SEVİNÇ ÖZARSLAN
Bu yıl 1-8 Ekim 2022 tarihleri arasında gerçekleştirilen 59. Antalya Film Festivali dün gece Antalya Kapalı Spor Salonu’nda düzenlenen görkemli bir ödül töreniyle sonra erdi. Halk TV‘den canlı yayınlanan törene “adalet” olgusuna yaptığı güçlü vurgusu nedeniyle 9 ödül alan “Kurak Günler” filmi ve sanatçıların adalet temalı konuşmaları damga vurdu.
Ödülünü almak üzere sahneye çıkan neredeyse her sanatçı, Türkiye’deki haksız tutuklulukları, adalet ve özgürlük sorununu dile getirdi. Ülkenin sürüklendiği karanlık atmosferden ve aydınlık özleminden bahsetti. Hak mücadelesinden vazgeçmeyeceklerini söyledi. Antalya’da dün gece ödüller aslında sadece filmlere değil adalete susayan herkese gitti.
ÖZCAN ALPER: “HERKESTE ADALET VE HAKİKAT ARAYIŞI VAR”
Konuşmalarda Gezi Davası’nda 18 yıl hapse çarptırılan ve Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan belgesel yönetmeni Çiğdem Mater ve Mine Özerden sık sık anıldı. Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanan olaylar, Mithat Alam Film Merkezi’nin başına gelenler, 4 ay önce tutuklanan kurgucu Erhan Örs’ün durumu, devletin kaybettiği Cumartesi Anneleri ile İran’da gözaltında öldürülen Mahsa Amini ve kadınların özgürlük mücadelesinin üzerinde titizlikle duruldu.
Törenin son konuşmasını yapan, “En İyi Senaryo” ve “En İyi Film” ödüllerinin sahibi Özcan Alper ise salondaki sanatçı dostlarına “dostane” bir uyarıda bulundu. Türkiye’de adaletsizliğe uğrayan her kesimi kapsayan çok vicdanlı ve insani bir konuşma yapan Alper, “Kimseyi ötekileştiremeden ama herkes için adalet istememiz gerekiyor sadece bir grup için değil.” dedi. Alper, Türkiye’de sadece Gezi Davası tutuklularının hapiste olmadığını ya da sadece Boğaziçi Üniversitesi’nde hak mücadelesi verilmediğini hatırlattı. Çuvaldızı sanat camiasına batırdı.

Geleceğe bir not niteliği taşıyan Özcan Alper’in konuşmasının tamamı şöyle: “Bütün bir gece boyunca anladık ki herkeste ve izlediğimiz bütün filmlerde büyük bir adalet ve hakikat arayışı vardı. Türkiye toplumu olarak sanırım taşınmayan kolonlar var. Suçu yine hep başkalarına atıyoruz ya da son 10 yıla atıyoruz. Ama şunu söyleyeyim; bu mesele sadece 10 yılın sorunu değil, bazı şeyler hep yanlış yapıldı. O yüzden sadece başkalarını suçlayarak ötekileştirerek değil, biraz kendimizin de suçlu olduğunu düşünmemiz gerekiyor. Bu toplumun artık bunu kaldırabileceğini düşünüyorum ben. Kimseyi ötekileştiremeden ama herkes için adalet istememiz gerekiyor. Sadece bir grup için değil. Murat’la (Uyurkulak) filmi yazarken o yüzden bu meseleler üzerine düşündük. Sadece son 10 yıl değil, Cumhuriyet’in yüz yılı üzerine düşündük, konuştuk. Tekrar diliyorum ki önümüzdeki yüzyıl gerçekten herkesin kendini içinde bulduğu bir cumhuriyet olur.”
YEŞİM USTAOĞLU: “MESELELERİMİZ ÇOK CİDDİ VE İÇ KARARTICI”

Özcan Alper’e gelene kalan yapılan konuşmalara bakacak olursak; Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın Jüri Başkanı Yeşim Ustaoğlu’nun açıklaması çok anlamlıydı. Türkiye’nin ciddi ve iç karartıcı sorunları olduğunun altını çizen Ustaoğlu, “İzlediğimiz filmler her gün yüz yüze olduğumuz sorunlarımıza odaklanıyordu. Nelerdi bunlar? Kısaca özetlersek; adalet, vicdan, eril şiddet, linç, vicdansızlık, çürümüşlük, yas, kuraklık ve diğerleri. Bu ülkenin insanları olarak meselelerimiz çok ciddi, çok iç karartıcı. Ancak biz sanatçılar umudun inatçılarıyız, ısrarcılarıyız, ya iyileşeceğiz, ya iyileşeceğiz başka bir yolu yok.” dedi.
En etkili konuşmalardan biri Kurak Günler filmiyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü alan Erol Babaoğlu’na ait. Sözleri hem salonda hem de ödülü canlı izleyen Youtube seyircilerinde büyük bir heyecana sebep oldu.

Ödülünü, adil bir dünya için mücadele eden herkesle paylaştığını söyleyen Babaoğlu, “Kurak Günler, iyileşmemiz kurtulmamız gereken zihniyeti gösteriyor. Ödülü bu zihniyete karşı mücadele eden herkesle paylaşmak istiyorum. Erkeklik komplekslerini güçle ve kompleksle, sömürüyle bastırmaya çalışanlardan, savaş çığırtkanlarından kurtulabilmemiz, çakallar sofrasından kalkabilmemiz için, ağır uykulardan uyanmamız, vicdanı hatırlayarak adil ve çok sesli bir dünyayı kurabilmemiz için mücadele eden, üreten, varlığını ortaya koyan herkesle bu ödülü paylaşmak istiyorum.” diye konuştu.
“KİMSEYE EYVALLAHIN OLMADIĞI İÇİN YOLUN YOLUMUZDUR”
Venedik, Cannes, Hamburg Film Festivali başta olmak üzere yurt içi ve dışında birçok festivalde anılan, Yaban adlı filmi her yerde gösterilen 7 aydır hapiste olan tutsak yönetmeni Çiğdem Mater, 59. Antalya Film Festivali ödül töreninin neredeyse başrolündeki yönetmendi. Festival boyunca gerek gösterimlerde gerek söyleşilerde hiç unutulmayan ve Cahide Sonku Ödülü’ne layık görülen Mater’in ismi açıklandığında bütün salon ayağa kaldı ve sanatçıyı uzun bir süre alkışladı.
FESTİVALDEKİ BEYAZ PLASTİK BOŞ İKİ SANDALYE
8 gün süren festivalde her film gösterimine iki boş sandalye eşlik etti. Cezaevlerinin sembolü olan bu beyaz ve boş plastik sandalyelere Çiğdem Mater ve Mine Özerden’in ismi yazıldı. Yeşim Ustaoğlu, Kaan Müjdeci, Onur Ünlü, Ahmet Mümtaz Taylan başta olmak üzere tüm sinemacılar filmlerini anlatırken boş sandalyelere bakarak Mater ve Özerden’in serbest bırakılması için çağrıda bulundu. İki yönetmeni temsil eden, beyaz plastik sandalyeler, iki yıl önce Gümüşhane Cezaevinde beyaz plastik bir sandalye üzerinde ölü bulunan KHK’lı komiser yardımcısı Mustafa Kabakçıoğlu’nu da hatırlattı.

Ödül töreninde, Bakırköy’den Antalya’ya gönderdiği özel mesajı okunan Mater, ‘kimseye eyvallahı olmayan’lara selam çaktı ve “Kurak Günler’e emeği geçen kadınlar bu ödül hepimize. Kamera önünde ve arkasında emek veren tüm kız kardeşlerim iyi ki vardınız, iyi ki varsınız. İyi ki hep birlikte filmler yapıyoruz ya da bazen yapamıyoruz. Ve sevgili Cahide Sonku çok teşekkürler. Rol ezberliyorum diyerek cumhurbaşkanına gitmeyi reddettiğin için, seni ayağına çağıran milletvekillerini ben Cahide Sonku’yum diye terslediğin için, kimseye eyvallahın olmadığı için yolun yolumuzdur.” dedi.
“YILLAR SONRA HATIRANIZIN ÖNÜNDE EĞİLECEK KİMSEYİ BULAMAYACAKSINIZ”

Kurak Günler filmiyle En İyi Yönetmen Ödülü’nü alan Emin Alper, kendisinden önce konuşma yapan sanatçılar Çiğdem Mater’den çok bahsettiği ve Mater’in cezaevinden gönderdiği mesaj okunduğu için ondan bahsetmek yerine Boğaziçi Üniversitesi’ndeki olayları dile getirmeyi tercih etti. Yönetmen olmasında büyük emeği olan Boğaziçi Üniversitesi’nde verilen hak mücadelesini anlatan Alper, “Zorbalığa karşı direnen herkesin kazanacağını” vurguladı.
Alper, anlayabilenler için AKP’ye de özel bir mesaj gönderdi. “Yıllar sonra hatıranızın önünde eğilecek kimseyi bulamayacaksınız.” diyen Alper “Boğaziçi Üniversitesi, ülkesinin en güzide eğitim kurumunu ele geçirilecek bir kale olarak gören zorba bir zihniyetin saldırısı altında. Utanıyorum. Bu ülkenin bu nadide kurumuna yapılan saldırıdan gerçekten utanıyorum. Ama Boğaziçi Üniversitesi direniyor. Kazanacak. Sadece Boğaziçi Üniversitesi değil, zorbalığa karşı direnen herkes kazanacak. Gezi direnişçileri kazanacak. Hemen yanı başımızda diktatöre karşı direnen Ukrayna halkı kazanacak. Zalim mollalara direnen kadınlar kazanacak. Bütün bu direnişçiler tiranlara zorbalara şunları söylüyor: Kazanamayacaksınız. Tarih sizin yanınızda değil. Yıllar sonra hatıranızın önünde eğilecek kimseyi bulamayacaksınız.” ifadelerini kullandı.
“ERHAN ÖRS BİR BELGESEL KURGULADIĞI İÇİN HAPİSTE”

Yine Kurak Günler filmiyle En İyi Kurgu Ödülü’nü alan Özcan Vardar da Boğaziçi Üniversitesi’ndeki sorunları dile getirdi. İki yıl öncesine kadar kendisinin de ders verdiği üniversite bünyesindeki Mithat Alam Film Merkezi üzerindeki baskıyı, yöneticilerinin görevden alındığını, artık ders veremediğini, bazı hocaların kampüse girmesinin yasaklandığını ve meslektaşı Erhan Örs’ün tutuklandığını dile getirdi.
Örs’ün Mithat Alam Film Merkezi ve GÖÇİZDER’e yapılan operasyonda sadece bir belgeseli kurguladığı için hapse atıldığını vurgulayan Vardar, şunları aktardı: “Meslektaşım, kurgucu Erhan Örs sadece bir belgesel kurgusu yaptığı için 4 aydır hapiste, onunla da aynı şekilde festivallerde, sokaklarda özgürce buluşmak istiyoruz.” Vardar da ödülünü o da tüm baskılara boyun eğmeyen, vazgeçmeyen dostlarına ithaf etti.
‘BU ÖDÜLÜ CUMARTESİ ANNELERİ’NE İTHAF EDİYORUM’

Karanlık Gece filmiyle “En İyi Senaryo Ödülü’nü birlikte paylaşan Murat Uyurkulak ve Özcan Alper de konuşmalarında yine Türkiye’nin yüzleşmediği çok önemli bir konuya değindi. Ödülü Cumartesi Anneleri’ne ithaf eden Murat Uyurkulak, “Bugün günlerden cumartesi. Bu ödülü, on yıllardır devletin kaybettiği evlatlarına, çocuklarına bir mezar arayan Cumartesi Anneleri’ne ithaf ediyorum” dedi.
“HEPİMİZ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE O KADAR ÇOK SUSADIK Kİ”

Dr. Avni Tolunay adına verilen Jüri Özel Ödülü’nü alan Ayna Ayna filminin yönetmeni Belmin Söylemez ve filmi birlikte yazdığı senarist-yapımcı Haşmet Topaloğlu ise ifade özgürlüğüne duyulan susuzluğu belirtti.
“Herkes bu akşam sürekli baskıdan, karanlık ortamdan bahsedip bunları aşacağımızı söylüyor.’ diyen Topaloğlu, nedenini şöyle açıkladı. “Çünkü ifade özgürlüğüne o kadar susamışız ki… Bu ortamı bulmuşken tekrar tekrar söylemek istiyoruz, birbirimizi alkışlıyoruz. Çünkü o umut bizi ayakta tutuyor.”
“KARANLIK İÇERİSİNDE ALDIĞIMIZ SON ÖDÜL OLSUN”

Gecede genç sanatçılar da çok cesurdu. En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü Kurak Günler’deki rolüyle Selahattin Paşalı ile paylaşan “LCV (Lütfen Cevap Veriniz)” filminin başrolü Cem Yiğit Üzümoğlu, Paşalı’yı da yanına çağırarak, “Bu zamana kadar bizi karanlıklar içerisinde hapseden, kuraklık, geceler içerisine hapseden herkese inat, bu, karanlık içerisine aldığımız son ödül olsun. Gelecek sene aydınlıklarla beraber buluşmak dileğiyle.” diye konuştu. Kısa metraj film yarışmasında “Cehennem Boş, Tüm Şeytanlar Burada” filmiyle Jüri Özel Ödülü Alan Özgürcan Uzunyaşa, “Sinema sanat ancak sesini çıkararak yapılacak bir şey” derken çok haklıydı. Kar ve Ayı filmiyle En İyi Kadın Oyuncu Ödülü alan Merve Dizdar’ın film yapmanın zorluğu dışında tek bir cümle kuramaması ise gerçekten üzücüydü.
Altı yıldır ülkedeki kültür-sanat camiasını uzak diyarlardan hezeyanla izleyen benim için bu yılki Antalya Film Festivali’nin ödül töreni tam bir sürprizdi. Gözlerinin önündeki adaletsizliklere dair cılız bir ses çıkarmaktan öteye gidemeyen sanat camiamızın nihayet canlarına tak ettiğini görmek umut vericiydi. Belli ki onlar için bardağı taşıran sonra damla Çiğdem Mater, mimar Mücella Yapısı ve Mine Özerden gibi isimlerin tutuklanması olmuş. Eminim ki dile getiremedikleri ya da getirmeye korktukları ötekileştirilen diğer insanları da bir gün daha iyi anlar ve anarlar. Şükrü Erbaş’ın dediği gibi “İnsanları yaraları da birleştirmeyecekse daha ne birleştirir değil mi?”
ULUSAL UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI’NIN EN İYİLERİ:
En İyi Film: Karanlık Gece (Yönetmen: Özcan Alper)
Dr. Avni Tolunay Jüri Özel Ödülü: Ayna Ayna (Belmin Söylemez)
Behlül Dal En İyi İlk Film Ödülü: Kar ve Ayı (Yönetmen: Selcen Ergun)
En İyi Yönetmen: Emin Alper / Kurak Günler
Cahide Sonku Ödülü: Çiğdem Mater / Kurak Günler
En İyi Senaryo: Özcan Alper, Murat Uyurkulak / Karanlık Gece
En İyi Kadın Oyuncu: Merve Dizdar / Kar ve Ayı
En İyi Erkek Oyuncu: Selahattin Paşalı / Kurak Günler ve Cem Yiğit Üzümoğlu / LCV (Lütfen Cevap Veriniz)
En İyi Görüntü Yönetmeni: Christos Karamanis / Kurak Günler
En İyi Kurgu: Özcan Vardar, Eytan İpeker / Kurak Günler
En İyi Sanat Yönetmeni: Meral Efe Yurtseven, Yunus Emre Yurtseven / İguana Tokyo
En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu: Laçin Ceylan / Ayna Ayna
En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu: Erol Babaoğlu / Kurak Günler
En İyi Müzik: Kurak Günler / Stefan Will
SİYAD En İyi Film Ödülü: Kurak Günler (Yönetmen: Emin Alper)
Film-Yön En İyi Yönetmen Ödülü: Emin Alper / Kurak Günler
ULUSLARARASI UZUN METRAJ FİLM YARIŞMASI
En İyi Film: Ziyaretçi (Yönetmen: Martín Boulocq)
Jüri Özel Ödülü: Valeria Evleniyor (Yönetmen: Michal Vinik)
En İyi Yönetmen: Damian Kocur / Ekmek ve Tuz
En İyi Kadın Oyuncu: Marina Foïs / Canavarlar
En İyi Erkek Oyuncu: Pejman Jamshidi / Mahkeme
ULUSAL BELGESEL FİLM YARIŞMASI
En İyi Belgesel Film: Kim Mihri (Yönetmen: Berna Gençalp)
Belgesel Film Jüri Özel Ödülü: Düet (Yönetmen: Ekin İlkbağ & idil Akkuş)
ULUSAL KISA METRAJ FİLM YARIŞMASI
En İyi Kısa Film: Ben Tek Siz Hepiniz (Yönetmen: Barış Kefeli & Nükhet Taneri)
Kısa Film Jüri Özel Ödülü: Cehennem Boş, Tüm Şeytanlar Burada (Yönetmen: Özgürcan Uzunyaşa)