Gazeteci Adem Yavuz Arslan, 17 Aralık Yolsuzluk operasyonunun ertesi günü 18 Aralık’ta yolsuzluk operasyonunu yapan polislerin vurulması emrini verdiğini açıkladı.
Boldmedya’nın youtube yayınına katılan Aslan, “Reza Zarrab’a işadamı diyeceksek, işi rüşvetle siyasetçi, bürokrat, gazeteci satın almaktı ve bu sayede İran’ın paralarını aklama şeklindeki düzenin işlemesini sağlamaktı.” dedi.
Arslan, Erdoğan’ın İslam Alemi’nin lideri imajı için uzun yıllar yatırım yaptığını, bunun için Erol Olçak’ın çok çalıştığını ancak 17 Aralık’la birlikte bu maskenin düştüğünü ve Erdoğan’ın gerçek yüzünün ortaya çıktığını söyledi. Bunun kendisi dahil herkesi şok ettiğini ve Erdoğan iktidarının karıştığı yüz kızartıcı suçların inkar edilemez biçimde ortaya çıkmasıyla İslam Aleminin Lideri projesinin de bittiğini belirtti.
17/25 BAŞARILI OLSAYDI TREN FACİALARI OLMAZDI
Yavuz şöyle konuştu: “17/25’in en önemli ayaklarından biri Ulaştırma Bakanlığı ihaleleri etrafında dönen yolsuzluklardır. Oluşturulan Havuz’a para veren işadamlarını hatırlayın. Bu temizlik yapılsaydı bu facialar olmazdı.
17 Aralık davasında ‘rüşvetin belgesi mi olur’ lafı bitmiştir. Görüntülerle, belgelerle, tapelerle rüşvetin herşeyi tespit edilmiş.
ERDOĞAN YOLSUZLUK OPERASYONUNU YAPANLARA ATEŞ EMRİ VERDİ
17 Aralık günü Ankara’daydım ve ortalık fena karışmıştı. Erdoğan, Efgan Ala ve MİT Müsteşarıyla peş peşe toplantılar yapıyordu. Erdoğan olayın şokuyla, sıfırlama talimatları vs veriyor çocuklarına. Erdoğan o gün şöyle bir hamle yaptı. MİT Müsteşarı ve Efgan Ala ile toplantı halindeyken, Emniyet ve Jandarma’dan da yetkililer çağırdı ve ‘Ankara’ya İstanbul’dan birileri operasyon için gelirse izin vermeyin, gerekirse çatışın’ talimatı verdi.
Bürokratlar şaşırıyorlar, mahkeme kararıyla gelen polislerle nasıl çatışacaklar diye. Ankara’daki gazeteciler bilir bu olayı. Erdoğan 18 Aralık’ta çatışın talimatı verdi ve aynı talimatı İstanbul’da kendi evi için de vermişti.
Amerika’da görülen yargılamada Türkiye’nin milyonlarca dolara tuttuğu resmi avukatlar, yolsuzluk ve rüşveti kabul ettiler. Bu sırada arkalarında Türkiye Büyükelçiliği yetkilileri de vardı. Yolsuzluğu kabul edenler Türkiye Cumhuriyeti devletinin avukatlarıydı. Dolayısıyla devlet yolsuzluğu kabul etti.
Kaldı ki başka delile de gerek yok, bizzat aktör olan Reza Zarrab itirafçı olup herşeyi itiraf etti.
