BOLD –Avrupa İdari Yargıçlar Birliği (AEA.J) Başkanı Edith Zeller, Avrupa Yargıçlar Birliği (EAJ) Başkanı Duro Sessa, Hakimler için Hakimler Başkanı Tamara Trotman, Magistrats Européens pour la Démocratie et les Libertés (MEDEL) Başkanı Mariarosaria Guglielmi, Ankara’daki avukatların toplu davalarına ilişkin ortak açıklama yayınladı.
AVUKATLARA 6 İLA 8 YIL ARASINDA DEĞİŞEN HAPİS CEZALARI VERİLMİŞTİ
4-6 Ocak 2023 tarihlerinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi’nde yeniden yargılamanın son duruşmaları yapılacağının belirtildiği açıklamada, şu ifadelere yer verildi:
“Ankara Barosu’nun 21 üyesini ilgilendiren bu yargılamalar 2016 yılında savcılığın müdahalesi ve polis baskınları ile başlamıştı. Yargıtay’ın Mart 2022’de yeni bir yargılama yapılmasına karar vermesinden önce, sanıklar ilk derece mahkemesinde ve temyizde 6 yıldan 8 yıla kadar değişen hapis cezalarına mahkum edilmişlerdi.
BU AVUKATLARIN ZULME MARUZ KALDIKLARI AÇIKTIR
Bu avukatların, sadece bir terör örgütüne üye oldukları iddiasıyla cezai kovuşturmaya uğrayan kişilerin müdafisi olmaları nedeniyle zulme maruz kaldıkları açıktır.
Bu son gelişme, Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri’nin 2020 raporunda işaret edilen ve insan hakları savunucusu olarak aktif rol oynayan avukatlara yönelik giderek artan şüpheci ve düşmanca tutumu ve mesleklerinin ayrılmaz bir parçası olan eylemlerin delil olarak kabul edildiği, özellikle avukatları hedef alan çok sayıda adli işlemin tüm meslek üzerinde yarattığı caydırıcı etkiyi vurgulayan bir eğilimi ne yazık ki teyit etmektedir.
AVUKATLAR GÖREVLERİNİ BAĞIMSIZ OLARAK YERİNE GETİREBİLMELİ
Burada, avukatların yargı sisteminin adilliğini garanti altına almak ve daha genel olarak insan haklarının korunması ve savunulmasında ve dolayısıyla – gerektiğinde – bu hakların ihlallerini gün ışığına çıkararak sahip oldukları hayati rolü vurgulayan çok sayıda uluslararası standardı hatırlıyoruz.
Avukatlar, müvekkillerinin hak ve menfaatlerini savunmaya yönelik mesleki yükümlülükleri çerçevesinde görevlerini bağımsız olarak yerine getirebilmeli, böylece adaletin adil bir şekilde tecelli etmesine ve demokratik bir toplumda hukukun üstünlüğünün korunmasına katkıda bulunabilmelidir.
DERİN ENDİŞE DUYDUĞUMUZU İFADE ETMEK İSTERİZ
Avukatların müvekkillerinin savunmasını üstlendikleri için kovuşturmaya uğramaları ve meşru mesleki faaliyetlerinin suç delili olarak görülmesi, Türkiye’de hukukun üstünlüğü ilkesinin gerilemeye devam ettiğini teyit etmektedir.
Genel olarak artık adil yargılamayı sağlayabilecek bağımsız bir yargının bulunmadığı böyle bir bağlamda, suçlanan avukatların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6. Maddesinde yer alan asgari usul güvencelerine uygun duruşmalarla karşılaşmayacak olmalarından derin endişe duyduğumuzu ifade etmek isteriz.
DURUŞMALARDA ULUSLAR ARASI GÖZLEMCİLER BULUNMALI
Hukukun üstünlüğünün ve bağımsız bir yargı sisteminin yeniden tesis edilmesinin aciliyetini bir kez daha teyit ederken, önümüzdeki duruşmalarda (uluslararası) gözlemcilerin bulunmasının sağlanmasının ve bu şekilde yargılamaların adilliğinin incelenmesine ve sanıkların insan haklarına riayet edilip edilmediğinin değerlendirilmesine imkan tanınmasının elzem olduğunu düşünüyoruz.”