YASEMİN AYDIN-EL HASSAN BOLD
Sözleşmenin imzalanmasından, stadyumların inşası sırasındaki çalışma koşullarına, ekolojik boyutlara ve günümüze kadar uzanan bir eleştiri silsilesi var. Her şey Aralık 2010’da dönemin FİFA Başkanı Sepp Blatter’in Katar’ın ABD, Japonya, Güney Kore ve Avustralya’yı geride bırakarak organizasyona ev sahipliği yapmaya hak kazandığını açıklamasıyla başladı.
Bu büyük futbol etkinliğinin futbol kültürünün olmadığı ve yazları çok sıcak olduğu için düzenlenmesinin imkansız olduğu bir ülkede yapılacak olması muhtemelen en büyük iki eleştiriydi ve kısa sürede oyların satın alınmış olabileceği yönünde yükselen seslere yol açtı. Yıllar içinde soruşturmalar açıldı ve tekrar kapatıldı. Katar lehine oylarını sattığından şüphelenilenler arasında eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ve eski UEFA Başkanı Michel Platini de var.
Dünya Kupası planlaması sporcular ve kulüp yetkilileri arasında da tartışmalı.
YÜKSEK SAKATLIK RİSKİ
Eintracht Frankfurt’un antrenörü Oliver Glasner, profesyonel futbolcuların stres sınırlarının zaten aşıldığını ve kışın yapılacak bir Dünya Kupası’nın, rejenerasyon evresinin çok daha kısa olması nedeniyle bu durumu daha da kötüleştireceğini, bunun da oyuncular için daha yüksek sakatlık riskiyle sonuçlanacağını belirtiyor.
STADYUM İNŞAATLARINDA 6 BİN 500 İŞÇİ ÖLDÜ İDDİASI
Futbol kültürünün eksikliği nedeniyle, Dünya Kupası’na ev sahipliği yapmış en küçük ülkede futbol altyapısı da eksik. Özellikle bu büyük organizasyon için inşa edilen stadyumlar büyük ölçüde Nepal, Pakistan, Hindistan, Sri Lanka ve Bangladeş’ten gelen misafir işçiler tarafından inşa edildi. İşçiler güvenlik ve barınma açısından güvencesiz koşullarda çalıştırıldı.İngiliz Guardian gazetesi Şubat 2021’de yaptığı araştırmada, Dünya Kupası ödülüyle bağlantılı olarak yaklaşık 6 bin 500 misafir işçinin öldüğünü varsayıyor. Uluslararası Af Örgütü son on yılda Katar vatandaşı olmayan 15 bin 21 kişinin öldüğünü bildiriyor. Verilerine göre, bu kişiler “ülkeye girmeden önce zorunlu tıbbi testlerden geçmelerine rağmen aniden ve beklenmedik bir şekilde” öldüler.
İŞÇİLER DÖNMESİN DİYE PASAPORTLARINA EL KONULDU
Misafir işçiler muhtemelen aşırı sıcaklar nedeniyle hayatlarını kaybettiler. Buna “bunaltıcı sıcak ölümler” de deniyor çünkü işçiler yaz aylarında 45°C’yi aşan sıcaklıklarda, yetersiz erzak ve toplu konaklama yerlerinde barınarak, haftanın 7 günü, günde ortalama 10-12 saat fiziksel olarak çok çalışmak zorunda kalıyorlardı. İşçilerin gönüllü olarak projeden erken ayrılmamaları, pasaportlarının işverenler tarafından ellerinden alınmasıyla engellendi. Der Spiegel bu bağlamda “modern kölelikten” söz etmektedir.
37 ölüm ise açıkça Dünya Kupası stadyumlarının inşaatı ve tadilatıyla ilgili, ancak burada bile Katar resmi olarak 34 vakada “doğal ölüm nedenlerinden” bahsediyor.
STATLAR DÜNYA KUPASINDAN SONRA HİÇ KULLANILMAYACAK
Ancak bu stadyumlar Dünya Kupasından sonra neredeyse hiç kullanılmayacak. Yine de organizatörler, “974” numaralı stadyumun Dünya Kupası’ndan sonra sökülüp çatı gibi parçalarının Katar dışında yeniden kullanılabilmesi için özel olarak inşa edildiği “sürdürülebilir” fikrinden dolayı kendilerini kutluyorlar.
KASIM AYINDA KLİMA ÇALIŞACAK
FIFA, Katar’ın ilk iklim-nötr Dünya Kupasına ev sahipliği yapacağını duyurdu. Kısa mesafeler ve en son teknoloji bunu mümkün kılacakmış. Kaçınılmaz emisyonlar dengelenecektir. Hangi emisyonlar mı? Örneğin stadyumlardaki mevcut klima ünitelerinin neden olduğu emisyonlar, çünkü bu üniteler sayesinde hava sıcaklığı 24°’ye düşürülecek. Aslında Kasım ayında ortalama sıcaklık 26° C. Dünya Kupası’nın kışın yapılmasının nedeni de bu. Yaz aylarında 40°C’nin üzerindeki sıcaklıklar yaygındır ve bu da klima üniteleri olsa bile sporcular için kabul edilemez bir durumdur.
Bu arada, emisyonlar ağaç dikilerek telafi ediliyor, ancak Katar’da hava çok kuru olduğu için, bunların deniz tuzu arıtma tesisleri aracılığıyla sulanması gerekiyor ve bu da yine çok fazla enerji gerektiriyor. Tabii organizatörler bu emisyon denklemine bu parametreyi dahil etmiyorlar.
BAZI ŞİRKETLER TURNUVADA GÖRÜNMEYECEK
Tüm bu gerçekler Dünya Kupası’nın gerçek bir beklentiye dönüşmesini zorlaştırıyor. Bazı seyirciler ve şirketler bu koşullar nedeniyle Dünya Kupasını tamamen boykot etmek ya da en azından uzak durmak istiyor. Bu durum spor giyim üreticisi Hummel için de geçerli. Danimarka milli takımına sponsorları Hummel tarafından formalar sağlanacak, ancak şirket “binlerce insanın hayatına mal olan bir turnuva sırasında […] görünür olmak istemiyor.” Sosyal medyada Hummel bu hareketinden dolayı kutlandı ve tepkiler çok olumluydu.
Ancak 2018’de şirket Katar futbol takımlarını bile donattı ve Rus hentbol oyuncuları da 2015 Dünya Kupası sırasında logoyu açıkça tanınabilir bir şekilde giydi. Ne yazık ki bu tür haberlerin ciddi protestolar mı olduğu yoksa şirketlerin markalarını temizlemeye mi çalıştıkları sorgulanmalıdır – buna greenwashing de denmektedir.
ALMANYA’DA BAZI ŞEHİRLER DÜNYA KUPASI’NI BOYKOT EDECEK
Almanya’nın bazı büyük şehirleri şimdiden Dünya Kupası’nı boykot edeceklerini ve halka açık hiçbir gösterimin yapılmayacağını duyurdu. Son olarak Wiesbaden Belediye Başkanı Gert-Uwe Mende (SPD) iptal kararını şu şekilde gerekçelendirdi: “Dünya Kupası son derece tartışmalı, insan hakları durumu ve işçilerin sömürülmesiyle ilgili sayısız referansı göz ardı etmek istemiyoruz ve edemeyiz.”
Sonunda kaç kişinin Dünya Kupası’nı gerçekten boykot edeceği sadece izlenme rakamlarına göre belirlenecektir.
ARD VE ZDF’DEN KATAR’A ELEŞTİRİ
Maçları izleyen tüm futbolseverlerin, televizyon yayınları aracılığıyla stat eleştirileriyle de karşı karşıya kalacağı varsayılabilir. Alman Devlet Televizyonları ARD ve ZDF, en son Çin’deki 2021 Olimpiyat Oyunları için yaptıkları gibi, Dünya Kupası yayınları sırasında da Katar’daki durumla ilgili eleştirel haberler yapacaklarını açıkladı. Ancak Katar’ın tüm yayıncılara, film yapımcılarına ve fotoğrafçılara sansür uyguladığı kısa bir süre önce ortaya çıktı ve bu durum ülkedeki basın özgürlüğü eksikliğinin bir kez daha altını çizdi. ARD, örneğin Katarlıların özel odalarında ya da misafir işçilerin kaldıkları yerlerde görüntü alınmasına izin verilmediğini doğruladı.
FİFA Başkanı Gianni Infantino’ya göre Katar’a canlı maç izlemek için seyahat eden futbolseverlerin hepsi hoş karşılanacak: “Açıkça tekrar ediyorum: kökeni, geçmişi, dini, cinsiyeti, cinsel yönelimi veya milliyeti ne olursa olsun herkes hoş karşılanacak.” Peki bu dünya, bu hatadan bir şey öğrenmiş midir? Maalesef. Ekim ayı başında çölden oluşan Suudi Arabistan’ın 2029 Asya Kış Oyunlarına ev sahipliği yapacağı açıklandı. Sportif, siyasi, çevresel veya insani faktörler açısından bir öğrenme etkisi ne yazık ki (bir kez daha) gerçekleşmediği çok net ortada.
*Yasemin Aydin-El Hassan, Almanya’da doğdu. Lisans ve Yüksek Lisans eğitimini Viyana Üniversitesi´nde Psikoloji ve Sosyal Antropoloji alanında tamamladı. Hibrit kimlikler ve aidiyetler konusunda akademik çalışmaları devam etmekte olup, 2014 yılından beri Sürdürülebilir Kalkınma alanında projeler yürütmektedir. Avrupa Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü’nün Kurucu Direktörü ve Peaceful Actions Platformu’nun Koordinatörüdür.