BOLD – AKP’nin ilk seçim zaferinin ardından AB müzakareleri hakkında açıklama yapan dönemin Başbakanı Abdullah Gül, Türkiye’de ilk olarak işkenceye hoşgörünün ortadan kalkacağını söyledi.
HEDEF AB STANDARTLARININ İLERİSİ
Uyum paketinde işkenceye verilen hapis cezalarının ertelenemeyeceği ve para cezasına çevrilemeyeceği yönünde düzenlemeler yapıldığını anımsatan Gül, “Bu düzenlemelerle Türkiye, AB ülkelerinin standartlarının da ilerisine geçmektedir. Kimsenin kuşkusu olmasın” dedi.
Durum hiç de öyle olmadı. AB standartlarının ilerisine geçmek bir yana, Türkiye’deki polis merkezleri ve cezaevleri 3. dünya ülkelerinde eşine az rastlanır işkencelerle anılır oldu.
Ankara Emniyet Müdürlü İstihbarat Daire Başkanlığı’nın Emniyet Müdürü Engin Dinç döneminde işkencenin merkezi haline geldiği geçtiğimiz hafta Bold Medya’nın yaptığı haberle ortaya çıktı.
İŞKENCECİ POLİSLERE UMUT OLDU
İstanbul’da 9 Kasım 2009’da yaşanan bir gasp olayına ilişkin Murat Konuş adlı kişi şüpheli sıfatıyla gözaltına alındı.
Sabah saatlerinde asayiş büroya götürülen Konuş, saat 10.55’te ise bir battaniye içerisinde hastaneye götürüldü. Doktorlar, Konuş’un yaşamını yitirdiğini belirledi.
Yapılan otopsi sonucunda Konuş’un gözaltında uğradığı işkence sonucu öldüğü, kafasına ağır darbeler aldığı tespit edildi.
Halk TV’den Seyhan Avşar’ın haberine göre, Murat Konuş’un gözaltında bulunduğu sırada gördüğü işkence sonucu öldürüldüğü kamera kayıtları, tanık anlatımları ve Adli Tıp raporları ile kanıtlandı.
Olaya ilişkin 7 polis hakkında açılan davada 2019 yılında karar çıktı. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, sanık polisler G.K., Y.B, O.Ö.’nün dosyada toplanan deliller ve suçun sanıklar tarafından işlendiğinin sabit olmadığını belirterek beraat kararı verdi.
Mahkeme, sanık polisler Oktay Kapsız, Ramazan Adıgüzel, Murat Ertürk ve Abdülcelil Karadağ’ı hakkında ise “İşkence sonucu ölüme neden olma” suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına hükmetti.
Cezada indirim yapan mahkeme heyeti sanıklara müebbet hapis cezası verdi. Heyet yaptığı indirime ise sanıkların geçmişini, sosyal hayatını, yargılama sürecindeki davranışlarını gerekçe gösterdi. Sanıklar hakkında tutuklama kararı vermeyen mahkeme sadece ‘adli kontrol’ şartı getirdi.
YENİ RAPOR İSTENDİ
Mahkemenin kararına sanıklar itiraz etti. Dosyayı görüşen Yargıtay 8. Ceza Dairesi yerel mahkemenin verdiği kararı ‘eksik inceleme yapıldığı’ gerekçesiyle bozdu. Yargıtay, maktulde beyin kanamasına yol açan yaralanmaların hangi sanıkların iştiraki ile gerçekleştiğinin tespiti açısından; adli emanette yer alan, olayın meydana geldiği gasp büro amirliğindeki görüntülerin detaylı incelenmesini ve uzman bilirkişi tarafından bir rapor hazırlanmasını istedi.
AİLENİN ACISINI ARTIRMIŞTIR
Konuş ailesinin avukatı Nuri Köse, “İddianamenin kısa sürede düzenlenip dava açılmış olmasına ve aslında mahkeme aşamasında da dosyanın kısa sürede tekemmül ettirilmiş olmasına rağmen sonrasında duruşmalar lüzumsuz yere ertelenerek yıllarca karar verilmedi. En sonunda 2019 yılında gözaltında işkence suçunu işledikleri sabit olan üç emniyet görevlisi hakkında ağırlaştırılmış müebbet cezası verilmiş ise de ne hikmetse suçu gizlemek için her türlü eylemde bulunan bu sanıkların cezalarında takdiri indirim yapıldı. Müebbet hapis cezası verilen sanıklar için tutuklama kararı dahi verilmedi. Dört sanık ise hiç cezalandırılmadı” dedi.
Yargıtay 8. Ceza Dairesi’nin bozma kararına da değinen Köse, “Aslında sabit olan hususlara ilişkin ‘eksik inceleme’ yapıldığı gerekçesiyle Yargıtay kararı bozdu. Murat Konuş’u öldürenlerin yaklaşık 13 yıldır hiçbir adli ve idari yaptırımla karşılaşmadan sokakta gezmesi yargılamanın ne zaman sonuçlanacağının ise belirsiz olması müvekkillerimizin acısının kat kat arttırmıştır” ifadelerini kullandı.