Türkiye uzmanı Soner Çağaptay, Erdoğan’ın önümüzdeki seçimi kazanmasının zor göründüğünü ancak iktidarı bırakmayacağını belirtti. Erdoğan’ın seçimlere yönelik uygulayabileceği her 2 senaryonun da ‘kaos’la sonuçlanacağını ifade eden Çağaptay, ilginç bir öneride bulundu: Erdoğan ve ailesi için af çıkarılsın, ordu garantörlük yapsın.
BOLD – Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü uzmanı Soner Çağaptay, AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2003 – 2014 arasında yenilmez gibi görülen gücünün zayıfladığını ve muhalefetin ilk kez onu devirebilme imkanı elde ettiğini belirtti. Erdoğan’ın ‘otoriter popülizmi’nin büyüsünü kaybettiğini belirten Çağaptay, seçimi de büyük ihtimal kaybedeceğini ifade etti.
Seçimi kaybederse Erdoğan’ın son yıllarını bir Türk hapishanesinde veya sürgünde geçirebileceğini kaydeden Çağaptay’a göre Erdoğan, ya seçim sonuçlarını kabul etmeyecek ya da seçimi önceden yapacağı ayarlamalarla garanti altına almaya çalışacak. Ancak Türkiye uzmanına göre her iki ihtimalin sonu da kaosla biter. Çağaptay, bu yüzden yumuşak bir geçiş süreci için muhalefet Erdoğan’la, kendisi ve ailesinin işlediği tüm suçlardan affedilmesini içeren bir anlaşma yapması ve bu anlaşmaya ordunun garantörlük etmesinin ‘mevcut en iyi seçenek’ olduğunu iddia etti.
“GÖREVDE KALMAK İÇİN ELİNDEN GELEN HERŞEYİ YAPMAYA ÇALIŞACAK”
Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsü’nde çalışan Türkiye uzman Soner Çağaptay, ABD’nin önde gelen dış politika dergilerinden Foreign Affairs’e “Erdoğan’ın Son Hamlesi: İktidarda Kalmak için Türk Demokrasisinin Altını Oyabilir mi?” başlıklı bir makale kaleme aldı.
Soner Çağaptay, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son aylarda artan bir şekilde umutsuz bakmaya başladığını, eleştirenler ve siyasi muhalifleri üzerindeki baskıyı da arttırdığını belirtti.
Çağaptay, yazısında, “Ve uzun süredir devam eden yolsuzluk ve gücü suiistimal etme nedeniyle, görevden alınırsa yargılanabilir. Görünen o ki Erdoğan, adil bir seçimi baltalamak, sonuçları kabul etmemek ve hatta (ABD’deki) 6 Ocak benzeri bir ayaklanmayı körüklemek de dahil olmak üzere görevde kalmak için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışacak.” ifadelerini kullandı.
ERDOĞAN’IN ÖNÜNDEKİ İKİ İHTİMAL
Erdoğan’ın görevde kalmak için önünde iki ihtimal olduğunu belirten Çağaptay, bunlardan birincisinin 2019 yılı Mart ayında İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) seçimlerinde olduğuğu gibi seçimlerde ‘geniş çaplı usulsüzlük’ iddiasını ortaya atabileceğini yazdı.
“Bu noktada Erdoğan, Türkiye’nin büyük şehirlerinin sokaklarını dolduran yüz binlerce muhalefet destekçisi ile ezici bir halk tepkisi ile karşı karşıya kalabilir.” diyen Çağaptay, Erdoğan’ın 300 bin kişilik polis teşkilatını halkın üstüne salabieceğini, gösterileri yasaklayıp sosyal medyayı kapatabileceğini, sokağa çıkma yasağı ve olağanüstü hal ilan edebileceğini ifade etti.
“Erdoğan destekçileri de polis desteği ile sokağa çıkabilir” ifadesini kullanan Çağaptay, bunun sonucunda Türkiye’nin krize sürüklenebileceğini söyledi ve ekledi: “Erdoğan’ın polisinin zaferi Türkiye’de demokrasiyi bitirir.”
“SEÇİMİ ÖNCEDEN GARANTİYE ALMAK”
Erdoğan’ın iktidardan gitmemek için kullanabileceği ikinci seçeneğin önceden seçimi garanti altına almaya çalışmak olacağını vurgulayan Çağaptay, “Muhtemelen başarısız olur. Bu yöntem 2019 İBB tekrar seçimlerinde başarısız oldu” dedi.
Bu durumda da ‘dev protestolar’ ve ‘sokak mücadeleleri’ yaşanabileceğini ya da seçimlere müdahalenin 2019’da olduğu gibi sandıklar korunursa muhalefet için zaferle sonuçlanacağını ifade eden Çağaptay, “Bu durumd Erdoğan da kabul etmez, bu durumda ‘barışçıl ve yumuşak’ yönetim değişimi olamaz ve Türkiye’yi istikrarsızlığa iter.” dedi.
SEÇİMİ KAYBEDERSE SON YILLARINI HAPİSTE YA DA SÜRGÜNDE GEÇİRİR
Erdoğan’ın bir seçim yenilgisini kabul etme ihtimalinin düşük olduğunu yazan Çağaptay, bu açmazdan çıkma formülü olarak önerdiği bu pazarlığı AKP liderinin kabul edebilmesi için ordunun arabulucu olmasını önerdi.
Çağaptay yazısında önerisine ilişkin özetle şunları yazdı: “Erdoğan ve destekçilerinin cumhurbaşkanlığı seçimlerine müdahalesinin istikrarı bozma olasılığı göz önüne alındığında, muhalefet için iyi bir strateji, Erdoğan’la görevi isteyerek bırakması için büyük bir pazarlık yapmak olacaktır.
Erdoğan, iktidarı kaybetmenin yanı sıra, yolsuzluk, düzinelerce insanın polis tarafından öldürülmesi ve hükümeti tarafından hakları suistimal edilen birçok kişi nedeniyle cezai kovuşturma açılması ihtimaliyle karşı karşıya. Aile üyeleri de yolsuzluk skandallarına karıştı ve suçlanabilirler. Seçimi kaybederse Erdoğan’ın son yıllarını bir Türk hapishanesinde veya sürgünde geçirebileceğine dair ihtimal güçlüdür.”
MUHALEFET AF KARŞILIĞINDA ERDOĞAN’I KENARA ÇEKİLMEYE İKNA EDEBİLİR
Çağaptay yazısını şöyle sürdürü:
“Muhalefet, kendisi ve ailesi için af çıkarılması karşılığında onu kenara çekilmeye ikna edebilir ve bu da yumuşak bir iktidar geçişi ile sonuçlanabilir. Böyle “büyük bir pazarlığa” ulaşmak zor olacaktır. Soldaki birçok muhalefet grubu, herhangi bir affı destekleme konusunda isteksiz olacaktır. Erdoğan da bu zeytin dalını almayı kabul etmeyebilir.
Bir alternatif, geleneksel olarak ülkenin en saygın kurumu olan Türk Silahlı Kuvvetleri’nin, Erdoğan’la muhalefetin yapacağı anlaşmanın garantörü olarak hareket etmesini sağlamaktır. Türkiye’nin askeri müdahale geçmişi göz önüne alındığında, generalleri siyasete davet etmek iyi bir fikir gibi görünmeyebilir. Ancak Türk ordusu, ülkede, subay kadrosunda görev yapan kadınlar da dahil olmak üzere Erdoğan yanlısı ve karşıtı Türklerin bir araya geldiği, geriye kalan yegane kurumlarından biridir.”
YETKİ DEVRİNİ AB VE ABD DE DESTEKLEYEBİLİR
“Son yıllarda, askeri liderlik, ülkenin iç siyasetiyle ilgili tarafsızlık politikasını benimsedi ve bu da onu, büyük ölçüde partizan olmayan bir kimliğe sahip birkaç devlet kurumundan biri haline getirdi. Türkiye’nin müttefikleri olarak Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa Birliği de böyle bir yetki devrini destekleyebilir ve onu baltalamaya çalışan bireylere karşı yaptırım tehdidinde bulunabilir.
Böyle bir stratejinin işe yaraması garanti edilmez – özellikle de ordu ele geçirdiği iktidarı bırakmayabilir – ancak Türkiye demokrasisinin daha geniş ve daha hızlı bir çöküşünü önlemek için mevcut en iyi seçenek bu olabilir.
Erdoğan güçlü ekonomik büyüme ve geniş halk desteği ile görevdeki ilk on yılından sonra sahneyi terk etmiş olsaydı, bugün Türkiye’nin en başarılı liderlerinden biri olarak kabul edilecekti. Ancak son yıllarında kontrolsüz bir güç arayışı onu ve Türkiye’yi çok daha tehlikeli bir yöne götürdü.
Ve şimdi onu sahneden uzaklaştırmak için etkili bir strateji devreye sokulmazsa, seçimin çalındığını iddia eden, ülkesini ve vatandaşlarını kaosa sürükleyen bir Türk lideri olarak anılmaya başlayabilir.”
Demirören ve yandaş 5 şirket doları 18 TL’den satıp 10TL’den geri topladı