BOLD – Araştırmacı-Yazar Selçuk Adıgüzel İfşaat isimli Youtube kanalında 15 Temmuz’da Binali Yıldırım’a suikast girişimiyle ilgili ilk defa duyulan bilgiler ve bazı resmi belgeleri paylaştı.
Resmi söylemde 15 Temmuz’da Binali Yıldırım saat 21.30’da Dolmabahçe çalışma ofisinden ayrıldı. 22.00 gibi Boğaziçi köprüsünden geçerek Tuzla’daki evine vardı. Olayla ilgili bir dizi görüşmeyi AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la yaptıktan sonra, saat 23.00’te eşiyle birlikte, bir işadamının zırhlı araçlarından oluşan küçük bir konvoyla Ankara’ya doğru yola çıktı. Ankara’ya gitme talimatı Erdoğan’dan gelmişti. Korumasına gelen bir telefon üzerine otoban yerine Çankırı üzerinden Ankara’ya gidilmesine karar verildi. Saat 02.00 gibi Gerede sapağından Çankırı yönüne dönüldü, bir süre Ilgaz Tüneli Şantiyesinde beklenildi. 04.00 gibi tünelden çıkıldı. Ilgaz sapağına gelindiğinde saat 04.17 gibi bir Jandarma aracı tarafından konvoya ateş açıldı. Ateşle karşılık verilerek Ilgaz ilçesine geri dönüldü ve Ilgaz kaymakamının evinden olaylar takip edildi.
Araştırmacı-Yazar Selçuk Adıgüzel ise Kastamonu İl Jandarma Komutanlığının TBMM komisyonuna gönderdiği raporda çok farklı detayların ve bazı soru işaretlerinin olduğuna dikkat çekiyor. Adıgüzel’in tespitleri şöyle:
DARBECİ DENİLEN KOMUTANLAR GECE YARISI TUTUKLANMIŞ
15 Temmuz Araştırma Komisyonunda CHP’nin tespitiyle; sözde darbeci denilen Jandarma Bölge Komutanı Tuğg. Faruk Bal ve Kurmay Bşk. Kur. Alb. İrfan Kılıçarslan gece yarısı tutuklanmış. Yani Binali Yıldırım’ın aracına ateş edildiği iddia edilen 04.17’den çok daha önce. Kalan jandarma personelinden soruşturma geçiren ve tutuklanan yok. Hatta terfi eden var. Peki, Jandarma’nın böyle bir eylemi vardı deniyorsa talimatı veren kimdi?
KAYITLARA “ŞÜPHELİ ARAÇ VE KİŞİLER” ŞEKLİNDE GİREN TİM HALA SORU İŞARETİ
Kastamonu/Ilgaz Karakol Kom. Asb. Mustafa Çığ ‘’Tünel inşaatı şantiyesinde 8-10 adet son model aracın bulunduğu, her araçta takım elbiseli, çelik yelekli ve uzun namlulu silahlı 3-4 kişinin bulunduğu’’ ihbarını kayıtlara geçiriyor. Bu şüpheli şahıslar saat 07.10 da tünel inşaatından ayrılıyorlar. Raporda bu kişilerin Binali Yıldırım, eşi ve koruma konvoyu olduğu şeklinde bir tespit yapılmış ve konu örtbas edilmeye çalışılmış. Çünkü Binali Yıldırım’ın konvoyu kendi ifadesiyle 3-5 araçlık küçük bir konvoy. Oysa burada 10’a yakın araç ve 40’a yakın kişi vardı. Ayrıca gerek kendi ifadelerinde, gerekse Başbakanlığın TBMM komisyonuna yaptığı sunumda saat 05.00’ten itibaren Yıldırım’ın Ilgaz Kaymakamının evinde olduğu anlaşılıyor. Oysa rapor saat 07.10’da tüneldekilerin Yıldırım ve ekibi olduğunu söylüyor. Bu saatte tüneldekiler Yıldırım ve ekibi olamaz. O zaman tüneldeki şüpheli ve meçhul şahıslar kimdi?
KASTAMONU JANDARMA: GÖREVLİ ARACIMIZ YOKTU
Binali Yıldırım ve rejim tarafından gündeme getirilen iddia 16 Temmuz sabahında bir Jandarma aracı tarafından saat 04.17’de konvoya ateş açıldığıydı. Oysa Kastamonu İl Jandarma Komutanlığı TBMM Darbe Komisyonuna gönderdiği raporda hiçbir araç ve personel görevlendirmesinin yapılmadığını ifade etmiş. O zaman Binali Yıldırım’ın aracına ateş açan Jandarma değilse kimdi?
15 TEMMUZ SANIĞINA BAŞBAKAN’A SUİKAST KUMPASI
Sanık Kurmay Albay Bilal Akyüz, 25 Temmuz 2016’da arabasının arandığını, arabada bulunan bir Kur’an içindeki kağıda sonradan kurşun kalemle “İl, ilçe başkanı canlı kalmayacak, belki de Başbakan da öldürülecek!” yazıldığını söylüyor. Polatlı iddianamesinin en arka sayfasında ”şahsın el ürünü olduğuna dair rapor alınmıştır” yazılmasına rağmen raporun olmadığını, avukatının birçok defa başvuru yapmasına rağmen raporu göremediğini ifade ediyor.
Ayrıca dikkat çekme adına Ankara Batı Adliyesi talimat bürosuna kendi el yazısıyla verdiği ifadelerin 2 kez geri gönderildiğini vurguluyor. 30 Aralık 2016 tarihinde ise kendisine gösterilen notları el yazısıyla yazmaya zorlandığını “ …iddianameye koyacakları delilleri yazacaksın diye koydular! Kalemi attım! Bu bir kumpas lütfen tutanak tutunuz, bu aleyhine olur dediler, lütfen olsun“ şeklinde anlatıyor.
YARGILANMA TALEBİNE MAHKEMEDEN RET
Anlaşılan o ki gerek kamuoyunda gerekse Binali Yıldırımda oluşan soru işaretlerini gidermek için ve olaya ilişkin bir hikaye vermek için böyle bir kumpas girişiminde bulunulmuş. Yoksa daha sansasyonel olması için Cumhurbaşkanı ifadesinin yazılması daha mantıklıydı. Bilal Akyüz bu delillerle beraber mahkemeden kendi aleyhine dava açılmasını ve Başbakana Suikast başlığında yargılanmasını talep ediyor. Ama tabii ki bir sonuç alamıyor.
BİNALİ YILDIRIM GERÇEK FAİLLERİ BİLİYOR
Yıldırım “en sevmediğim proje 15 Temmuz” ifadesini bilinçli kullandı. Kendine yönelen ciddi bir tehdidin farkında olduğunu ve failleri bildiğini ettiğini ifade ediyor.
Ayrıca Yıldırım 15 Temmuz sonrası 81 ilde 81 kurban kestirmek istemiş. Bunun için kendi çevresini kullanarak her ile sordurmuş. Sorulan kişilerden biri de “Neden AKP teşkilatlarını kullanmıyor?” dediğinde “Bunu teşkilat üzerinden yapmak istemiyor” cevabını almış. Bu bile Yıldırım iç dünyasında ciddi bir tehditten kurtulduğunu düşündüğünü ve AKP teşkilatını bu işe bulaştırmayacak kadar da onlara mesafeli olduğunu gösteriyor.