AKP hükümetinin, borsanın ciddi anlamda gerilemesi ve yabancı satışları nedeniyle tahvil faizlerinin yükselmesi gibi maliyetleri içerideki piyasalar açısından ciddi olsa da geniş kitlelerin oy tercihlerini asıl etkileyen unsur olduğu düşünseciyle ne pahasına olursa olsun döviz kurlarını düşürme yolunu seçtiği belirtildi.
paraanaliz.com’daki “Dolar nereye kadar düşer? Açık sıkıştırma ve nöbetçi dealer çözüm mü?” başlıklı yazı şöyle:
Dolar/TL kuru düşüyor ve TL, gelişen piyasalardaki paralardan pozitif olarak ayrışarak değer kazanmayı sürdürüyor. Dün akşam saatlerinde Cuma günkü atağın başladığı 5,42 seviyesinin de altına indi. Bu sabah 5,32’de seyreden dolar, son 1 ayın en düşük seviyesine inmiş oldu. Fakat daha sonra ilk kez Hürriyet gazetesinde yayımlanan bazı büyük yabancı bankaların ödeme sisteminden çıkarılabileceği haberi ile ibre tersine döndü ve dolar/TL kuru yeniden 5,40’ın üzerine çıktı. Peki bu bilek güreşinin sonucu ne olacak?
Merkez Bankası’nın açıklamaları ve adımlarının yanında yurt dışında Türk Lirası’nın sıkışmasından dolayı swap faizlerinde görülen sert yükselişin etkisi ile dolar/TL güçlü düşüşünü sürdürüyor.
Kur gece geç saatlerde 5,3049 seviyesine kadar inerek son bir ayın en düşük seviyesini görmesinin ardından hafifçe toparlanarak 5.35 civarında yatay seyre geçti. Daha sonra biraz daha gevşeyen dolar 5.33 liranın da altına indi. Ardından bu sabah dev yabancı bankaların bazılarının ödemeler sisteminden çıkarılabileceği haberi düşer düşmez dolar/TL bu sefer yukarı doğru hareketlendi ve 5,40’ın üzerine çıktı.
Bu tür “önlem”lerin yan etkilerini şimdilik bir yana bırakalım ve dövizin düşüşü nasıl sağlandı ve sonuçları ne olur ona gelelim.
Bu nasıl yapıldı denecek olursa… TCMB, Cuma günü 1 hafta vadeli repo ihalelerine bir süre ara verileceğini açıkladı. Sonra da döviz karşılığı TL swap piyasasında vadesi gelmemiş toplam swap satışı sınırı yüzde 10’dan yüzde 20’ye çıkarıldı. Fakat bununla da kalınmadı. Cuma günkü atağın başlamasından günler önce piyasada söylentisi çıkan ancak asla haberleştirilemeyen bir konu ilk defa basında kabul edildi: Nöbetçi dealer!
Nöbetçi dealer nedir denecek olursa bunu bugün Dünya gazetesi yazmış:
“Gece sığ piyasada sert oynaklıkların önüne geçmek için kamu bankaları “nöbetçi” kalıyor ve TL’yi savunuyor!”
“DAHA ÖNCE KURDA ATAĞA SEBEP OLAN NÖBETÇİ DEALER SİSTEMİ ŞİMDİ NASIL BAŞARILI OLUYOR?
Bu savunma nasıl olur? Dolar satmakla! İyi ama cuma günkü spekülatif atağın öncesinde de kamu bankalarının bu yöntemle TL’yi desteklemek için bir süredir dolar sattıkları iddiası tetikleyici olmamış mıydı? Yani Cuma günü herkes TCMB’nin rezervlerindeki düşüşü işte bu müdahalelerle satılan dövizlere, örtülü/gizli müdahalelere bağladığı için spekülasyon kolayca doları yükseltmeyi başarmamış mıydı? Şimdi niye “başarılı” oluyor ve dolar düşüyor?
Önce bunun maliyetlerine bir bakalım.
Türk Lirası’nın yurt dışında gecelik borçlanma maliyetli son iki günde neredeyse 10 katına çıkarak yüzde 300 seviyelerini gördü, 2001’den bu yana en yüksek seviyelerine ulaştı. Yurt içinde de tahvil piyasasında faizler daha dengeli biçimde de olsa artıyor.
İç piyasada faizlerin hepten kötüleşmesini önlemek için sıkı duruş vurgusuna rağmen aslında TCMB bankalar arası piyasada fonlama miktarını artırdı bile.
TCMB’nin yaptığı ise bir cins “short sqeezing” yani açık sıkıştırma… Nedir derseniz, spekülasyon atağı sırasında TL’yi açığa satan (TL’si olmadığı halde borç alarak satış yapan) fonları adeta “iş üstünde bastırıp” TL’yi değerlendirerek sıkıştırmak, zarara sokmak.
TL’nin düşüşünden para kazanmaya çalışanlar yeterince ucuza TL bulup bununla pozisyonlarını sürdüremeyince zarar yazmaya başladılar. Ve böylece de pozisyonlarını bozdular. Yani TL satmaktan vazgeçtikleri gibi pozisyonu kapamak için TL aldılar. Bir kısmı elindeki dolarları bozdu. Bir kısmı borsada aldıkları hisseleri sattı TL bulabilmek için.
Buna bağlı olarak TL Salı günü geç saatlerde bu haftaki kazancını yüzde 6’ya çıkardı ve geçen haftaki kayıplarını geri aldı. Dolar/TL de bu hareketi ile birlikte diğer gelişen piyasa paralarından pozitif ayrıştı.
Maliyetleri içerideki piyasalar açısından ciddi olsa da (borsanın gerilemesi) geniş kitlelerin oy tercihlerini asıl etkileyen döviz kurunun seçim öncesi yükselişini kırmak hükümet için çok önemliydi ve ne pahasına olursa olsun bunu yapmayı seçti.
BU DURUM DEVAM EDER Mİ?
Acaba bu durum devam eder mi? Ederse dolar/TL daha nereye kadar düşer? Bugünden itibaren piyasada en çok konuşulan konu olacak. Acaba dolar, döviz piyasalarında sık görülen bir olgu ile mi karşı karşıya; yani “overshooting” ile…
Overshooting, belki de hedef aşması, kayması diye çevirebileceğimiz bir durum. Dövizin ani hareketlerle, denge noktasının olması gereken noktanın altına veya üstüne doğru kayması… Durum buysa son 1 ayın en düşük rakamı olan 5,30 seviyesi bir müddet sonra yerini daha yukarıda ama daha dengeli bir fiyata mesela 5,40’lara bırakacak. Yok değilse 5,30’un altını da bir süre görecek.
“PİYASA, MESELENİN ‘SEÇİME KADAR DAYANMAK’ OLDUĞUNA İNANIYOR”
Hangisi olacak derseniz? Piyasada konuşulanlar meselenin açık sıkıştırma, nöbetçi dealer ve rezerv azaltma/döviz satma ile yapıldığına inandığı müddetçe bunun devamını imkansız görebilir. Meselenin seçime kadar dayanmak olduğuna inanırsa piyasa, ki öyle olduğuna inanıyor gibi, o zamana kadar TCMB ile inatlaşmayı bırakıp geri çekilecektir. Öyle de yapıyor. Peki ya sonra…
Dünyadaki önemli açık sıkıştırma operasyonlarından da biliniyor ki açıkçılar “dökülmeye” başladıkları zaman bir süre fiyat olması gerekenin çok altına düşer. Sonra ise bir miktar toparlanır. Dolar/TL’nin açıkçı paniği ile hangi seviyeye “overshoot” edeceği ve sonra nereye “doğru “toparlayacağı” biraz da teknik analizcilerin konusu.
Görünen o ki spekülatörler tarafından şimdilik seçime kadar şiddetli bir atak denenmeyebilir. Tabii bu tespit ancak şu koşulla doğru:
Açıkça yanlış anlaşılabilecek -doğru anlaşılmışsa daha kötü- bankalara soruşturma sonucu ödeme sisteminden atma, vb gibi haberlerle Türkiye ekonomi yönetimi kendi ayağına kurşun sıkmaya devam etmezse…