BOLD ÖZEL
Kanser ve şeker hastası iş adamı Ali Kara’yı cezaevine attılar


Hem kanser hem de şeker hastası olan iş adamı Ali Kara, 34 gün önce cezaevine konuldu. Tutuklandığında boğazının sol yanındaki lenf bezleri şiş olan Kara, 42 ay bu halde hapiste yaşayacak.
SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL
Cezaevindeki kanser hastalarının sayısı artıyor. 15 yıldır lenfoma tedavisi gören Ali Kara (64), bir ay önce tutuklanıp Rize Kalkandere L Tipi Cezaevine gönderildi. Cemaat soruşturmaları kapsamında 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırılan Kara’nın dosyası Yargıtay tarafından onaylandığı için hapse konuldu. Tutukluluğuna itiraz için Anayasa Mahkemesine 15 gün önce başvuru yapan Ali Kara, cezanın ertelemesi için tedbir kararı da istedi. Aynı zamanda şeker hastası olan ve insülin kullanan Ali Kara’nın taleplerine olumsuz cevap verilirse 42 ay hapiste yaşamak zorunda kalacak.
Kereste ticaretiyle uğraşan Ali Kara’ya Hizmet Hareketi’ne yakın olan şirketlere ortak olduğu gerekçesiyle Mart 2014’te soruşturma açıldı. 15 Temmuz’dan sonra ise anayasal düzeni bozmaktan yargılandı. Bu davadan beraat eden Kara, şirket ortağı olduğu için örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Kara’ya ifadesi alınırken ‘kurban aldın mı, verdin mi, kurban listesi yapmışsın, gazete abonesi yapmışsın’ diye soruldu.
“ŞİŞLİKLERİ İNMEDİ, BAĞIŞIKLIK SİSTEMİ ÇÖKMÜŞ DURUMDA”
Bold Medya’ya konuşan oğlu İzzet A. Kara, “Babamızı almaya geldiklerinde lenf bezleri şişti. Kemoterapi alınca o şişlikler iniyor ama bu kez inmedi.” dedi. Babasının en son kemoterapiyi geçen haziran ayında aldığını ifade eden oğul Kara, “Ocak ayında başladı, 28 günde bir kür aldı. Bu tedavi normalde 3-4 senede bir oluyor. Cezaevinde şartlar itibariyle bu süre kısalabilir. Bağışıklık sistemi çökmüş durumda. 24 kişilik koğuşta kalıyor. Babam çok sabırlıdır. Yaşadığı sıkıntıları dışarı vuran bir insan değil. Orada ne halde bilmiyoruz” ifadelerini kullandı.


Ali Kara’ya 2006’da lenf kanseri teşhisi konuldu. Daha sonra şeker hastalığı ortaya çıktı. Lenf bezleri şişince kemoterapi alan Ali Kara’nın boğazının her iki yanındaki nodüller ilaç etkisini kaybedince bu şekilde şişiyor.
“YEĞENLERİMİN PSİKOLOJİSİ BOZULDU”
Abisiyle birlikte 10 yaşındayken Muş’ta kereste ticaretine başlayan Ali Kara, daha sonra işine Rize’de devam etti. Babasının Rize’nin sevilen, saygın iş insanlarından biri olduğunu belirten İzzet A. Kara onun kahvaltı masasında, torunlarının gözü önünde sanki kaçacakmış gibi götürülmesine çok üzüldüklerini ifade ediyor.
Savcı bey ile görüştükleri ifade eden Kara şöyle devam etti: “Savcıyla konuştuk. Babamızın suçsuz olduğunu biliyoruz ama 11 Kasım çarşamba günü kendisi gidecekti. 10 Kasım salı günü sabah 11’de baskın yapar gibi, sanki kaçıyormuş gibi, kahvaltı masasında, torunlarının gözü önünde aldılar. Sırf medyaya ‘4 firari fetöcüyü yakaladık’ diyebilmek için. Yeğenlerim polis gördüğü zaman ellerini kulaklarına götürüyor, bizi mi alacaklar diye. Çocukların psikolojisi inanılmaz bozuldu.”


Ali Kara, 10 Kasım 2020
LÖSEMİ ATLATMIŞTI
Ali Kara ile birlikte aynı dosyada yargılanan ve aynı gün tutuklanan Rize’nin esnaflarından 55 yaşındaki Musa Serdar’ın da daha önce lösemi atlattığı belirtiliyor. İlik nakli olduktan sonra iyileşen Musa Serdar da 6 yıl 3 ay hapis cezasına çarptırıldı.
CEZAEVLERİNDEKİ BİLİNEN KANSER HASTALARI
Ali Kaya ile birlikte cezaevlerindeki bilinen kanserli hasta sayısı 9 oldu. Testis kanseri Ahmet Karakuş Manisa T Tipi Cezaevinde, tiroid kanseri Abdülaziz Örpek, bağırsak kanseri Ali Osman Ünal ile Ahmet Neşe Kırşehir Cezaevinde, cilt kanseri Ahmet Polat Önel Kandıra Cezaevinde, Lösemi Rıdvan Yıldız Silivri, lösemi Yasin Akaslan Sincan Cezaevinde tutuklu. Adının açıklanmasını istemeyen bir kanser hastası da Antalya L Tipi Cezaevinde bulunuyor.
ALİ KARA’NIN KANSER RAPORLARI
Bunlar da ilgini çekebilir
-
Türkiye ve Libya arasında imzalanan deniz yetki anlaşması devam edecek
-
Çavuşoğlu askıya alınan ihracat izinlerinin kaldırılmasını istedi: Kanada hepsini iptal etti
-
AKP cezaevi yatırımlarına hız verdi: 556 milyon TL’ye 6 yeni hapishane
-
Rusya, Türkiye’ye seyahatle ilgili ne karar verecek?
-
Libya Başbakanı Dibeybe’den 14 bakanla Ankara’ya çıkarma: Eski anlaşmalar iptal edilecek mi?
-
Türkiye ile Mısır arasında üst düzey temas: Dışişleri bakanları telefonda görüştü


Sosyal medyada #MilletDeğilZilletAç etiketi üzerinden AKP’li trollerle vatandaşların tartışması büyüyor. Sosyal Güvenlik Kurumunun verileri ise resmi yoksul sayısını ortaya koyuyor. Aylık geliri 1.192 liranın altında olan aile sayısı bir ayda 469 bin 652 arttı. İşsiz olan bu ailelerin 107 liralık Genel Sağlık Sigorta primini devlet yatırmaya başladı.
BOLD ÖZEL – SGK’nın yeşil kart verileri Türkiye’deki yoksulluğun boyutunu gözler önüne serdi. Lise ve üniversiteden mezun olup iş bulamayanlar ile işten çıkarılanları ilgilendiren bu rakamlar asgari ücretin üçte birinden az geliri olanları kapsıyor.
İŞ YOK AŞ YOK
SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı’ndan herhangi birinde sigortası olmayan bu kişiler kaymakamlıklara gidip gelir testi yaptırıyor. Bu kişilerin hem işi yok hem de evde pişirecek bir aşı yok. Gelir testinde hane içinde kişi başına gelir, brüt asgari ücret 3 bin 577 lira 50 kuruşun üçte birinden az çıkarsa primi devlet karşılıyor.
1 AYDA 469 BİN AİLE FAKİRLEŞTİ
2020 yılı aralık ayında gelir testine giren ve asgari ücretin üçte birinden az geliri olan aile sayısı 7 milyon 825 bin 828 idi. 1 ay gibi bir sürede geliri asgari ücretin üçte birinden az olanlara 469 bin 652 aile daha eklendi. 2021 ocak ayında yoksul olduğu için primi devlet tarafından ödenen aile sayısı 8 milyon 295 bin 480’e fırladı.
41 MAAŞLA GEÇİNEMEYENLER, BEDAVA PATATES SOĞAN BEKLEYENLER
Bir tarafta 30 günde 470 bine yakın aile fakirleşirken, diğer tarafta 40 maaşla geçinemediği için 41. maaşa bağlanan AKP’liler bulunuyor. Aylık 250 bin lira maaş alan AKP’lilerin Ziraat, Halkbank, Vakıfbank, Türk Telekom, Borsa İstanbul gibi kuruluşlardan yönetim kurulu üyeliği adı altında aldıkları ballı maaşlara yenileri ekleniyor. Yoksulları unutmayan AKP de market ve pazar fiyatlarına gelen zamlara yetişemeyen fakir fukaraya, çiftçinin elinde kalan patates ve soğanı dağıtacak. Garip gureba Ramazan ayında bedava patates soğanla iftar sahur yapıp oruç tutacak.
60 BİN MESAJLA YOKSULLUĞU ÖRTMEYE ÇALIŞIYORLAR
Resmi yoksul sayısını umursamayan AKP’li troller sosyal medyada açtıkları #MilletDeğilZilletAç tabelasına gönderdikleri mesajlarda muhalefet partilerinin sofralarını paylaştı.
AÇLIK; fakirleri doyuramadığımız için değil,
zenginleri doyuramadığımız için bitmiyor.#MilletDeğilZilletAç pic.twitter.com/x63kcMTmsQ— 🇹🇷Hüseyin Şimşek 🇹🇷💛❤️#evdekal🏡 (@Hseyini67648111) April 13, 2021
Vatandaşlar ise aynı tabela altında paylaştıkları mesajlarda AKP’lilerin lüks yaşamından fotoğraflarla şatafatı gözler önüne serdi.
18 senedir doymayan zillet 👇#MilletDeğilZilletAç pic.twitter.com/OtaLUzBDeg
— koray (@eddiethemohawk) April 13, 2021


Daha önce hurma ithalatının büyük kısmının yapıldığı Suudi Arabistan’la yaşanan sorunların ardından Türkiye rotayı İsrail’e çevirdi. İsrail son yıllarda Türkiye’nin en çok hurma ithal ettiği ikinci ülke oldu.
BOLD ÖZEL – İstanbul’un önemli alışveriş merkezlerinden tarihi Mısır Çarşısı’nda Ramazan alışverişi sürüyor. Tarihi çarşıda yıllarca en pahalı hurma olarak Arabistan’dan getirilen acve hurması satılırken, Arabistan’la yaşanan sorun sonrası acve hurmasının yerini İsrail’den getirilen jumbo Kudüs hurması aldı.
ARTIK TANE İLE SATILIYOR
Mısır Çarşısı’nın artık en gözde hurmaları İsrail’den alınan Kudüs hurmaları. 58 liradan 140 liraya kadar çıkan fiyat aralığında satılan Kudüs hurmaları çarşıdaki tezgahları süslüyor. Halk pahalı olması nedeniyle jumbo olarak nitelendirilen büyük Kudüs hurmalarını kilo yerine tane ile alıyor. Çarşının en pahalı hurması olan jumbo Kudüs hurmasının tanesi 5 liradan satılıyor.
İSRAİL HURMASI KUDÜS ADIYLA SATILIYOR
Sıcak bölgelerde yetişen hurmanın binin üzerinde çeşidi bulunuyor. Türkiye’de ise üretimi bulunmuyor. Hurma üretiminde Suudi Arabistan, Irak, Mısır, İran, Tunus, Fas ilk sırayı alsa da Türkiye daha çok Arabistan ve İsrail hurmaları satılıyor. Kudüs hurması adıyla satılan hurmalar son yılların gözde hurmaları arasında bulunuyor.
İSRAİL EN ÇOK HURMA İTHAL EDİLEN İKİNCİ ÜLKE
Bol miktarda vitamin, mineral, protein, karbonhidrat, yağ içeren hurmalar, yaş ve kuru olmak üzere çeşitli şekillerde piyasaya sunuluyor. Her gün hurma yemek, kişinin birçok temel besin ihtiyacını karşılıyor. Lifli gıda olması nedeniyle acıkmayı geciktirdiği gibi az yemeyi de sağlayan hurmanın acve, mebrum, meşruk, sukkari, amber, sogay, safavi, berni, hudri, behri gibi türleri bulunuyor. Hurmanın Türkiye pazarında 50’den fazla türü satılıyor. Türkiye, yılda Suudi Arabistan, İsrail, İran, Filistin, Tunus, Irak, Cezayir gibi ülkelerden on binlerce ton hurma ithal ediyor.


10 yıl hapis cezasına çarptırılan ve 9 Eylül 2020’de cezası onaylanan avukat Turan Canpolat, hukuki dayanağı olmayan kararın düzeltilmesi için Yargıtay’a dilekçe gönderdi. Hakkındaki iddiaları resmi belgelerle bir kez daha çürüten Canpolat, kararın düzeltilmesinin bir zorunluluk olduğunu ifade etti.
SEVİNÇ ÖZARSLAN | BOLD ÖZEL
63 aydır tutuklu olan avukat Turan Canpolat Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına sunulmak üzere Malatya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne 4 sayfalık bir dilekçe gönderdi. Canpolat dilekçesinde onaylanan kararın bütün hukuki sonuçlarıyla birlikte ortadan kaldırılmasını, hukuki dayanağı olmayan, yok hükmünde olduğu tartışmasız olan mahkumiyet kararının bozulmasını talep etti.
Talebinin gerekçesini 8 maddede açıklayan ve dilekçeye eklediği 10 belge ile delillendiren Canpolat, “Karar düzeltme talebinin kabulü artık bir zorunluluk sorumluluk ve yükümlülüktür. Bu hususta Yargıtay C. Başsavcılığı’nın bir takdir yetkisi bulunmamaktadır.” dedi.
İDDİALARI TEK TEK ÇÜRÜTTÜ
Malatya Barosu’na bağlı olarak 25 yıl avukatlık yapan Turan Canpolat, müvekkilinin evinde yapılan aramaların hukuksuz olduğunu tutanağa geçirdiği için 27 Ocak 2016’da, müvekkilinden 65 dakika sonra gözaltına alındı. Müvekkili Mehmet Tanrıverdi ile 3 gün gözaltına kalan Canpolat 29 Ocak 2016’da tutuklanıp Malatya Cezaevine gönderildi. Müvekkili ise serbest bırakıldı.
Savcılık imzalı sahte belgeyle şüpheli ilan edildiği için tutuklandığını daha sonra öğrenen Canpolat, bu iddiayı ve sahte belgeyi mahkemede çürüttü. Dosyasındaki hukuksuzlukları, sahte belgeleri ispat ettiği için 8 Mayıs 2017’de Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevine sürgün edilen Canpolat, halen bu cezaevinde kalıyor ve 27 Şubat 2020’den beri de kendisinin ifadesiyle tavuk kümesi boyutlarında bir hücrede tutuluyor.
Turan Canpolat tutuklandıktan 5 ay sonra cezaevinde olduğu halde 15 Temmuz darbesine katılmakla ve Anayasal düzeni ortadan kaldırmakla suçlandı. İddianamesinde suç delili olarak bile zikredilmeyen Bank Asya hesabı, imzasız ve onaysız Bylock belgeleri, KHK’yla kapatılan bazı şirketleri temsil ettiği ve adliye yapılanması içinde bulunduğu gerekçe gösterilerek 10 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ceza 9 Eylül 2020’de Yargıtay tarafından onaylandı. Onaylanan karar ve savcılık tebliğnamesi ne kendisine ne de avukatlarına bildirilmedi. Oysa kanun gereği bildirilmek zorunda.
“DÜZELTME TALEBİMİN REDDİ İMKANSIZDIR”
Hakkındaki iddiaların boş ve asılsız olduğunu resmi delillerle birlikte 15 Şubat 2021 tarihli dilekçesinde bir kez daha açıklayan Canpolat, “Mahkumiyet gerekçesi yapılan Bylock ve Bank Asya hususlarında iddianamemde tek kelimelik anlatım, beyan ve cezalandırma talebi bulunmamaktadır. Bylock iddiasıyla ilgili Malatya C. Başsavcılığı’nın 2016/25610 Son. Dosyasında kavuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği sabittir. Bylock iddiasına ilişkin belgelerin imzasız ve onaysız olduğu hususu 05/05/2017 tarihli duruşmada mahkeme gözlemi ile tutanağa geçirilen “asli gibidir” şerhiyle tasdikli belgeler; şüphelisi olmadığım bir dosyaya sahtecilik yoluyla şüpheli olarak dahil edildiğimin kesin delilleridir. Bahse konu kesin deliller karar düzeltme talebimin reddini imkansız kılmaktadır.” dedi.
“BU HUSUS TARTIŞMASIZDIR!”
Canpolat adliye yapılanmasında olduğu iddiasını ise şöyle çürüttü: “İddianameye göre hakkımdaki tek suçlama adliye yapılanması suçlamasıdır. Bu iddiaya ilişkin suç ortağım olduğu iddia edilen 3 adliye personelinin dosyası 20/12/2016 tarihli duruşmada tefrik edilmiştir. Tefrik kararı; bu kişilerle birlikte yargılanmamı gerektirir bir eylemin olmadığının mahkemece kabulüdür. Bu husus tartışmasızdır. Bu şahıslar bahse konu suçlamadan Malatya 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/286 K. Sayılı dosyasında beraat etmişlerdir. Ve bu beraat kararı kesinleşmiştir. Yani hakkımdaki mahkumiyet kararının yok hükmünde olduğu kesinleşmiş beraat kararı ile tescil edilmiştir.”
Bağlı bulunduğu Malatya Barosu ve Türkiye Barolar Birliği’ne sesini duyuramayan, tutukluluğuna itiraz için onlarca dilekçe veren Turan Canpolat, yaşadığı hukuksuzlukları daha önce kaleme aldığı mektuplarında anlatmıştı. “Tarihe geçtiğimin farkındayım” diyen Canpolat’ın sesini geçtiğimiz aylarda Avrupa Barolar ve Hukuk Birlikleri Konseyi (CCBE) olmak üzere 13 insan hakları örgütü duydu. Adı geçen kurumlar Erdoğan ile Türkiye’deki 3 resmi kuruma mektup göndererek tutsak avukatın tahliye edilmesini istedi.
SAVCI HUKUKSUZ BELGE ÜRETTİ, BARO BUNA GÖZ YUMDU
Malatya Barosu, Turan Canpolat’ın mesleki faaliyetinden mi yoksa başka nedenlerle mi tutuklandığı öğrenmek için 22 Şubat 2016’da Malatya Cumhuriyet Başsavcılığı’na bir dilekçe gönderdi. Üç gün sonra Bora’ya cevap veren savcı Aziz Yaşar Yetkinoğlu, Canpolat’ın mesleki faaliyetleri nedeniyle değil, Cemaat soruşturmaları kapsamında tutuklandığını söyledi. Oysa müvekkilinin evinde yapılan arama ve gözaltının hukuksuz olduğuna dair tutanak tutan Canpolat’ın resmi olarak bu tutanaklarda imzası bulunuyor. Savcı böyle bir belgenin varlığını görmezden gelip Malatya Barosu’na doğru olmayan bir açıklama gönderdi, Malatya Barosu da bu hukuksuzluğa göz yumdu.
TURAN CANPOLAT’IN 15 ŞUBAT 2021 TARİHLİ DİLEKÇESİNİN ORİJİNALİ
Açıklamalar:
1. İlgili a’da belirtilen ve Yargıtay Başkanlığı’na gönderilen 9 sayfadan ibaret 41 sayfa eki bulunan dilekçe, dilekçe içeriğindeki anlatımdan da anlaşılacağı üzere bir şikayet dilekçesidir. Yargıtay C. Başsavcılığı’nın şikayet dilekçesi olduğu açık, net ve tartışmasız olan ilgi a’daki dilekçemi “Karar düzeltme” talebi olarak kabul etmesi mümkün değildir. Bahse konu dilekçe bir nevi kanuna karşı hile yoluyla “Şikayet” dilekçesi olmaktan çıkarılamaz. Aksi durum hukuki ve cezai sorumluluk gerektirir.
2. İlgi b’de belirtilen Yargıtay C. Başsavcılığı yazısının konusu Yargıtay 16.C.D’nin 2019/6796 E. 2020/4762 K sayılı ilamıyla ilgilidir. Bu husus ilgi yanı da zikredilmiştir. İlgi yanının Yargıtay 16.C.D’nin 2019/1529 K. 2020/4763 K. Sayılı ilamı ile bir ilgisi yoktur.
3. İlgi a-c-d-e’de belirttiğim bütün dilekçe içeriklerini ve bu dilekçelerdeki beyanlarımı iş bu tashihi karar talepli dilekçem kapsamında aynen tekrar ediyorum. Şüphecisi olmadığım bir dosyaya avukatlık görevimi yapmamı engellemek gayesi ile sahtelik, sahtecilik, sahte belge tanzimi, yoluyla sonradan şüpheci olarak dahil edildiğim hususu her türlü şüpheden uzak, aksi ve inkarı mümkün olmayan resmi mahiyetteki kesin delillerle SABİT olduğundan; karar düzeltme talebimin reddi konusunda Yargıtay C. Başsavcılığı’nın bir takdiri ve yetkisi bulunmamaktadır. Bu talebimin kabulü, usul ve yasanın emredişi hükümleri gereği sorumluluk, zorunluluk, ve yükümlülüktür.
4. Mahkumiyet gerekçesi yapılan Bylock ve Bankasya hususlarında iddianamemde tek kelimelik anlatım, beyan ve cezalandırma talebi bulunmamaktadır. Bylock iddiasıyla ilgili Malatya C. Başsavcılığı’nın 2016/25610 Son. Dosyasında kavuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği sabittir. Bylock iddiasına ilişkin belgelerin imzasız ve onaysız olduğu hususu 05/05/2017 tarihli duruşmada mahkeme gözlemi ile tutanağa geçirilen “asli gibidir” şerhiyle tasdikli belgeler; şüphelisi olmadığım bir dosyaya sahtecilik yoluyla şüpheli olarak dahil edildiğimin kesin delilleridir. Bahse konu kesin deliller karar düzeltme talebimin reddini imkansız kılmaktadır.
Karar düzeltme talebinin kabulü artık bir zorunluluk sorumluluk ve yükümlülüktür. Bu hususta Yargıtay C. Başsavcılığı’nın bir takdir yetkisi bulunmamaktadır.
5. İddianameye göre hakkımdaki tek suçlama “adliye yapılanması” suçlamasıdır. Bu iddiaya ilişkin suç ortağım olduğu iddia edilen 3 adliye personelinin dosyası 20/12/2016 tarihli duruşmada tefrik edilmiştir. Tefrik kararı; bu kişilerle birlikte yargılanmamı gerektirir bir eylemin olmadığının mahkemece kabulüdür. Bu husus tartışmasızdır. Bu şahıslar bahse konu suçlamadan Malatya 2.Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2016/286 K. Sayılı dosyasında beraat etmişlerdir. Ve bu beraat kararı KESİNLEŞMİŞTİR. Yani hakkımdaki mahkumiyet kararının yok hükmünde olduğu KESİNLEŞMİŞ BERAAT KARARI İLE TESCİL EDİLMİŞTİR.
6. İlgi c ve d’de belirtilen ve Yargıtay 16. C.D. tarafından Yargıtay C. Başsavcılığı’na gönderilmeyen dilekçelerimin içeriğini iş bu dilekçem kapsamında da aynen tekrar ediyorum. İlgi d’de belirtilen “suç inkarı” talepli dilekçemin gereğinin yerine getirilmesini talep ediyorum.
7. İş bu dilekçe içinde sunduğum belgeler ile Yargıtay Başkanlığı’na gönderdiğim ilgi a’daki 28/12/2020 tarihli dilekçem ile bu dilekçemin ekindeki belgeler üzerine düştüğüm beyanlarımı ve şerhlerimi iş bu dilekçem kapsamında da aynen tekrar ediyorum.
8. Şüpheci listesinin imzalı ve onaylı aslının halen dosyada mevcut olmadığı hususunu tekraren dikkatlerinize sunuyorum.
MALATYA BAROSU’NUN MALATYA CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞINA YAZDIĞI DİLEKÇE
SAVCILIĞIN CEVABI
TURAN CANPOLAT’IN İMZALADIĞI TUTANAKLAR
Tutuklu avukat Turan Canpolat için Avrupa’dan Erdoğan’a mektup


Almanya’da hükumete ‘3. dalga’ yetkisi: Evden çıkmak yasaklanabilir


1 ayda 470 bin aile fakirleşti: #MilletDeğilZilletAç


AİHM’den Ahmet Altan kararı: Hükumeti devirmek istediğine dair hiçbir kanıt yok
Popular
-
Dünya22 saat önce
Yunanistan’dan tatilcilere karantina uyarısı
-
Gündem18 saat önce
Cumhuriyet savcısı kendisini muayene etmeyen doktoru gözaltına aldırdı
-
Videohaber2 gün önce
Putin’den Erdoğan’a Montrö ayarı
-
Ekonomi2 gün önce
Vatandaşa soğan patates, Erdoğan’a 5 milyonluk 2. Mercedes
-
Gündem2 gün önce
Borçlarını ödeyemeyen çiftçi kendini astı
-
Ekonomi2 gün önce
10. büyük ekonomi hayalinden domatesi taneyle satış dönemine
-
Dünya2 gün önce
Çinlilerden aşı itirafı: Koruyuculuk seviyeleri düşük
-
BOLD ÖZEL1 gün önce
“Bu kararın hukuki dayanağı bulunmamaktadır, yok hükmündedir”