İşçiler, vergi adaletsizliğinden artan geçim sıkıntısına kadar birçok konuda taleplerini dile getirdiler. Ağır vergi yükü, düşük maaşlar ve ekonomik dengesizliklerin yükünü taşımak istemeyen işçiler, “Bozulan ekonominin bedelini biz ödemeyeceğiz” gibi sloganlarla meydanlardaydı. Türk-İş Genel Başkanı Ergun Atalay da, hükümete çözüm çağrısında bulunarak, “Bizi yok saymayın, biz bu ülkenin yüzde 60’ıyız” dedi.
Aynı zamanda, emeklilerin içinde bulunduğu durum da içler acısı. Türkiye, Küresel Emeklilik Endeksi’nde 48 ülke arasında 45. sıraya gerileyerek, emeklilik koşullarında dünya genelinde sondan üçüncü sırada yer aldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Özgür Karabat’ın da vurguladığı gibi, en düşük emekli aylığı açlık sınırının çok altında, yalnızca 12 bin 500 lira olarak belirlenmiş durumda. Emekliler, yoksulluk sınırının oldukça altında bir yaşam mücadelesi veriyor. Karabat, sosyal medya paylaşımlarında bu durumun 2025 yılında daha da kötüleşeceğini ifade ederken, AKP’nin ekonomi politikalarının yoksulluğu derinleştirdiğini eleştirdi.
Bu iki olay, Türkiye’deki ekonomik krizin hem çalışanları hem de emeklileri nasıl derinden etkilediğini ve halkın bu duruma karşı sokaklarda çözüm arayışında olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.