten oldukça sağda olan Avusturya siyaseti, daha da sağa kayabilir.
Avrupa Parlamentosu’nda Yeni Dinamikler
Özetle, yeni Avrupa Parlamentosu, değişen bir güç dengesini gösteriyor. Merkez-sağ ittifak EVP, en güçlü fraksiyon olarak kalırken, sağcı EKR ve ID’nin başarıları çoğunluğu sağlama sürecini zorlaştırabilir. Lakin tüm bu başarılara rağmen, sağ fraksiyonların tamamı muhtemelen 200’den az sandalyeye sahip olacak ve çoğunluğun çok uzağında kalacaklar. Sosyal demokratlar, liberaller ve yeşillerin sandalye kayıpları yaşaması, siyasi istikrar için geniş koalisyonların gerekliliğini beraberinde getirdi.
Sakinleşemeyen bir Avrupa
Son seçim sonuçları, Avrupa içinde artan kutuplaşmayı gözler önüne sermekte. Avrupa yanlısı güçler hâlâ hâkimken, sağ partiler de giderek etki kazanıyor ve geleneksel güç yapılarını sorguluyor. Bu değişimler, özellikle göç, ulusal egemenlik ve Avrupa entegrasyonu gibi konularda Avrupa siyaseti üzerinde derin etkiler oluşturabilir.
Her ne kadar sağcı bir çoğunluk henüz Avrupa Parlamentosu’nda olmasa da, sağın artan etkisi, siyasi tartışmalara yön verecek ve yerleşik partilerin stratejilerini yeniden gözden geçirmelerini zorunlu kılacak. Avrupa, ekonomik belirsizlikten jeopolitik istikrarsızlığa kadar karmaşık sorunlarla karşı karşıya olduğu bir dönemde, iş birliği ve uzlaşma yeteneği, Avrupa entegrasyonunu ve istikrarını korumada belirleyici olacaktır.
Özetleyecek olursak AB seçimleri, sağ partilerin Avrupa’da zemin kazandığını gösterdi ve mevcut siyasi yönelime karşı artan bir memnuniyetsizliğini net bir şekilde ortaya koydu. Gelecekteki gelişmeler, Avrupa yanlısı güçlerin bu zorlukları ele alma ve kıtanın bugünkü sorunlarına gerçek çözümler bulma yeteneklerine bağlı olacaktır. Genç seçmenlerin sağ partilere yönelme eğilimi, onların kaygılarını ciddiye alan ve bugünün zorluklarına gerçek çözümler sunan bir politika ihtiyacını vurgulamaktadır.