Finansal Krizler ve Türkiye kitabının yazarı Prof. Dr. Fatih Özatay, Türkiye ekonomisinin 1994 yılındaki krizin aynısını yaşadığını söyledi. 1994 ile bugünkü ekonomik kriz arasındaki benzerliğe dikkat çeken Özatay, “Başka ülkelerin deneyimlerinden ders alınmıyor ya da iktisat kuramına yüz verilmiyor.” dedi.
BOLD – “Bugün sırada geçmişten kısa bir ‘faiz takıntısı’ öyküsü var.” diyerek yazısına başlayan Özatay, Mart 1993’te Cumhurbaşkanı Özal’ın yaşamını yitirdiğini, Demirel’in Cumhurbaşkanı seçildiğini hatırlattı. Yerine de konuşmalarında sık sık yüksek faizden şikâyet eden Çiller’in Başbakan olduğunu belirtti.
“ÇİLLER DE BOL BOL PARA BASARAK HAZİNE’YE VERİYORDU”
Çiller’in de bugün olduğu gibi faiz indirimlerine gittiğini hatırlatan Özatay, “Faiz düşürme operasyonu sonbaharda başladı (evet, yine bir sonbahar!). Yılın son dört ayında Hazine ya borçlanmadı ya da ihtiyacının çok altında borçlandı. Ne olmuştu? Bir sihirli değnek mi değmişti de Hazine’nin borçlanma gereksinimi ortadan kalkmıştı? Yok, borçlanma faizleri yüksek bulunuyordu. Bazı ‘cin’ düzenlemelerle sağlanan ‘imkân’ kullanılarak Merkez Bankası bol miktarda para basıp Hazine’ye veriyor ve Hazine bütçe açığını böyle kapatıyordu.”
“MERKEZ REZERV SATTI AMA DOLAR DEĞERİNİN 2.8 KATINA ÇIKTI”
Bozuk para ve maliye politikası yüzünden ekonominin kırılgan hale geldiğine işaret eden Özatay, “Kaçınılmaz son yaşandı: Nisan 1994 başına gelindiğinde dolar kuru, Eylül 1993 başındaki değerinin 2.8 katına çıktı. Merkez Bankası kurdaki bu yükselişi önleyebilmek için önemli miktarda döviz satarak döviz rezervlerinin yarısından fazlasını kaybetti.”
“HAZİNE FAİZLERİ YÜKSELTMEK ZORUNDA KALDI”
Bugün yaşananların aynısının 1994 yılında yaşandığını aktaran Özatay, “Kurun giderek artmaya başlaması, faizlerin onca ‘çabaya’ karşın yükselme eğilimine girmesi ve bütçe açığının dayattığı finansman ihtiyacı, iktidarı telaşlandırdı. Hazine, faizi giderek yükseltmek zorunda kaldı. Buna rağmen borç para bulamadı. Mesela 2 Mart borçlanma ihalesinde yıllık faiz yüzde 142’ye karşı geliyordu. Bir gün sonra yüzde 208 faize razı olmasına karşın çok az borçlanabildi.” ifadelerini kullandı.
ÇİLLER’İN SÜPER BONOSU MU ERDOĞAN’IN SÜPOR BONUSU MU?
AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da kullanmaya hazırlandığı Süper Bono’nun Çiller döneminde kullanıldığını hatırlatan Özatay, “O tarihte Hazine iç borçlanma piyasasını yeniden çalıştırmak için çok yüksek faize razı oldu: Yüzde 365! 7 Haziran tarihinde sattığı üç ay vadeli bononun bileşik faizi ise yüzde 400’dü! Oysa çok değil altı ay öncesi yüzde 90 düzeyindeki faiz yüksek bulunuyordu. Yani, 1’e yüksek denilirken 4’e razı olunmak zorunda kalındı.” diye yazdı.
“BU YAZIDA GEÇEN OLAYLARIN GERÇEK YAŞAMLA İLGİSİ VAR”
Özatay yazısını şöyle tamamladı: “Bu yazıda geçen olayların gerçek yaşamla bir ilgisi yoktur (kişilerin var). Yazı, yazarın hayal gücünü yansıtmaktadır” diyebilir ve alınganlıklara karşı ‘sözde’ bir kalkanla kendimi koruyabilirdim. Öyle değil ama. Şu: Başka ülkelerin deneyimlerinden ders alınmıyor ya da iktisat kuramına yüz verilmiyor, belki yerli ve de milli olması hasebiyle 1994 tecrübemizden bir ders alınır dedim ve bu yazıyı kaleme aldım.”
https://boldmedya.com/2022/05/27/maarif-vakfina-2022-icin-aktarilan-18-milyar-tl-2018den-beri-aktarilan-toplam-paraya-denk/